- Kategori
- Siyaset
Yoksulu sevmek ile yoksulluğu sevmek arasındaki fark

Bir yoksulu sevmek vardır, bir de yoksulluğu sevmek.
Popülist politikacıların, popülist insanların, popülist yardımseverlerin yaptığı yoksulluğu sevmektir.
Yoksul, ne ne sebeple yoksul olursa olsun insandır. Bu yüzden yoksulu sevmemek ırkçılık, en azından sınıf ırkçılığı ve kendini beğenmişliktir.
Ama insanların yoksulluğu sevmemek hakkı vardır. Yoksulluğun dejenere ettiği değerlerden yoksulluğun etkisiyle şekillenen kültürel-sosyal dokudan hoşlanmama hakkı vardır.
Yoksulu sevmek ve yoksulluğu sevmek ayrımının temel örneklendiricilerinden biri sosyalist politikalarla dini-popülist politikaların yoksulluk mefhumuna bakışındaki farktır.
Dini-popülist politikalar yoksulun yoksul olmasından üzüntü duymaz. Yoksulluk kültürünü, ilahi yapılandırışın bir teşekkülü olarak görüp onunla oynama, değiştirme taraftarı olmaz. Yoksulu en azından aç bırakmamaktır derdi. Yoksula bu amaçla yardım eder, öteberi alır, para verir.
Bütün dünyadaki dinsel-geleneksel yardımlaşma düzeninde yoksulluk bu şekliyle her zaman var olmaya mecbur bir gerçeklik olarak ele alınıp ona tepeden bakan, onun tepesinde olduğu içselleştirilmiş “üst sınıf” ın yardımı bir övgü konusu olarak yüceltilir.
Popülist sol-sosyalist politikalar da aynısını yapar. Yoksulluğu yüceltir, yoksul topluluğu bir yandaş deposu olarak gördüğünden temelde yoksulların varlığından memnuniyetsiz değildir.
Bir de gerçek sosyalist politikalar vardır. Onlar yoksula ufak para yardımlarında bulunma, erzak verme, gecekondu dikme derdinde değildir. Bu politikaların uygulayıcıları yoksula saygı duyup yoksulluğu sevmeyenlerdir. Hedefleri toplumun hep beraber gelişip değişmesini sağlamak, bir bütün olarak yoksulluğu yıkıp atmak, insanları insanca yaşamın koşullarına, onları eşe dosta mahkum etmeden taşımaktır.
Sosyalist düşünen, insanı düşünen, geleceği düşünen, sabahtan akşama kadar sıcağın altında iş yapan seyyar satıcının ne hissettiğini anlar. Ama yoksulluk popülistlerinin aksine onun o altı çocuğu niçin yaptığını ve kayıtsız ekonominin ülkeye verdiği zararları, sosyal güvenlik sistemini nasıl çökerttiğini de sorgular.
Yoksulu ve yoksulluğu aynı ölçüde sevmemek dileğiyle.
Not: Yazının ve örneğin esinlendiricisi yazar Murathan Mungan’ın bir dergi makalesi oldu. Anmadan geçmeyelim.