Yüzmede eksen teorisi

Bugün rutin yüzme idmanlarımdan birini yaparken yan kulvarda bir çocuğu çalıştıran yüzme antrenörünün verdiği bir örnek bana ilham verdi. O "şiş kebap" örneği vermişti, ben buna eksen teorisi demeyi tercih ediyorum. Verimli yüzmeyle yanlış stil arasındaki fark tam olarak burada ortaya çıkıyor. Nasıl mı?

Şiş kebapta biliyorsunuz etleri şişe geçirir ve ateşte pişirirsiniz. İyi yüzücüler de şişe geçirilmiş gibi yüzerler. Yani yüzerken eksenleri sabittir, dalgalanmazlar. Suyun yüzeyinde yüz üstü uzandığınızı düşünün. Başınızın neredeyse tamamı da suyun içinde ve havuzun tam dibine bakıyorsunuz. Varsayın ki saatinizi havuza düşürmüşsünüz de dipte onu arıyorsunuz. Kollarınız yanda, ayaklarınız su yüzeyinde (dengeyi sağlamak için gerekirse biraz ayak çırpabilirsiniz). Başınızın tepesinden bir şiş geçirildiğini düşünün (yüzme tekniği anlatmak için bu kadar vahşileşmem gerekli miydi gerçekten bilmiyorum). Bu şiş vücudunuzun tam ortasından (ekseninden) geçiyor ve iki ayağınızın arasından arkaya doğru uzayıp gidiyor.

Bu rahatsız gibi görünen pozisyon aslında yüzerken uymanız gereken kuralı çok iyi özetliyor. Şişin çok sert ve hiç esnemiyor olduğunu düşünün. Bu durumda:
Başınızı nefes alırken kaldıramaz, sadece yana çevirebilirsiniz ki yapmanız gereken de zaten bu. Çünkü başınızı kaldırırsanız ayaklarınız dibe batar, yavaşlarsınız.

Kalçanızı suyun dibine batıramaz ve şamandıra gibi fazlasıyla sudan dışarı çıkaramazsınız. Zaten kalçanız da yüzerken sürekli su yüzeyinde olmalı.
Vücudunuz suda sağa sola veya aşağı yukarı oynayamaz, ancak şişin ekseni etrafında sağa sola dönebilir. Kalça ve omuz rotasyonu dediğimiz faydalı hareketler de tam bunlar.

Bacaklarınız ve ayaklarınız da sağa sola savrulmadan sürekli şişin etrafında hareket ederler.

Özetle, bizi suda yavaşlatan, dalga oluşturan, yoran tüm hareketleri bu şekilde bertaraf etmiş oluyoruz.

Bir dahaki sefere yüzerken dikkat edin bakalım ne kadar eksen dışına çıkıyorsunuz..