Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yan yatmış kareler : Sus pus olurum bazen

Yan yatmış kareler : Sus pus olurum bazen
 

Bazı zamanlar, bulunduğum konumda, olduğum noktada, birden, hem de aniden, devinimsiz sus pus kalırım. Hayır, düşündüğünüz üzere, o anda başka birisiyle sesli bir iletişimde değilimdir. Sesimi başkalarından esirger halde de değilimdir. Suskun hale gelmem için ille sesli bir iletişim kuruyor olmam da gerekmez. Ses tonumu başkalarına yaymam da gerekmez. Çevre etkilerini duyumsamamak, olanlara karşı tepkisiz kalmak, tepkisiz kalamadıklarıma sadece olması gereken rutin tepkileri göstermek, hobilerime ilgisiz kalmak, umursamamak, hoşlandığım, hoşlanmadığım, ilgi duyduğum, duymadığım tüm uğraşlarımı savsaklamak, düşünürken kendime ketum kalmak, büyük bir bencillikle düşüncemi kendimden gizlemeye çalışmak ya da öyle yapabildiğim sanısına kapılmak, bunu bir hak olarak görmek; işte benim için susmanın, sus pus olmanın, aniden sessizliğe bürünmenin tanımı budur.

O anda ellerim mekanik bir kurgunun devinimlerini yapar. Gözlerimin ışığı, ömrü bitmek üzere olan, takıntılı bir floresan lambanın kesintili ışığı gibi; bir yanıp bir söner. Yüzümde iyi tıraşlanmış soğuk bir mermer büstün kayganlığı vardır. Yüz çizgilerim belirsiz hale gelmiştir. Göz çukurlarım mor, dudaklarım soluktur. Burnumun kenarları keskin, elmacık kemiklerim zaten çıkıktır. Kemik gözlüklerim(1) masanın üzerindedir. Çünkü camları kirlenmiştir ve bu da pek umurumda değildir.

O anda yanıma uğrayanlara, soru soranlara, yanıt bekleyenlere, gözlerime bakanlara, yanımda olmak isteyenlere şaşırtıcı gelirim. Bunu hissederim. Benden yapılması istenenleri, ihtiyacı karşılayacak kadar yaparım. Yapmam gerekenleri, olması gerektiği derece yaparım, sadece ve sadece o kadarını yaparım.

Suskunluluğumun ne kadar süreceğini bilemem. Sona eriş süresini tahmin etmem olanak dışıdır.

Sonra, hem de belirsiz bir andan sonra, bu hemen de olabilir, aniden “word(2) programını” açarım. Programın beyaz zeminli sayfasına bakarım. Gözlüklerimi temizlerim. Gözlerime takarım. Ardından elim, web kamerama uzanır. Kameramı saat akrebi tersi yönünde çeviririm. Aynı anda görüntümü takip eder, kendimi saat akrebi tersi yönünde dolanıyor halde izlerim. Yan yatmış bir karede kendime bakarım. Kamerayı tam 180 derece döndürüp, onu dik konuma getiririm. Kendimi aşağıdan yukarıya görünür halde izlerken, aşağıdan yukarıya doğru görünmenin verdiği değişikliği tartarım. Bende çağrıştırdığı düşüncelere dalarım. Kendime karşı ketumluğum ortadan kalkar, düşüncelerim büyük bir rahatlıkla kendime açılır. Artık gözlerim kesintisiz ışıldar. Ellerim emirlerime uyar, çekinmeden klavye üzerinde dolanır. Söyleyeceklerim, beynimden ellerime, ellerimden parmaklarıma ulaşır. Suskunluğum biter, gevezeliğim başlar. Söyleyeceklerim satır satır “abc” olur. Ardı ardına dizilir.

Sonra tüm heyecanım ile yaşamıma dalarım, yeni bir suskunluğu beklerim.
-

(1): Kemik gözlükler. Bu kelimeyi kullanınca "Heroes" aklıma geliyor. O dizide kemik gözlüklü bir karakter vardı.
(2): Microsoft Word. Microsoft'un tescilli markasıdır.
(3): Görsel: Jean Cocteau, 1949.

 
Toplam blog
: 136
: 1494
Kayıt tarihi
: 16.02.07
 
 

Yaşam ışığını 1968 yılında Bafra’da gördü. İnşaat Mühendisi ve aynı sektörde yazılım geliştiren bir ..