- Kategori
- Deneme
Yaşama dair

http://www.milliyet.com.tr/content/galeri/yeni/goster.asp?prm=0,226866&id=9&galeriid=4509#galeriStar
Dr. Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken onlara şu olayı okur:
"Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor. Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor. Zaman, yer ya da kişi kavramı yok. Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki veriyor. Son altı aydır onun yanındayım, ne görünüşü için bir çaba sarf ediyor ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor. Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor. Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde. Yürümüyor. Uykusu sürekli düzensiz. Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor. Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir sebep yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar da feryat figan bağırıyor."
Bu olayı okuduktan sonra, Ruskin ögrencilerine böyle birinin bakımını üstlenmek isteyip istemediklerini sorar. Öğrenciler bunu yapamayacaklarını söylerler. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırırlar. Daha sonra Ruskin hastanın fotoğrafını dolaştırmaya baslar. Fotoğraftaki doktorun altı aylık kızıdır...
Dr. Ruskin, Amerikan Tip Birliği Dergisindeki makalesinde, (günümüzde çok yaşandığı gibi) gülünç bir yanlış anlamanın insana nasıl tamamen farklı bir perspektif kazandıracağını anlatmaktadır.
Bu olayı birçoğunuz okumuştur.
Okumayanlar için faydalı olacağına şüphe duymuyorum.
Bilgisayarda oluşturduğum ayrı bir klasörde bu tür yazıları arşivliyorum. Fırsat buldukça da okuyorum. Yani benim için değerli şeyler onlar… Becerip de ne kadar faydalanabildiğimi Allah bilir…
Blog ortamında çok sayıda güzel insanla karşılaştım. Bir sürü farklı bakış açısı tanıdım. Doğrusu çok önemli tecrübeler edindim. Zaten İNSAN’la ilgiliydim, burada çok insan gördüm. Hiç pişman değilim, bilakis hazinenin ortasına düşmüş gibi oldum. YALNIZlığını paylaşan insanları da gördüm, belki asıl bu yüzden mutlandım. Onlar güzel yürekli insanlardı.
Hayatım boyunca güçlü olmaktan hoşlanmadım. Bunu söyleyince şimdi, beni tanıyan bazı dostlar çok şaşırdılar, eminim. Bizim de ihtiyacımız olan şey başka herhangi birinden farklı değildi: SEVGİ…
O sevgiyi bizden isteyene cimri olduk mu acaba hiç? Düşündüm yine..Yoooo…
Bilmiyorum… İnanın bilmiyorum, severken öldürdüm mü hiç?
Sevilirken öldüm mü peki? Bunu sormayın işte… Bunu paylaşabilecek kadar engin yürekli değilim…
Murat Hoca’nın dediği gibi… Sırf laklağım, sırf iddia…
Dibine ışık vermeyen mum!
Kendini güldüremeyen palyaço…
Yalnızlığımı sevdirenlere bir sözüm olacaktı. Artık yok…
Yeni bir evrenin tam da başındayım… Bilmem ki nelerin sonundayım… Hayırlısı…