Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '10

 
Kategori
Deneme
 

Yalnız çocuk, yalnızca çocuk

Karanlıkta bir boşluk! Boşlukta bir hiçlik gibiyim! Yapayalnızım... Bu sözler bana ait değil, sadece 10 yaşında olan oğluma ait...

Neden okula gitmek istemediğini sorduğumda bana verdiği cevap...

Kendisi çok akıllı, kendisi çok kuralcı...

Kendisi çok sportmen, çok saf, çok kibar,

Çoğumuz gibi sevilmek ve kabul görmek en büyük dileği...

Ama büyük bir paradoks yaşıyor... Öğretmeni tarafından kabul görürse, arkadaşları tarafından dışlanıyor... Dengeliyemiyor... Ama öğretmeninin sevgisi kadar önemli arkadaşlarının sevgisi, hatta daha çok...

Ben bir anne olarak ACİZ kalıyorum.

Okuldan istediğim destek o kadar havada kalıyor ki... Çünkü gittiği özel okul asla hata kabul etmiyor. Koşulsuz müşteri memnuniyeti yemini etmiş, ama bunu kendi malının hatasını kabul etmeyip, malının değerini bilememiş müşteriyi hizaya getiren tezgahtar kıvamında yapıyor.

Bu sözlerimden sanmayın okulu suçluyorum. Sistemi kökünden suçluyorum. Çoğumuz gibi ve boyun eğiyorum, ne yapmak gerektği konusunda ACİZ kalarak...

Sistem şu...

Paran varsa çocuğunu özel okula yollarsın...

Okuldan çıkınca, piyano, keman, yüzme, basket bir aktiviteye yönlendirirsin...

Hafta sonu cici başka bir çocuğun para ile tuttuğu bir yerde doğumgünü yaparsın...

Çocukları ile kopuk diğer anneleri görür rahatlarsın...

Sonra onların aldırdığı diğer matematik, yabancı dil derslerini duyar paniklersin...

Evine hemen uygun fiyatlı bir özel hoca tutarsın...

Ama sonra öbür hacanın çok daha iyi olduğunu duyar, iki katı fiyatına öbür hocaya koşarsın...

Ama gene bitmez, bir öğrenirsin ki, sadece özel hoca yetmez bir de dershane de gerekirmiş...

Sonra çocuğu dershaneye de yollarsın... Sonra bütün bu olup bitenlere isyan etmesin diye zavallı kuzuyu kandırmanın yollarını ararsın, ona elinle hamburger yedirirsin, cep telefonu alırsın, game boy, play station, bilgisayar... falan alırsın kandırısın, ufacığı ki o da itirazsız uysun senin isteklerine...

Hep geç kaldığın bir yerlere koşarsın...

Hep tehdit, hep rüşvet bir ilişki...

Zavallı küçüğüm ne mahallesindeki kapı komşusunu tanır, ne geçen seneki gittiği kurstaki arkadaşını hatırlayabilir... hep bir yerlere koşar durursunuz... Arabada arka koltukta ya uyur, ya da elindeki oyuncakta futbol oynar, tanımadığı insanları döver durur küçücük, o kendisine ait küçüçük pencere içinde...

Sonra da, işte yapayalnız hisseder kendisini, karanlıkta bir boşlukta yapayalnız.... Bizimkisi daha minik bu kurs- ders- okul sarmalına girmeden yalnız... ileride ne yapacak... ne yapacağız hiç bilmiyorum....

 
Toplam blog
: 11
: 611
Kayıt tarihi
: 25.12.09
 
 

Hacettepe İktisat mezunuyum. Doğma büyüme Ankara' lı sonradan İstanbul'luyum. Profesyonel şirketlerd..