Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Yaşam kalitesi üzerindeki etkimiz

Yaşam kalitesi üzerindeki etkimiz
 

I
Boğaza hâkim bir çay bahçesindesin. Etrafını çimenler sarmalamış; papatyalar, yeşil otların arasından sana gülücükler yolluyor. Ayakların sabırsız; toprağa olan hasretinden. Bu baskıya daha fazla dayanamıyorsun ve çıkarıyorsun ayakkabılarını. Rüzgar, en sevdiğin melodiyi kulağına fısıldıyor ve aralarda sana ruhunu okşayan iltifatlar sıralıyor çapkın çapkın. “Sen ne kadar güzel bir insansın. Saçlarını okşamak, ne kadar keyifli senin. Seni seyretmek, ah, ne kadar tarifsiz bir heyecan! Sen, yaratılmış en güzel şeysin!..”

Deniz, olanca maviliğiyle ayaklarının altında kıvrılıyor. Sazlı sözlü seyir halindeki bir tekneden, tanımadığın kişiler el sallıyorlar heyecanla. İçlerinden bazıları sana doğru sesleniyorlar. “Bugün hava ne kadar güzel değil mi?”, “İyi günler, güzel insan!”, “Aç yüreğini, sana sevgi kırıntıları gönderiyorum!”…

Elini hafif havaya kaldırmanla, çayın derhal geliyor. Şaşırıyorsun ne istediğini nereden anladıklarına. Neyse!.. Çayını karıştırmaya başlıyorsun. Kuşlar cevap veriyorlar, çay kaşığının sesine: “Cik cik, ciiik cik cik!..”

Güneş, asırlık çınarın taze yeşermiş yaprakları arasından, içerine doğru süzülüyor. Güneş ve çınarın gölgesi, sıcacık bir “Browni” kek ile buz gibi dondurmanın birleşmesi gibi buluşuyorlar teninde. Huzur, nurdan bir zırh oluşturuyor etrafında; bütün hücrelerinde hissediyorsun uyanışı ve var olmanın hazzını. Çok şükür iyi ki varım, diyorsun.

II
Boğaza hâkim bir çay bahçesindesin. (Yine mi yahu!..) Etrafını çimenler sarmalamış; papatyalar, yeşil otların arasından manasız şekilde sana bakıyorlar. Ayakların sabırsız; toprağa olan hasretinden. Bu baskı seni çıldırtıyor ancak yinede, yerde dolaşan tek tük karıncalardan endişelenerek, çıkarmıyorsun ayakkabılarını. Rüzgar, kulağına doğru esiyor ve zaman zaman saçlarını savurması, seni hayli sinirlendiriyor. Sanki sana şöyle bir şeyler söylüyor rüzgar: “Ne işin var burada senin, kalk git! Neden geldin ki buraya, çekip gitsene!..”

Deniz, olanca maviliğiyle ayaklarının altında kıvrılıyor. Sazlı sözlü seyir halindeki bir tekneden, tanımadığın kişiler sana doğru heyecanla el kol sallıyorlar. “Allah Allah, şu şerefsizlere bak, bana el kol hareketi yapıyorlar.” diyorsun. İçlerinden bazıları sana doğru sesleniyorlar. Ne dediklerini anlamamakla birlikte, “Utanmazlara bak bir de bana küfür ediyorlar.” diye düşünüyorsun ve öfkeden mosmor oluyorsun.

Elini hafif havaya kaldırmanla, çay derhal geliyor. Şaşırıyorsun; “Ulan, şurada beş dakika oturtmuyorlar, hemen çayı dayıyorlar.” diye sitem ediyorsun. Fakat çayı alıp, söylene söylene karıştırmaya başlıyorsun. Kuşlar cevap veriyorlar, çay kaşığının sesine: “Cik cik, ciiik cik cik!..”. Kuşlara karşılık vermede gecikmiyorsun: “Ulan sizde mi be! Şurada beş dakikalık huzuru çok gördünüz bana! Çay karıştırmam bile sizi nasıl rahatsız ediyor ya!..”.

Güneş, asırlık çınarın taze yeşermiş yaprakları arasından, içerine doğru süzülüyor. Güneş ve çınarın gölgesi, sıcacık bir “Browni” kek ile buz gibi dondurmanın birleşmesi gibi buluşuyorlar teninde. “Bu ne be, güneşte rahat vermedi, gözlerimi kamaştırıyor. Gölgede çok serin. Bir sıcak, bir soğuk hasta olacağım ya! Nereden çıktım dışarı yahu! Ne sıkıcı bu hayat! Zaten neden geldim ki dünyaya anlayamıyorum!..” diyorsun.

III
Yukarıda, birçoğunuzun benzerini yaşadığını zannettiğim bir sahneyi, iki ayrı pencereden anlatmaya çalıştım. Rol aynı sahne aynı fakat oyuncunun kişisel yorumu ve hünerleri doğrudan etkiliyor yaşam kalitesini. Evet, kader, senaryoyu ana hatları ile yazmış olabilir ama mutluluk, senaryonun detaylandırılmasında ve kişinin yorumunda gizli.

Ne diyeyim, yaşanan sahnenin tekrar edilemediği bu hayal perdesinde, sınırlı sonlu varlıklar olarak, yaşamınızı nasıl tecrübe etmek istiyorsanız öyle yapın. Ben sadece küçük bir hatırlatma yaptım, gerisi size kalmış.

Sevgiyle kalın...

 
Toplam blog
: 36
: 1120
Kayıt tarihi
: 21.09.07
 
 

İstanbul'da 1967 yılında doğdum. Askerlik harici bütün yıllarım bu şehirde geçti. İşletme mezunuyum,..