- Kategori
- Spor
Yerli yabancılar, yabancı yerliler

Türk Milli Takımı'nın formasını giyen Mehmet Aurelio Türk mü?
Defalarca bahsettiğimiz bir konu, sürekli önümüzde olduğu için yeniden bahsetmekte yarar var. Tartışma konumuz; milli takımlarda ''devşirme'' futbolcuların yer alması ve bunun ne kadar doğru oldu.
Tartışmanın ilk nerede başladığını bilmiyorum ama en fazla tavan yaptığı dönem herhalde 1998 Dünya Kupası'ydı. Dünya Kupası'nı tarihte ilk kez kazanan Fransa Milli Takımı'nda yer alan futbolcuların çoğu yabancı kökenliydi: Lillian Thuram, Patrick Vieira, Zinedine Zidane, Marcel Desailly, Youri Djorkaeff, Didier Deschamps vs. Dönemin cumhurbaşkanı adayı Le Pen ''Bu takımı niçin tutuyum? Onlar Fransız değil ki!'' bile demişti. Le Pen'e hak vermekte zorlanıyorum. Bu futbolcuların kökeni yabancı olsa da, hepsinin ortak noktası futbol kariyerlerine Fransa'da başlamış olmaları. Bana kalırsa, önemli olan budur. Futbol kariyerine başlanan ülke, bir futbolcunun milli formasını giymesi gereken ülkedir.
Ülkemize geliyoruz. Yakın tarihte en önemli örneği Brezilya kökenli Marco ''Mehmet'' Aurelio ile yaşadık. Baştan belirtelim; derdimiz ırkçılık değil. Bu konuda ne zaman bir kelam etmeye kalksak, ırkçılıkla suçlanıyoruz. Halbuki, konunun ırkçı olmakla hiçbir ilgisi yok. Aurelio isimli vatandaş 1977 yılında dünyaya gelmiş. Dünyanın neresinde dünyaya geldiği de pek önemli değil. 1993 yılında futbola amatör olarak başlamış. 1995-2001 arasında ülkenin önemli takımlarından Flamengo'nun formasını giymiş. İşte öylesine müthiş bir futbolcu ki bu dönemde Brezilya'nın Ümit Milli veya B Takımı'nda bile forma giymemiş. 2001'de Trabzonspor'a, sonra da Fenerbahçe'ye transfer olmuş. 2006'da Türk vatandaşı olan ve Mehmet adını alan Aurelio komik hareketlerle sempatimizi kazanmaya çalışmış ve Milli Takım'ın formasını giymiştir.
Marcio Nobre'yi Mert yapan ve onu Milli Takım'da oynatmak için zemini hazırlayan Türkiye, Bobo gibi üst seviye bir futbolcuyu ise Türk yapamamış ve Brezilya'ya kaptırmıştır. Brezilya Milli Takımı forması giyemeyen Lincoln'ün Türk olacağı da transfer olduğu günden beri söylenmekte. Ne yazık ki, bizim farkımız bu kadar. Bu futbolcuların hiçbiri Türk olmamalıyken, Brezilya'nın istemediği, oynatmayacağı alt seviye futbolcuları Türk yapıyoruz; Brezilya'nın istediği üst seviye yetenekler ise Türk olmuyor. Kapitalizmin futbola etkisi bu olsa gerek. Yoksa bizim vizyonsuzluğumuz mu bu?
Avrupa'nın devlerini bu konuda sözde ''örnek'' alıyoruz. Mesela İspanya. İspanya'da Bojan Krkic'i yabancı saymak yanlıştır; çünkü kendisi futbola İspanya'da başlamıştır. İspanya'nın bu konudaki yanlışı ise orta saha elemanı yok diye Marcos Senna'yı Brezilya'dan devşirmektir. Almanya'ya bakalım (Almanya bir numaralı örnek ya!) Mesela, Leverkusen'li Castro var. Gonzalo Castro aslen İspanyol ama o da futbola Almanya'da başlamış. Çoğu Polonya kökenli futbolcu var ama onlar da Almanya'da futbola başlamış. Amerikalı Jermaine Jones ve Brezilyalı Kevin Kuranyi de futbol kariyerlerini Almanya'da geçirmiş futbolculardır.
İşte biz bu ayrımı yapamıyoruz ve yapanlara kızıyoruz. Bunların en önemlileri Almanya'da futbol oynayan Türk futbolcular. Mesela, Altıntop kardeşler ve Yıldıray Baştürk hayatlarını Almanya'da geçirip, o ülkenin milli takımına alınmadıkları için Türkiye'yi seçen vatandaşlar. Öbür cephede ise Serdar Taşçı, Malik Fathi gibi yeni jenerasyondan yetişen Türk kökenli Alman futbolcular var. Sizce hangisi haklı? Bence para kazandıkları ülkenin, yaşadıkları ülkenin takımını seçen Serdar Taşçı gibi yeni jenerasyonun elemanları.
Son olarak İsviçre Milli Takımı'nda böyle bir oluşum gördük. Yakın kardeşleri zaten biliyoruz. Son örneklerimiz; Udinese'de oynayan orta saha futbolcusu Gökhan İnler ve forvet Eren Derdiyok. Gökhan isimli arkadaşımız İsviçre'de doğup, futbol kariyerine başlamak için Türkiye'yi seçmiş. Christoph Daum isimli dahi vatandaş ise onu veto etmiş, İsviçre'ye göndermiş. 23 yaşındaki futbolcu Serie A'nın en iyi orta saha oyuncularından birisi ve 2007'den beri İsviçre Milli Takımı'nın formasını giyiyor. Haziran 1988 doğumlu Eren'in adını ise yeni duymaya başladık. Türkiye'de hiç futbol oynamayan Eren, İsviçre Milli Takımları'nda maç başına bir gol atıyor, geleceğin en tehlikeli forvetlerinden biri olacak gibi duruyor.
Nihayetinde bir defa daha yazalım: Mesele, bir futbolcunun etnik kimliği veya derisinin rengiyle ilgili değildir. Mesele, bir futbolcunun futbola nerede başladığıyla ilgilidir. Bunu anlarsak meseleyi çözmüş oluruz...