Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Yalan, kadın ve aldatmak...

Yalan, kadın ve aldatmak...
 

Yalan, kadın ve aldatma, bir sandalyenin üç ayağı gibidir. Dördüncü ayak, "heyecan"dır.

Sandalyenin üstünde ise bütün kibri ve açgözlülüğüyle bir erkek oturmaktadır.

Aldatmak ve heyecan, insanın kendine ve ötekine söylediği bir yalanın parçalarıdır. Aldatmanın bir elinde yalan, bir elinde heyecan vardır.

Yasak olanın cazibesi, yemeğin sosudur çünkü.

En gizli buluşmalar, birbirine sahip olmalar, her insanın maskelerinden sıyrılıp kendi olma özlemi, insanın kalbinin yerinden çıkacakmış gibi çarpmasına neden olur. Her aldatışın bir yüzü giz olduğu için, dev bir mıknatıs gibi çekiliverir insan teninin demiri...

Pegasus göğsünüzün toprağı eşelemeye, kanatlarını açıp, uçma isteğiyle kişnemeye başlar.

Şair, yazar Cemal Süreya bir yazısında "Aşk birleşmek ister, birleştiği zaman da biter" demiştir. Bilhassa erkeklerin, ilişkilerinde bir süre sonra heyecanı kaybetmeleri, arzularını karşılayamaları, onları öteki kadınlara iten ana güçtür.

Peki erkeğin arzuları neden kadına göre daha kısa ömürlüdür? Yoksa bujileri su kaynatmakta, tekerlekler patlamakta, motor da o kadar sağlam değil midir?

Her ne olursa olsun, erkek eşini, sevgilisini aldatsa da, ikinci ilişkiyi her zaman reddeder, yalanlar. Ancak genelde aldatmaktan da geri durmazlar!

Peki hâlâ öyle mi? Eskiden kadınları aldatan ezici çoğunluk erkekken, günümüzde bu değişti mi?

Çok değerli bir psikiyatris ağbimden dinlemiştim. Ona göre bu oran günümüzde eşit. Hatta zaman zaman aldatma terazisinin eşitliği, kadınlarca bozulmakta...

Çünkü demişti değerli ağbim "Erkekler bir yaptıklarını beş anlatırlar. Oysa kadınlar hep gizlerler. Çok çok nadir olarak güvendiği birine açarlar."

Bu nedenle aşağıda "sadakatsizlik atlasını" vereceğim araştırmaya ne kadar güvenilir, orasını siz düşünün!

Sadakatsizlik dünyada nasıl yaşanıyor? Amerikalı gazeteci Pamela Druckerman, 10 farklı ülkede 24 şehri dolaşarak, sadakatsizliğe ilişkin süpriz sonuçları ortaya çıkarmış. Buna göre aldatma yüzdeleri ülkeden ülkeye değişiyor: Norveç: Erkekler 10.8, Kadınlar 6.6 / İsviçre: Erkekler 3, Kadınlar 1, 1 / İtalya: Erkekler 3.5, Kadınlar 0.9 / Kazakistan: Erkekler 1.6, Kadınlar 0.9 / İngiltere: Erkekler 7.3 , Kadınlar 3.5 / ABD: Erkekler 3.9, Kadınlar 3.1 / Haiti: Erkekler 25.4, Kadınlar 0.8 / Peru: Erkekler 13.5 , Kadınlar 0.1 / Bolivya: Erkekler 8.6, Kadınlar 0, 4 / Brezilya: Erkekler 1.2, Kadınlar 0, 8 / Togo: Erkekler 38, Kadınlar 0.5 / Fildişi Sahilleri: Erkekler 36.1, Kadınlar 1, 9 / Kamerun: Erkekler 36.5, Kadınlar 4.4 / Fransa: Erkekler 3.8, Kadınlar 2 / Çad: Erkekler 19.9, Kadınlar 60, 7 / Tanzanya: Erkekler 27.6, Kadınlar 2.6 / Ukrayna: Erkekler 22.3, Kadınlar 1, 2 / Etiyopya: Erkekler 6.9, Kadınlar 1 / Avustralya: Erkekler 2.5, Kadınlar 1.8 / Filipinler: Erkekler 4.5, Kadınlar 0 / Çin: Erkekler 0.5, Kadınlar: Bilinmiyor.

Dikkat edilirse sadece Çad'ta aldatan kadın oranı, erkeklerden yüksek. Filipinler de ise sıfır gözüküyor. Vicdanı olan her Türk erkeği, elini yüreğine koyup Türk erkeği için bu oranı söylesin!

Gülüyorsunuz değil mi? Ben bir şey demedim!...

