Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yatak fantezileri...

Yatak fantezileri...
 

Bu da nereden çıktı diyebilirsiniz. Hemen açıklayayım:

Şu benim sevgili okurlarımdan biri olan Derya Doğanlar isimli hanımefendiciğim, bana bir video göndermiş.

Videoda bir yatak var. Yatağın hepimizin bildiği çift kişilik normal yataklardan hiçbir farkı yok. Fakat en önemli özelliği uzaktan kumandayla yatağın altından dev ekran bir LCD televizyonun çıkabiliyor ve istediğiniz yöne ekranın dönebiliyor olması.

İşte ne zamanki ben bu videoyu gördüm, başladım yatak fantezileri düşünmeye. Yataktan başka neler çıkartılabilir, başka hangi multi-vitamin özellikler eklenebilir gibi yüzlerce fikir uçum uçum uçuşmaya başladı beynimde.

Sakın ola şişme kadın yahut da şişme erkek filan şıftırtacak fanteziler kurduğumu düşünmeyim. Hani düşünmüşseniz de hemen silin o hayali. Bir şeyin şişmesinden yahut da şişirilmişinden hayır gelmez. Ne demişler GDO’suz olsun, bizim olsun! Dememişlerse de desinler, zira, bence öyle.

“Dur ben bunu daha sağlıklı düşüneyim” deyip kendimi kendi yatağıma attım. Benimkinden ne televizyon çıkıyor ne de başka bir alengiri var. Bildiğin yatak. Sonra, ne olsa güzel olurdu diye başladım hayal kurmaya.

Şimdi ben mobilyacılıktan anlasam ve teknoloji ile mobilya konforunu birleştirecek olsam… Uf! Ne süper sonik şeyler yapabilirdim diye verdim kendime gazı, verdim gazı.

Sonuç:

Bir kere hanımların işine yarayacak şeyleri öncelikli tutardım. Niye mi? E, onların işine gelecek icatları yaptınsa sırtın yere gelmez de ondan. O ne yapar eder aldırır o ürünü. Sen de paracıkları sayarsın. Alan memnun satan memnun, günah bunun neresinde hesabı.

Mesela, çarşafları ve nevresimi kendiliğinden değişebilen bir yatağı hangi kadın istemez. Basıyorsun düğmeye yatak en erotik müzik eşliğinde soyunmaya başlıyor. Üstüne renk desen kumaş filan seçeneklerinden istediğini programlıyorsun, yatak ona göre giyiniyor. Örneğin renkli bir gece düşünüyorsan, ipek yahut saten çarşaflar, yok mışıl mışıl uyuyacağın bir geceyse, pamuklu nevresimler, velev ki hava soğuk, yünlü kumaşlardan yapılmış çarşaflar. Kendini az garip ve hüzünlü mü hissettin bas düğmeye pelüşler çıksın. Sonra usulcacık sarıl tüylü müylü yumuşak mumuşak, uyur gidersin.

Bu kendi kendine değişebilen nevresim ve çarşaf meselesi harbiden güzel bir fikir değil mi? Buyursun kullansın bizim mobilyacılarımız. Tek kuruş istersem ne olayım!

Gelelim müzik işine. Gerçi bunu yapmışlardır sanırım. Çünkü fazlasıyla basit bir tasarı.

Başucundaki konsol bölümüne yerleştirilecek küçük bir aparatla normal yataklara bile monte edilebilir bir özellik. Gelmiş geçmiş tüm müzik türlerinin yüklenmiş olduğu bir ses sistemi düşünün. Romantik ve renkli gecelerde müzik eşliğinde salsa yapılabilir örneğin. Sonrası beni ilgilendirmez. İster bir İbrahim Tatlıses melemesi eşliğinde şapşup yapar geçerler, ister bir Vivaldi eşliğinde mevsimler şeridini baştan aşağıya ezber edebilirler. Müşterinin bireysel zevkleri düşünülür ama içeriğine girilmez. Bana ne?

Bunlar beni hiç ama hiç enterese etmiyor. Ben sadece mobilya ve teknolojiyi birleştiren bir girişimciyim şimdi.

Gelelim ışıklandırma olayına. Tabii bunu yatak tek başına yapamaz. Ama odanın ışıklandırma paneli yatağa monte edilebilir. Hiç yerinden kalkmadan, sadece iki düğmeye tıklayarak. Kitap mı okuyacaksın, okuma lamban yatağın yan kısmından çıkıp; kitabını aydınlatır. Yattığın yerden notlar mı alacaksın, hemen bir kalem seti başının üst kısmından vııjjjjt diye yükselir.

E tabii ki yine romantik gecelere uygun ışık ayarları da yapılır artık. Bütün renklerdeki ışıklarımız mevcut olsun da, müşteri hangisini seçerse seçsin. Maksat müşteriye bol alternatif sunabilmek. Derdimiz elbette müşteri memnuniyeti. Hatta bir ışık tayfı filan da eklenebilir, şöyle rengarenk sırasıyla değişen ışıklar ne muhteşem olur, değil mi?

Hali hazırda var olan, ayakları yükseltecek düzenek, yatağın mevsime göre otomatik ısınabilirliği veya serinleme özelliğinin yanı sıra yine hanımların hoşuna gidecek, makyaj seti, kıyafet seçenekleri sunan dijital ve bilgisayar destekli sov penceresi filan da olabilir. Hatta abartıp; erkekler için tıraş seti filan da eklenebilir.

Slogan da hazır ha: “Asıl eğlence yatakta başlar” Süper değil mi? Tam günümüze uygun; yarı şuh, yarı gizemli bir slogan.

Aynı fantezilerin diğer mobilya gruplarına da uygulandığını düşünsenize... Oturma grubunda ayrı konfor, mutfakta ayrı, lavaboda ayrı... Uf...

Yahu ben mobilyacılık işine mi girsem ne?

 
Toplam blog
: 135
: 3170
Kayıt tarihi
: 23.07.08
 
 

Eğitim sürecinin bazı bölümleri Almanya ve İngiltere'de olmak üzere en son PAÜ'den eğitim uzmanlı..