Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '11

 
Kategori
Mizah
 

Yeri öpmek

Yeri öpmek
 

İnsan kendi kendine nazar değdirir mi? Yoksa düşmek sadece sakarlıktan ibaret midir? Yoksa dikkatsizlik mi sadece? Bilmiyorum ama yeri öpmek nedir çok iyi öğrendim; hem de yaşayarak!

Yeni almış olduğum açık ayakkabılar daha da şık dursun diye ayak parmaklarıma sürdüm ojeyi ve çıktım evden. Kapıyı güzelce kilitledim. Annemler dışarıda beni bekliyordu; İstanbul'a gidecektik. Merdivenlerden inerken gözüm bir kez daha takıldı ayaklarıma ve "Ne kadar güzel durdu, ben neden daha sık oje sürmüyorum ki?" derken, o sırada dışarıda beni bekleyen arabaya bakınca o çok beğenerek aldığım ayakkabılar, mermer merdivenlerin kusursuzluğuna dayanamayarak kayıverdi! Son dört basamak kalmıştı halbuki! Ayakkabılar kayınca ben de düşmemek için direnirken ve çırpınırken daha da kayganlaştı sanki basamaklar, ve bahsi geçen o son dört basamağa hiç değmeksizin (sanırım uçarak) kendimi yerde buluverdim. Dişim ve dizimde sızı hissederken başımı yerden kaldırdım ve bir de ne göreyim! Yerde pembe-kırmızı arası bir renkte bir dudak izi!!!

Dişimin ve dizimin sızısını unutmak için böyle komik bir sahne daha olamaz herhalde! Yerden kalkmaya çalışırken kahkahalarıma engel olamamak nasıldır bilir misiniz? Ve o kahkahalardan ötürü yerden bir türlü kalkamamak?

"Acaba annemler görmüş müdür" diye dışarıdaki arabaya doğru baktığımda, görmediklerini anlayıp yeniden yerdeki ize bakmak ve yeniden kahkahalarıma engel olamamak bana delirmek üzere olduğum izlenimi vermiş olsa da, kahkaham geçince gerçek dünyaya dönmek çok acı oldu doğrusu... Dişimin sızlaması, dizimin zonklaması beni kendime getirdi neyse ki.

Arabaya bindim ve ilk lafım "Gördünüz mü?" oldu. "Neyi?" dediler. "Oh, iyi o zaman" dedim. Sonra tabi merak ettiler ve sıkıştırdılar beni. Tabi yine aklıma gelince basıverdim kahkahayı. Anlatabilmek ne mümkün? Tabi daha da merak ettiler. Onlar merak ettikçe ben daha da güldüm. Ben gülünce onların merakı bir kat daha arttı. Neyse, sonunda anlatabilmeyi başardım. Sonra hep birlikte gülmeye başladık.

İlk kendine gelen annem oldu her zamanki gibi: "Ee, bir şey oldu mu peki bir yerine?"

.........

-Alo, abla nerelerdesin?

-Gelmek üzereyim.

-Tamam, bak şimdi, apartmana girdiğinde merdivenlerin 2-3 adım berisinde bir leke göreceksin. O ize bak ve yukarı geldiğinde ne tahmin ettiğini söyle, tamam mı?

-Olur, merak ettim şimdi, dur geliyorum...

.........

-Zzzzrrrrrrrrrrrr!

-Baktın mı ize?

-Kızım dudağa benziyor buuu!

-........... :D

-Yoksa düştün mü?

-........ :D ......... :D

-hahhehahahhiihoohhoo!!! O nasıl öpmek, beni öp desem bu kadar düzgün öpemezdin herhalde! Hhahhehehoohiii!!!

...................

(ve eşim)

-Ee tamam da, dudak iziyle basamaklar arasında iki karış boşluk var, sen nasıl bir pozisyonda düştün de oraya sığdın ki? (Ne de olsa mühendis, hesap yapmadan duramaz ki)

-Sahiden, nasıl sığdım oraya ki? Ben sadece balıklama atlayış şeklinde uçarken hatırlıyorum kendimi. Sonrası silindi gitti.

(Gerçekten nasıl düştüm ve hangi pozisyonda yeri öptüm ki acaba? Şimdi her yerim tır çarpmışçasına ağrıyor. Özellikle bacaklarım, dizlerden yukarıya, kollarım da dirseklerden yukarıya inim inim inliyor.)

Dediğim gibi, beğenerek aldığım ayakkabılara ve ojeli ayaklarıma bakarken kendime nazar değdirmiş olabilir miyim acaba? Yoksa her zamanki sakarlığım mıdır sebep? Sonuçta bir süredir yaralanmıyordum, fırında kolumu yakmıyordum, soğan doğrarken elimi kesmiyordum; vakti gelmiş demek ki.

Yok yok, aslında ben suçlu değilim...

Tek suçlu yer çekimi!

Evet; tek suçlu... Yer çekimi!...



<özlem ulugöl="">

 
Toplam blog
: 152
: 1957
Kayıt tarihi
: 19.08.06
 
 

Ortada bir problem görüyorsak bu bizim de problemimizdir. Ve eğer 'birisi'nin bu konuda bir şeyle..