Benim düşündüğüm, erkeklerin büyük bir hızla kadınları da bozduğu! Acı ama gerçek: Artık bir çok kadın da kocasını, sevgililesini, kaşla göz arasında aldatıyor. Ve bunu yaparken, erkeklerden çok daha akıllı olarak yakalanmıyor! Her şeyi düşünen kadın, elbette delilleri de hızla ortadan kaldırıyor...

Yalnız ne garip bir ironidir ki, bazı aldatan kadınlar, eşlerinin, sevgililerinin koynuna girdikten sonra, hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ediyorlar.

Oysa bir kadının erkeği aldatması için gerçekten bir başka erkeğe âşık olması, en azından çok hoşlanması gerekir. Ve bir kez aldattıktan sonra, (şayet yaparsa) eşiyle her yattığında sevdiği erkeği aldatırmış gibi hissetmesi, acilen ayrılmak istemesi, bu aşka sadık olmasındandır.

Oysa birçok erkek, istediği kadar kadınla harem sefası sürebilecek kadar sadakat duygusuna sahiptir!

Günümüzde bilgisayar ve internet, muhteşem bir bilgi kaynağı. Ancak bu kaynağın pornodan kadın ticaretine, chat denilen sohbet odalarından kameralı teşhirlere kadar çeşitli kullanımları var.

İşin en trajikomik yanı ise, ilişkilerinde heyecan kalmayan bir çiftin, Tanrı'nın büyük ironisi olarak, sohbet odalarında tanışıp birbirlerine tekrar âşık olmaları!

Erkek karısından, kadınsa kocasından uzaklaşırken bir sohbet odasında birbirlerini tekrar bulmuş, ilişkilerinde yaşayamadıkları heyecanı orada yaşamaya başlamışlar. Zekalarını, çekiciliklerini, güzelliklerini, arzularını ifade ettikçe daha da azmışlar, daha birbirlerine kilitlenmişlerdir.

Aralarında yeni aşk tomurcuklanmış, tanışmak için bir fotoğraf istemiştir erkek.

Ekranda çıkan şuh kadın resmi belirdiğinde ise, gerçeğin şamarı erkeğin yüzüne inmiştir.

Çünkü ekrandaki resim, karısıdır!

Erkek kendini aldatılmış hissetmiş, kadınsa ne kadar yalnız olduğunu anlamıştır. Aldatma sanal da olsa, aldatma sayılmış, onları bir araya getiren şey yeniden ayırmıştır.

Erkek boşanma davası açmış, böylece kaderin onlara sunduğu ikinci şansı görmezden gelerek, bu sefer birbirlerini sonsuza dek kaybetmişlerdir!

Gerçekten de Tanrı'nın garip bir mizah anlayışı var...

Başka bir mizahsa, kadınların erkeklerin aldatma huyundan yakınırken, onların bu işi sanki erkeklerle yapıyor gibi konuşmalarıdır. Şurası bir gerçek ki, her kadın, erkeğin zaafları kadar, başka bir kadın nedeniyle de aldatılır.

Geleneksel düşünce kadın libidosunun mutsuzluk, sinir ya da heyecan gibi duygulardan olumsuz etkilendiği yönünde. Ancak birçok araştırma, kadınların yüzde 25'inin kötü ruh halinden kurtulmak için seksi kullandığını gösteriyor.

Kadınlar, erkeklerin fiziksel görünümünden de farklı şekillerde etkilenebiliyor. Kimisi yetenek ve entelektüel ifadelerle uyarılabilirken, kimi kadın bir erkeği izlemenin yoğun haz verdiğini söylüyor.

Araştırmaların erkeklerle ilgili bölümünde de farklı psikolojik veriler var. Erkekler, cinsel uyarıcı olarak nitelenen imajlara baktıklarında sertleşme yaşıyor. Kadınların cinsel organlarıysa herhangi bir zamanda sekse hazır görünüyor.

Ne olursa olsunhep suçlu aranıyor... Oysa tek suçlu erkek değildir. Erkeler kadınlarını yine kadınlarla aldattıklarına göre, kadınlar da kendilerini aldatmış olmuyorlar mı?

Evli olduklarını bildikleri ya da görmezden geldikleri bir erkeğin teklifini kabul etmekle, hediyesine sevinmekle, onlarla seyahatlere çıkıp geceleri azgınca sevişirken, acaba hiç "öteki kadın" akıllarına geliyor mu?

Ya bir gün "öteki kadın" olabilecekleri?

Bazı kadınlar sırf intikam duygusyla, çocuklarını bile dışlayarak "gecelere akarken", erkekten erkeğe gezerken, durumu eşitlediğini mi sanıyor acaba?

Bunu bilemeyiz ancak yalan, kadın ve aldatmayı, birbirine benzettiğimizi itiraf edecek kadar cesur birileri çıkar belki!

 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..