- Kategori
- Güncel
Yıl 1934- Torpil- Yıl 2009

TORPİL, böyle birşey mi?
Yıl 1934.
O dönemde Milli Eğitim Bakanlığı Ulus'tadır.
Bakan ise Niğdeli Abidin ÖZMEN'dir.
Bakan, makamında çalışmaktadır. Kapı çalınır. Bakanın gür sesi:
'Giriniz!'
ATATÜRK'ün yaverlerinden biri, yanında iki çocukla makama girer ve getirdiği mektubu bakana verir. Bakan, konuklara yer gösterir ve zarfı acar. ATATÜRK'ten gelen bir mektuptur bu:
'Bay Abidin ÖZMEN, Milli Eğitim Bakanı...'
Abidin OZMEN zarfı özenle acar ve mektubu dikkatle okur:
'Yaver Bey'le, size iki fakir ve kimsesiz çocuk gönderiyorum. Bu çocukları, uygun göreceğiniz, bir liseye (parasız yatılı olarak) kaydını yaptırın... '
Bu, ATATÜRK'ün bir emridir. Kesinlikle yerine getirilecektir. Bakan ÖZMEN, Orta öğretim Genel Müdürü'nü çağırtır ve şu direktifi verir:
'Yaver Bey'in yanındaki bu iki çocuğun evrakını alınız ve bu çocukların Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kaydını yaptırıp her ikisi için de üçer yıllık paralı yatılı makbuzlarının 'Veli ve ödeyen hanesine ATATÜRK'ün ismini yazdırarak bana getiriniz.' der.
Bakanın emri yerine getirilmiştir. Abidin ÖZMEN de kısa bir mektup yazarak Yaver Bey'le ATATÜRK'e yollar.
Mektubun içeriği şöyledir: 'Muhterem ATATÜRK, Yaver bey'le göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkında emirlerinizi aldım. Ancak, arkasında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Cumhurbaşkanı ATATURK gibi biri bulunduğu için; bu iki çocuğu fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarımız, hem de mantığımız izin vermedi. Bu nedenle he r iki çocuğun da emirleriniz gereği! Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kayıtlarını yaptırdım. Çocukların üçer yıllık okul taksitlerine ait makbuzları ekte takdim ediyorum... '
ATATÜRK bu mektup üzerine, devrin Başbakanı İsmet İnönü'ye telefon ederek:
'Bak Senin Milli Eğitim Bakanın bana ne yaptı' diyerek olayı anlatmış.
İnönü, Bakan'ı adına özür dilemiş. ATATÜRK: 'Yok!' demiş, özür dileme. Çok memnun oldum. Keşke her devlet adamı bu medeni cesarete sahip olabilse ve doğruyu gösterebilse .'
Önemli Not:
Tarihi değeri olan ve hiçbir yerde yayımlanmayan bu anının unutulup gitmesine gönlü razı olmayan Bakanın yeğeni yüksek mimar H.Rahmi ÖZMEN 15.08.1985 günü bu mektubu gazeteci yazar Vahap Okay'a iletir. O da 15.09.19 85 te gazetesinde yayımlar.
**
Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ''Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bazı okul ve kurumlara 'giderayak' usulsüz bazı yönetici atamaları yaptığı'' yönündeki iddiaları cevaplandırdı
11 Mayıs 2009 13:55
Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ''Devlette devamlılık, iş ve işlemlerin boşluk kabul edemeyeceği prensibinden hareketle tamamen yasal mevzuat çerçevesinde yapılan atamaların 'giderayak' şeklinde nitelendirilmesinin haksız ve mesnetsiz bir yakıştırma'' olduğunu bildirdi.
Çelik, yaptığı yazılı açıklamada, son günlerde bazı basın ve yayın organlarında ''Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bazı okul ve kurumlara 'giderayak' usulsüz bazı yönetici atamaları yaptığı yönünde'' haberler yer aldığını belirtti.
