Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '08

 
Kategori
Siyaset
 

Yanardöner politikacılık

Bizde politikacılığın ilginç bir âdeti var. Bilgisizlikten midir yoksa Meclisin atmosferinin zehirlemesi midir bilinmez ama muhalefette söylem başkadır iktidarda başkadır. Şimdiye kadar hep şahit olmuşumdur, muhalefette atıp tutanların iktidar olmaları durumunda eski söylemlerinin tam zıttını yaptığını görmüşüzdür. İşte dokunulmazlıkların kaldırılması sorunu… 6 yıl önce CHP ile tartışmalarda neredeyse protokol imzalayacak kadar ileri giderek mutlaka milletvekili dokunulmazlıklarını kaldıracaklarını ifade eden AKP iktidarı şimdiye kadar bu sorun üzerine eğildiği görülmemiştir. CHP esip gürlüyor ama hasbelkader iktidara gelse onun da ne yapacağı belli olmaz inancı kitlelerde yaygındır.

Niye böyle bir giriş yaptık?

MHP’nin esip gürlemesi aklımıza getirdi bu yaman çelişkiyi…

Seçimler esnasında Tayyip Erdoğan’ın üzerine “urgan” atan Bahçeli, 22 Temmuz’dan sonra birdenbire kuzu kesilerek çaresiz iktidarın nitelikli çoğunluğu bulmasını sağlaması gibi sayısız örnekle daha iktidara gelmeden örneğini vermektedir bu çelişkinin.

MHP lideri grup toplantısında, “AKP iktidarının bitişinin yakın” olduğunu belirtmiş, 301. maddedeki değişikliklerin halk oylamasına sunulmasını istemiş ve ATV-Sabah ihalesiyle ilgili olarak yargı önünde mutlaka hesap vereceğini belirtmiştir.

Bu bağlamda Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş, AÜ’de ‘Anayasa Hukuku ve Son Gelişmeler’ başlıklı bir panelde yaptığı konuşmada, Tayyip Erdoğan için Yüce Divan dosyasının hazırlandığını, ATV- Sabah Grubu'nun Çalık'a satışının da dosyada yer aldığın belirtmiştir.

Ankara’da ve ülkede rivayetler muhteliftir.

Rivayetin en derini AKP’deki derin çatlak… Bu Ankara gündeminin en ağırlıklı maddesini oluşturmaktadır.

Cemil Çiçek, adını gizleyerek Fikret Bila’ya demeç vererek çeşitli açıklamalar yapmış. Şimdi herkesin ağzında Çiçek’le Erdoğan’ın yollarının ayrıldığı dolaşıyor. Milliyet Ankara temsilcisi Bila’ya Çiçek, bazı bakanların değişmesi gerektiğini belirtmiş; ayrıca laiklik konusunda halkın endişelerinin giderilmesinin zaruri olduğunu ifade etmiş. Bu haber çıktığında eğer gerçek dışı olsaydı Bakan Çiçek mutlaka yalanlardı. Şimdiye kadar basın ve medyada yalanlama olmadı.

Ağzın uçkuru yok ki büzesin!

Bir de Erdoğan’ın uykularını kaçıran ve beyninde olduğu iddia edilen tümörü oynatan bir söylenti daha var ki, bomba mı bomba: AKP kurucularından Abdüllatif Şener’in çok sayıda AKP milletvekilini kopararak yeni bir parti kuracağı söylentisi…

Basının yorumu şöyle: “Parti içindeki görüş ayrılıkları nedeniyle, kapatma davasının ardından bir adım atamayan AKP, milletvekillerinden parti yönetimine kadar derin bir görüş ayrılığı yaşanıyor.”

Ortalıkta dolaşan bir söylentiye göre, kapatmaya kesin gözüyle bakan birçok milletvekili bireysel kuruluş yolları aramaya başlamışlar, her biri farklı çevrelerle görüşme içine girmişler. Ne diyelim: Demek ki her alanda batan gemiye önce sıçanlar terkediyor.

Biz dememiş miydik, “ya AKP gider ya da Türkiye biter! Türkiye bitmeyeceğine göre AKP gidecektir” diye… Ufuklarda hep Cumhuriyetin reflekslerini gözleye gözleye gözümüz dört olmuştu. Cumhuriyet hukuku hesabın defterini dürecektir. İşin ilginç yanı Onursal Başsavcı Vural Savaş, geçenlerde Akdeniz Üniversitesindeki bir panelde birdenbire aydınlık yürekleri hörpüldetiverdi: Tayyip’in Yüce Divanı hazırlanıyor…

***

AKP Haçlı gericiliğinin 6 yıla yakın iktidarı döneminde, Türk hukuk sisteminin altından girip üstünden çıktılar. İkili bir hukuk oluşturulması yolunda kendisinden önceki hükümetleri fersah fersah geride bırakan bir mesafe aldılar. Adli bağımsızlık tasfiye edildi. Osmanlı’daki çifte hukuk ve adli kapitülasyonlar dönemini başlattılar. Adli bağımsızlık yerini AB adaletinin egemenliğine bıraktı.

***

Dünya finans krizine paralel yeni bir kriz dalgasıyla sarsılıyor: Gıda krizi… Hububatla başladı; giderek tüm temel gıda maddelerine yansıdı. Bazı yoksul ülkelerde ayaklanmalar çıktı. Ortalık karıştı. Yağmalar yaşandı. İrili ufaklı tüm ülkeler zengin fakir demeden hemen hemen hepsi önlem almaya başladı. Kendi ihtiyacından fazla üreterek ihraç edenler bile ihracatı kısıtlayarak kendi ülke ve halkını güvenceye alma yoluna gitti. Hatta bazıları fiyatlar daha fazla yükselmeden bazı ürünlerde ayrıca ithalata gidiyor.

Peki, bütün bu vahim koşullarda biz ne yapıyoruz?

İşte bu da ayrı bir vahamet!

Yani ne demek bu?

Fiyatlar bizde diğer ülkelerden bir kat fazla artıyor. Zira bizde hemen hemen her üründe açığımız var.

En vahimi, en korkutucu olanı ise bizim kriz yönetimi… Bu da Bakanın sözlerinde ifadesini buluyor:

"Türkiye'de sorun yok. Gerekirse 3–5 gün pirinç yemeyiz, bulgur yeriz; fiyatları aşağı çekeriz"

Bu ciddiyetsizliğin üstüne tuz biber eker Tayyip’in sözleri:

"2–3 liradan aldığın pirinç 5 liraya çıktıysa yemeyiver pirinci ya! Bulgur yiyelim o ara. Makarna yiyelim"

Aslında ikisinin de ortalıktan haberleri yoktu. Sadece pirinç değil, bulgur fiyatları da, makarna fiyatları da birkaç kez katlamıştı eski fiyatları.

Hali pür melalimiz!

Ne yapmak gerek?

Birleşmek, siyasal zemini ve çerçevesi milli hükümet programı olan milli bir birleşik cephe kurmak ve de partileşmek gerek.

 
Toplam blog
: 510
: 505
Kayıt tarihi
: 04.04.08
 
 

"Cv" Dedikleri Özgeçmişim 1953 yılının karanlık günlerinde Haziran ayının 24. günü, ağaçların mey..