- Kategori
- Deneme
Yaşadığımız dünya

Manolya adlı filmin başlangıç sahnelerinden birinde şöyle bir replik vardı “ hayatta önemli olan hayal ettiğin, hak ettiğin değildir, önemli olan ne elde ettiğindir”.
Bu söz beni düşündürdü. Sözü şöyle algıladım, hayallerini gerçekleştiremediysen, hak ettiğini alamdıysan elinde olan senin hak ettiğindir. Şöyle de düşünmek mümkün, elinde olan senin yeteneğindir, hayallerin boş, hak ettiğini sandığın doğru değildir. Aslında bu repliği insanlar çoğunlukla şöyle yorumlayacaklardır, “ hayallerimi gerçekleştiremediğim, hak ettiğimi alamadığım adaletsiz bir dünyada yaşıyorum”
Nereden ve nasıl bakarsak bakalım sonuç elimizde kalandır. Gerçek olan budur.
Kendini sorgulamak veya dünyayı sorgulamak tüm mesele bu. Bana göre insanın kendini sorgulaması onun bir sonraki adımı daha güvenli ve planlı atmasını sağlar. İnsan kendini dünya karşısında güçsüz hissettikçe de dünyaya yükleyecektir sonuçtaki başarısızlığını.
Çoğunlukla da bu böyledir, öz eleştiri her insanın yapabileceği bir şey değildir. Öz eleştiri insanı mutsuz eder, en kolayı bahaneler bulmak başkalarını suçlamaktır. O nedenle tarih boyunca haksız fakat güçlü olanlar kazanmıştır. Güçsüz fakat haklı olan insanlar öz eleştiri yapmadıkları için hep yenilmişlerdir. Güçsüzlerin kazandığı zamanlarda bile , güçsüzler kendi güçlüleri tarafından kullanılmışlardır.
Çoğunluğun egemen olduğu bir dünya yoktur, güçlülerin egemen olduğu bir dünya vardır. Güçlüler ne kadar verirse çoğunluk o kadarıyla yetinir, çoğunluk ne hayallerini ne de hakkını sorgular. Sorgulama ihtiyacı duyduğunda ise bunu etrafı yakıp yıkarak yapar, sonuçta Vandal ve terör yaratan görüntüsünden kurtulamaz.
Kendini ve dünyayı sorgulamayan insanların haksızlıktan ve adaletsizlikten de şikayet etmeye hakları var mıdır diye de düşünüyorum. İlk insandan bu yana bir milyon yıl geçtiği söyleniyor, insanlığın bugünkü hali, insanlığın hayalleri ve hak ettikleri midir?
Yansız bir gözle baktığınızda tüm ekonomik görüşler, felsefi görüşler ve dinler size mutlu ve hak ettiğini alan paylaşımcı bir dünyayı hedefler, sonuca baktığınızda fazla bir şey söylemeye gerek yok hepimiz yaşıyoruz sonucu. Somali’de açlıktan ölürken balık yemeyen insanlar, Suriye’de halkının üzerine ateş açan bir yönetim, sokaklarda infaz edilen kadınlar ve onların töresi, Irak’ta üç milyon kişiyi öldüren bir anlayış, Norveç’te acımasızca insan tarayan bir sapık, şort giyen kadını tokatlayan bir ezik, toplumdan bireye doğru hak ettiklerimizi mi, hak etmediklerimizi mi yaşıyoruz bir deyiverin bakalım.