Daha önce taşradaki okul ve kurumlarda yönetici atama yetkisinin büyük çapta Bakanlık merkez teşkilatının yetkisinde olduğu halde bizzat tarafından bu yetkinin valiliklere bırakıldığını ifade eden Çelik, şunları kaydetti:
''Defalarca valiliklerin yapacağı atamalarda esas olmak üzere yönetmelikler hazırlanmış ve buna göre yöneticiliklere atamalar yapılmış ancak kendi ideolojik duruşları istikametinde Bakanlığı idare etmeye hevesli bazı sendikalar (Hangileri acaba?) tarafından her seferinde yönetmelikler Danıştaya götürülmüş ve çıkan iptal kararları sonucu hem atanan insanlar mağdur olmuş hem de yöneticiliklere asaleten atama gerçekleştirilememiştir. (Danıştay’a giden her davayı bakanlık kaybetti.)
Uzun zaman vekaleten yöneticilik (çoğunlukla okul müdürlüğü-Alakası yok) yapan eğitimcilerin mağduriyetini gidermek, (Kim bu mağdurlar?) eğitim camiasının bu yöndeki beklentilerine cevap vermek üzere son bir yılda bazı atamalar bakan yetkisi ile (657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 76. maddesine göre) yapılmıştır.
Devlette devamlılık, iş ve işlemlerin boşluk kabul edemeyeceği prensibinden hareketle tamamen yasal mevzuat çerçevesinde yapılan atamaların 'giderayak' şeklinde nitelendirilmesi haksız ve mesnetsiz bir yakıştırmadır.(Evet giderayak, gümrükten mal kaçırır gibi) Kaldı ki 1 Mayıs 2009 tarihinde Sayın Başbakan kabine değişikliğini ilan edinceye kadar kimsenin revizyonla ilgili kesin bir bilgisi de mevcut değildir.''
Hüseyin Çelik, kanunun yönetmelikten önce geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Yönetmelik yoksa kanun da bir bakana yetki veriyorsa ve bakan da buna göre atama yapıyorsa burada usulsüzlük aramak iyi niyetle bağdaşmamaktadır. Kaldı ki İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı, İlçe Milli Eğitim Müdürü, il ve ilçe Milli Eğitim Şube Müdürleri görevlerine merkezden res'en atama yapan Milli Eğitim Bakanına, 'okul müdürü atayamazsın' şeklinde eleştiriler yöneltmek aslında devletin işleyişini bilmemekten kaynaklanan bir yaklaşımdır.
Ayrıca kadrolaşma niyet ve arzusunda olan bir bakan kendi kullandığı, daha önce merkeze ait yönetici atama yetkisini hazırladığı yönetmelikle valiliklere vermez.(Verdinde, valilikler atama mı yaptı?) Bunu yapmış bir Bakan olarak söz konusu ithamlara muhatap olmam hakkaniyetle bağdaşan bir tutum değildir.''
(aa)
Şimdi, ben bu açıklamayı yutayım mı?
Sayın Bakan, mağdur olan yöneticileri nasıl tespit etti?
Altı yıl kıdemi olan ve hiç idarecilik yapmamış bir öğretmeni müdür olarak atadı. Sekiz yıl vekaleten idarecilik yapan beni niye görmedi?
Sayın Bakan, Ankara’dan en uzak ilçeleri kimin gözüyle gördü?
Ne bileyim işte. Aklıma torpil, kayırma gibi şeyler geliyor da…
Keşke diyorum. Milli Eğitim Bakanı Abidin ÖZMEN döneminde öğretmen olsaydım. Keşke, Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati’yi tanısaydım. Hasan Ali YÜCEL'i görseydim.
Keşke 30’lu yıllarda, ekmeksiz, katıksız aç yaşasaydım. Ülkümle, ideallerimle beslenirdim.
Geçmişi özlüyorum.
Geleceğimi çaldılar.
Öğretmenliğimin, son on yılını bana yaşatmadılar.
Beni dışladılar.
Benim gibileri dışladılar.
Etik, hiçbir şey kalmadı.
Birde, etik sözleşme imzalattılar/imzaladılar. Yeminler kağıt üzerinde kaldı.
76.kere maşallah.
Artık okullarımızda, haksızlığın üstünde oturan idarecilerimiz var.
Yalancı gülücükler dağıtıyorlar.
Ağızlarından, “hak ve adalet” sözcükleri ile bezeli sözler dökülüyor.
Burada keseyim de, Aydın işi olsun.
Alın size iki bakan.
Aradaki 76 farkı siz bulun.
Şuayip ODABAŞI
Eğitim-Sen İlçe Temsilcisi
Yönetim Kurulu Başkanı.