- Kategori
- Siyaset
Yok olmaya mahkûm bir ideoloji = "İslamcı zihniyet" - 4

İslam Şeriatı neden hep zulüm düzenlerine sebep olmaktadır? Ve neden günümüz Dünyasında bir çare olamaz? :
1400 yıllık bir tarihi geçmişin artık asrısaadet masalları ile saklanamayan acı gerçekleri ve bugün İslam ülkelerinin emperyalist Hristiyan batıya payanda olmuş, statik, anti demokratik, baskı ve zulme dayanan, kadını aşağılayan ve yeraltı zenginlikleri olmasa üretici bir toplum olamayacak vahim durumu karşısında, İslamcı zihniyet bütün bunların sebebini aslında Allah’ın adaletinin hiçbir zaman sağlanamadığıyla açıklar.
1400 yıl boyunca İslam şeriatı, egemenlerin şahsi, dünyevi çıkarları doğrultusunda saptırılmıştır. Söz konusu olan 14 asırlık bir zamandır ki mantık bunu kabul etmez. Kaldı ki 14 asır boyunca binlerce din âlimi yetişmiş ve İslam şeriatı her mezhebe göre en ince ayrıntılarıyla tarif edilmiştir. İslam ülkelerinin yönetici despotları da icraatlarını hep din âlimlerinden aldıkları fetvalara dayandırmışlardır ki bunların kaynakları da ayetler ve hadislerdir.
Öyleyse sorun öğretinin bizzat kendisindedir. İslamcı zihniyetin bu asılsız ve mesnetsiz iddiası da, artık günümüz dünyasında meşruiyetini kaybetmekte olduğunun bilinciyle varlığını sürdüre bilme çabasından ibarettir.
İşte İslamcı zihniyetin günümüz dünyasında neden hiçbir zaman toplumsal bir kurtuluş ve refah çaresi olamayacağını bizzat dayandığı kaynaktan açıkça görürüz ve İslam Dünyasının bugünkü durumunu da anlaya biliriz.
İslam şeriatı, ilk ortaya çıktığı 7. asırda köleciliği Allah katında meşrulaştırmış, cahiliye dönemi diye aşağıladığı dönemin ilkel demokratik sistemini Halifenin teokratik düzeniyle değiştirerek toplumsal dinamizmin önünü tıkamış, daha yolun başında toplumsal gelişimin önünü kapatmıştır.
İslam şeriatının Dünyevi bir kurtuluş projesi zaten yoktur. Onun için asıl olan ancak ölünce gidilecek olan cennet ve cennetin nimetleridir. “bu Dünya hayatı eğlence ve oyundan başka bir şey değildir (Ankebut-64, Enam-32, Muhammet-36)”
İnsanlar ancak bu dünyada iyi birer kul olurlarsa, öteki dünyanın sonsuz nimetlerine kavuşacaklardır. “…İnsanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım (Zariat-56)”
Yukarıda belirttiğim ayetlerin Kur’an da pek çok benzerleri de mevcuttur. Dünya hayatı için refah çareleri ise yoktur. Ancak ortaya ilk çıktığı anda fakir ve ezilen halk yığınlarına bir umut olması, toplumun bu tür ayetlerle inandırılmasını etkisiz kılar ki Arap egemen zihniyeti bunun çaresini de zenginleşmek için başka ülkelerin fethi yağmalanması insanların köle ve cariye yapılmasında, fethedilen toprakların paylaşılmasında bulur. “Şüphesiz ki Allah cihat eden müminlerin mallarını ve canlarını cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar ölürler ve öldürülürler. (Tevbe 111)” . Bu ve benze başka ayetler de mevcuttur.
İslam Şeriatı farklı inanç sahiplerine yaşam hakkı tanımaz. Onlar Hristiyan veya Yahudi ise yaşamak için cizye vermek, ehli kitap değillerse ya Müslüman olmak yâda öldürülmek seçeneğiyle baş başa bırakılır. “… Hak dini kendilerine din edinmeyen (Hristiyan veya Yahudi) kimselerle küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın (Tevbe-29)”. “ Fitne ortadan kalkıp din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın… (Bakara-193)” “Eğer yüz çevirirlerse onları yakaladığınız yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin… (Nisa-89)” “Ben insanlar Kelime-i Şehadet getirene kadar onlarla harp etmeğe Allah tarafından memur edildim. (hadis = İbn-i Mac’e)”
İslam Şeriatı eşitsizliği Allah Katında kutsar ve buna karşı çıkanları da tehdit ederken bu durumu da Allah’ın ilahi düzeni ve keyfiyeti olarak açıklar. “Ey Muhammet onlar Rabbinin nimetini mi paylaştırıyorlar? Onların Dünya hayatındaki geçimliklerini aralarında Biz taksim ettik. Birbirlerine iş gördürsünler diye kimilerini kimilerine derecelerle üstüm kıldık…(Zuhruf-32). “De ki ey mülkün sahibi Allah’ım dilediğine mülkü verir dilediğinden alırsın, dilediğini aziz(şerefli), dilediğini zelil (sefil, aşağılık) edersin. Hayır, senin elindedir, Şüphesiz sen her şeye kadirsin…(Al-i İmran-26).
Mülk verilip azizleştirilenlerin ne gibi bir üstünlükleri, sefil ve aşağılık duruma düşürülenlerin ise ne gibi bir kabahatleri olduğu sorgulanamaz. Çünkü Allah’ın Takdirini sorgulamak açıkça isyan etmektir.
İslam Şeriatı köleciliği meşru kılarak yüceltir. Hiçbir zaman köle ile efendi Allah katında eşit olamaz. “Allah hiçbir şeye gücü yetmeyen el altındaki köle ile Allah tarafından kendisine güzel rızk verilen insanı örnek gösterir. Hiç bunlar bir-eşir olur mu? (Nahl-75). Bir insana neden kölelik reva görülür? Sorgulanamaz.
İşte İslam şeriatının toplumsal bir adalet, kurtuluş ve refah projesi olarak günümüz Dünyasında ortaya çıkması imkânsızdır.
İslamcıların kadınları da militan bir ruhla örgütlediği ve İslamcı Kadınların medyada boy gösterdiğini son günlerde sık sık görüyoruz. Acaba Şeriat kadına nasıl bakmaktadır? Bugün İslam Ülkelerinde kadınların durumu nedir? Acaba İslamcı kadınlar tutarlımı? Yoksa savundukları, kendi fikirlerini beyhude bir biçimde şeriata bir şekilde uydurma çabası mı?
İşte gelecek yazımda bu konuları inceleyeceğim.
AHMET ELDEN