Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

14 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Yine iknâ olamıyorum!..

Yine iknâ olamıyorum!..
 

Az gelişmiş ülkelerde halk, hiçbir zaman 'adam' yerine konulmamış sadece yetkililerin çıkarları sözkonusu olmuştur. Giden kesesini doldurup giderken, gelene yolu-yöntemi(!?) örnek bırakır...

Halkın sağlığı bile bunların arasındadır.

Sağlığa zararlı olan ürünler ile ilgili dava açılması halinde, taraflar ciddi tazminatlarla karşı karşıya kalacağı sözkonusu olacağından (ki buna en iyi örnek sigaradır ve üzerine “sağlığa zararlıdır” yazmak zorunda kalmışlardır.) birçok ürün Sağlık Bakanlığı'ndan değil, Tarım Bakanlığı'ndan izinle halka yedirilip, içiriliyor.

Bunlardan biri de artık hayatımızın bir parçası haline gelen ‘sallama’ her cins çaylardır. Ki bunlar çay değil, çay tozu görünümündedir. Çay üreten bir toplum olarak adı üzerinde “Sallama!" olmasına rağmen yaşamımıza -daha pahalı olarak- sokmuş olmaktan gerçekten üzüntü duyuyorum. Ve biz bunları, yiyip, içtiğimiz halde, neden ekip, biçecekmişiz gibi Tarım Bakanlığı’ndan izinli diye hep aklıma takılıyor.

Bunu da bir parantez olarak aktardıktan sonra, daha başka örnekleri peşpeşe sıralamak mümkün... kimler geldi, kimler geçti....

Çok eskilere gitmeyip, şu anda yaşayan herkesin yakından hatırlayacağı Çernobil felaketinden sonra o yılın Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral'ın Karadeniz’de üretilen çayı ekranlarda höpürde, höpürdete içip; "Dininize, imanınıza inandığınız gibi inanınız ki, bak ben içiyorum bir şey olmuyor, azıcık radyosyon sağlığa bile yararlıdır "diye açıklamalar yapmıştı.

Ardından olanları hepimiz acı acı yaşadık, hâlâ da yaşıyoruz...

Yörede üretilen, süt, fındık gibi ürünleri (geçtiğimiz yıllarda yaşanan kuş gribinden dolayı, imhâ edilmesi gerekirken "Unakıtan" adı altında mutfaklarda kullanılmak üzere piyasaya sürüldüğü gibi) çikolatalarda kremalarda, süt ürünleriyle halka yedirilmiş ve bundan da üretici zarar ederken fırsatcılar- uyanıklar köşeyi dönmüştür.

Bir zamanlar 'ceset torbası' pazarlayabilmek için herkesin arabalarında, evlerinde ailedeki kişi sayısı kadar bulundurma zorunluluğunu bile getirmeye kalkan yetkilileri hatırlıyorum.

Gerikalmış, sürü-mürit psikolojisini üzerinden atamamış vatandaşlar olduğumuzu gözönünde bulundurmamız, birazcık da olsa yaşadıklarımızda ders alarak, her türlü fırsatı kollayan zihniyetlere artık alet olmamamız gerekir diye düşünüyorum.

O nedenle, domuz gribi aşısı konusunda hemen atlamayıp, temkinli olmakta yarar var gibi geliyor. Aşının ücretsiz olarak yapıldığı söylense bile, vergilerimizin ziyan olacağını ya da birilerini zengin ediyor olabileceğimizi bilmeliyiz.

Şimdi tüm bunları yazmama neden olan e-postamdaki bir bilgiyi -sıkmamak adına- kısaltarak aktarmak istiyorum; “Sağlık Bakanı Recep Akdağ, domuz gribine yönelik aşı üretecek firmalarla görüştüklerini bildirerek, "Biz aşıyı satın alma konusunda masaya oturmuş, önde gelen ülkelerden biriyiz" dedi.
http://www.tumgazet eler.com/ ?a=5189868

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 35-40 milyon doz domuz gribi aşısı almayı planladıklarını, aşısının ilk partisinin Ekim ayında Türkiye'ye getirileceğini söyledi.
hurriyet

Dünyadaki diğer ülkeler, domuz gribinin laboratuvarda biyolojik silah olarak üretildiğini ve insanlığın başına bela edildiği yazıyor. Domuz gribi aşısı da henüz geliştirilen ve içeriği açısından ölümcül tehlikeleri olan bir ürün.

Şimdiye kadar üç firma üretim yapmış:

GlaxoSmithKilne firmasının Pandemrix, adlı aşısı.

Baxter International’ ın H1N1 aşısı.

Her ikisinin de henüz lisansı yok. Avrupa ilaçlar kuruluşu tarafından onaylanmamış.

Novartis tarafından üretilen Influenza A (H1N1) 2009 Monovalent.

Amerikan’nın bazı eyaletlerinde zorunlu aşılamaya karşı tepkiler artıyor.

Aşılardan ölümler meydana gelmekte. İngiltere ülkesinde kesinlikle böyle bir uygulama yapmayacağını söylüyor. Diğer ülkelerde de durum farklı değil.

Bu aşılar yapıldığı takdirde:

- Guillain-Barre sendromu
- Vaskülit
- Felç
- Anafilaktik şok
- ve ölüme neden olabileceği duyuruluyor.

Ayrıca Novartis firmasının geliştirdiği ilacın yan etkilerini Novartisin kendi laboratuvar sonuçlarından okuyabilirsiniz.

www.fluscam. com

Dünya ise gribe karşı vitamin takviyesi ve geçmişte kullanılan ilaçlarla çözüm sunuyor."

Not : Benden ufak bir hatırlatma ve aktarma gerisini size bırakıyorum….

Saime Eren

 
Toplam blog
: 61
: 771
Kayıt tarihi
: 18.09.08
 
 

Dünyanın en güzel şehri olan İstanbul' da yaşıyorum. Emekliyim. Güncel olayları yorumlamanın yanı..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara