Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '17

 
Kategori
Deneme
 

Yaşama Anlamla Katılmak...

 

''… yaşam, aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür''

Oğuz TÜMBAŞ

 

     Yaşama dört elle sarılan, yontular, resimler yapan, romanlar, öyküler, şiirler, tiyatro oyunları yazan, müzik yapıtları besteleyen ünlü insanları anıyorum arada. Merak ediyorum yaşamlarını. Sonra kendi kendime insan özellikle üreten insanların yaşamla  ne denli uyuştuklarını, ömür denen o anlamlı süreyi ne denli doğru, olumlu, yaratıcı kullandıklarını anımsıyorum.

Bu sözü ben alıntıladım. Kimden mi? Bir dostumun aracılığıyla bilgisunarıma gelen iletiden. ABD'li ünlü komedyen George Carlin’in yaşamdan tat almak için önerilerini okudum. Az sonra onları sizlerle de paylaşacağım.

     Uzun yaşamak… Sayısal anlamda uzun yaşamak… Seksenleri, doksanları aşmak… hatta yüz yaşını aşanlara da rastlamak… Bize çok uzun gibi gelen yaşama süresi, yaşayanlar için gene de çok kısadır. Bir güne, bir ana ancak sığabilen… Her şey dün gibi, ne çabuk geçti anlamadım, farkına varmadım gibi hayıflanmaları, keşkeler duyumsuyor gibiyim. Ben de yaş altmışları geçince bu tür sözleri etmeye başlamışım! İyi mi?

     Uzun yaşamak mı, yaşamı doğru tanımlamak mı, yaşamdan tat almak mı, yaşamı doğru algılamak mı? Ne sorarsanız, ne yorum getirirseniz doğrudur. Birine hapşırınca uzun yaşa, çok yaşa sözünü iyi yaşa, sağlıklı ve uzun yaşa diye söylemek daha doğru sanırım. Bizi kestirmeden gidiyoruz. Uzun yaşasın da hastalıkla, yatağa bağımlılıkla, çevresine sıkıntı yaratarak, yorarak yaşamanın uzun olması bezdfirmez mi, sıkıntı vermez mi? 

     Neyse, konumuz bu değil. Uzun yaşayıp da insanlığa, bilime, kültüre, sanata, yazına hizmet etmiş, yaşamını adamış insanları anmak, onları tanımak üzerine.Böyle düşünmüştüm.

     Yunan Tragedyasının büyük ismi Sofokles  91 yıl yaşamış. Ünlü yapıtı  'Kral Oedipus 'u 80 yaşlarındayken yazmış.

     İspanyol ressam  Pablo Picasso'yu mutlaka bilirsiniz. Picasso, Guiness Rekorlar Kitabı'na göre, toplam 13,500 resim, 100,000 baskı, 34,000 kitap resmi ve 300 heykel ve birçok seramik ve çizim üretmiş. 92 yaşında ölen ünlü ressam, son günlerine değin çizmeye devam etmiş, önemli yapıtlara imza atmış.

     Goethe’nin son sözlerinin  “Işık, daha çok ışık!” olduğu bilinir. Alman Edebiyatının bu önemli yazarı 83 yıllık yaşamının 60 yılını ünlü yapıtı Faust için harcar.

     İtalyan besteci Verdi  'Otello' yu  1887 yılında 74 yaşında bestelemiş. Ardından bir başka Shakespeare öyküsü olan Falstaff ‘ı ise 80’li yaşlarda bitirdiği söylenir.

 

     İtalyan Rönesansı devlerinden resim ,şiir, mimari ve heykeldeki üstün yeteneğiyle tarihin dört ruhlu adam ünvanını verdiği, ünlü Davut heykelinin yaratıcısı Michelangelo da 89 yıllık yaşamında  hiç evlenmemiş. Bir papaz arkadaşı, evlenmemesine ve çalışmalarının ürününü ve ününü bırakacak çocukları olmamasına çok üzüldüğünü söylediği zaman, Michelangelo, ''Sanat bana fazlasıyla eş oldu. Beni daima çalıştırdı, çabalattı. Geride bıraktığım eserlerim ise çocuklarımdır. Hiçbir değeri olmasa bile ben onlarda yaşarım'' diyerek tepkisini gösterir. Michelangelo  da yaşamının son yıllarına değin harikalar yaratmaya devam etmiş.

     Siyaset felsefesi alanındaki görüşleriyle ünlü İngiliz düşünür Thomas Hobbes da 91 yıllık ömründe sürekli yazan, üreten bir insan olarak bilnir.

     Elbet hepimiz bu isimler gibi olamayız... ama ABD'li ünlü komedyen George Carlin 'in tavsiyelerinden yararlanabiliriz:

     ''Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın: yaş, kilo, boy. Doktorunuz düşünsün onları. Bunun için ücret alıyor sizden. Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun. Suratsızlar, negatifler sizi aşağı çeker.

     Öğrenmeyi sürdürün: Bilgisayar, el sanatları, bahçecilik, ne olursa. Beyniniz âtıl kalmasın. Âtıl kafa, iblisin tezgâhıdır. İblisin adı da, alzheimer'dır.

     Küçük şeylerden zevk almaya bakın.

     Sık sık, uzun uzun, vargücünüzle gülün. Soluksuz kalıncaya kadar gülün. Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, başka yaşantılara geçin.

     Sevdiklerinizle doldurun çevrenizi, aile, kedi, köpek, kuş, balık, yadigarlar, müzik, bitkiler, hobiler, ne olursa. Eviniz sığınağınızdır. Tadını çıkartın.

     Sağlığınızın kıymetini bilin. İyiyse üstüne titreyin. Bozuksa düzeltin. Siz kendiniz düzeltemiyorsanız yardım isteyin.

Vicdan azabından uzak durun. Çarşı pazarda gezin, komşu illerde dış ülkelerde dolaşın, ama sakın suçluluk, pişmanlık duygusuna yönelmeyin. Sevdiğiniz insanlara onları sevdiğinizi söyleyin, hissettirin her fırsatta.''

     ''Ve hiç unutmayın ki yaşam, aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür'' 

 
Toplam blog
: 178
: 1483
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

1946 yılında Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde doğdum. İlkokulu aynı ilçede, ortaokulu Ceyhan’da, li..