- Kategori
- Alternatif Enerji
Yüzyıllar öncesi bilinen enerji- Jeotermal

Bugün dünya nüfusunun, 6.8 milyara ulaşmış olması ve bu nüfus patlamasıyla birlikte, dünya yüzündeki canlıların yaşaması için gerekli olan besin, su ve enerji ihtiyacıda hızla artmıştır. Kaynakları en rasyonel biçimde kullanmak hepimize düşen bir görevdir.
Çağımızın önemli vazgeçilmesi enerjidir. Kullandiğımız enerjinin aynı zamanda temiz ve yenilenebilir olması geleceğimiz bakımından önemi büyüktür.
Yenilenebilir enerji, sürekli devam eden doğal süreçlerdeki varolan enerji akışından elde edilen enerjidir. Bunlar, güneş ışığı, rüzgar, akan su, biyolojik süreçler ve jeotermal olarak sıralanabilir. 24 Ülke jeotermal enerjiyi elektriğe dönüştürmektedir.
Jeotermal enerji nedir? Yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, kimyasallar içeren sıcak su, buhar ve gazlardır. Jeotermal enerjide, bu jeotermal kaynaklardan ve bunların oluşturduğu enerjiden doğrudan veya dolaylı yollardan faydalanmayı kapsamaktadır. Jeotermal enerji, yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmeyen ucuz, güvenilir, çevre dostu, yerli ve yeşil bir enerji türüdür.
Yenilenebilir enerji kaynağı olan jeotermal enerjinin tarihi oldukca eskilere dayanır. M.Ö Akdeniz Bölgesinde jeotermal akışlardan, çanak çömlek, cam, tekstil imalatında yararlanılmıştır. M.Ö 1500 yıllarında Roma'lılar ve Çin'liler doğal jeotermal kaynakları banyo, ısınma ve pişirme amaçlı olarak kullanmışlardır. 1200 Yıllarında Avrupa jeotermal enerjiyle mekan ve su ısıtma yapılabileceğini keşfetti. 1860'larda ABD (California)'da The Geysers tesisleri açıldı, kaplıca ve benzeri yerlere büyük talep doğdu. 1930' larda İzlanda'da büyük ölçekli merkezi ısıtma projesi çalışmaları başladı. (1945) ABD'de buzlanmaya karşı yer ısıtmasında, hacim ısıtmasında ve sera ısıtmacılığında jeotermal ısı kullanıldı. Türkiye'de ilk jeotermal sondaj kuyusu (1963) İzmir (Balçova)'da açıldı. 2000'in Başlarında Türkiye'nin kurulu jeotermal ısıtma gücü 493 MWt'e ulaştı böylece Türkiye jeotermal elektrik dışı uygulamalardan Dünya'nın 5.büyük ülkesi durumuna geldiğini görüyoruz. Türkiye'nin en büyük jeotermal santrali ise 2009 yılında (47, 4 MW'e) Aydın-Germencik Jeotermal Enerji Santrali olarak, devreye alımı gerçekleştirildi.
Jeotermal enerjinin yer küresinde bol miktarda bulunmasına rağmen kullanımı ve tüketimi ters orantlı seyrediyor.
Enerji toplulukları, bir saat içinde yerküreye ulaşan güneş enerjisinin, dünya ekonomisine bir yıl boyunca enerji sağlıyabilecek kadar büyük olduğunu bilirler ama yer kabuğunun ilk 9, 5 km.sindeki sıcaklığın, dünyadaki tüm petrol ve doğalgaz rezervlerinin toplamından 50 bin kat daha fazla enerji içereceğini bilen herhalde çok az kişi vardır. Bu enerji bolluğuna karşın, dünya genelinde sadece 9300 megavatlık jeotermal üretim kapasitesinden yararlanılmaktadır.
Dünya'daki üretimin yarısını ABD ve Filipinler kullanmaktadır. Geri kalanının büyük bölümü ise şu ülkelerde toplanıyor, Meksika, Endenozya, İtalya ve Japonya . Jeotermal enerjiyi elektriğe dönüştüren Filipinler bu enerjinin %25'ini kullanıyor. %22 ile Elsalvador ikinci sırayı alıyor. Jeotermal enerji zengini olan ülkeler Şili, Peru, Kolombiya, Meksika, ABD, Kanada, Rusya, Çin, Japonya, Avustralya, Kenya, Etopya ve Dogu Akdeniz'dir.
Ülkemizde, Ege Bölgesinde İzmir'in Balçova ve Narlıdere ilçelerinde 15 bin konut jeotermal enerji sistemleriyle ısıtılmaktadır. Bu bölgede jeotermal kaynakların kullanılması halinde 200 bin konutu ısıtabilecek kapasiteye ulaşılabileceği hesaplanmaktadır.
Fosil yakıtların, iklim üzerindeki etkileri ve petrol fiyatlarındaki artış, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi hızlandıracaktır. Havayı kirletmiyen, sera etkisi yapmayan ve doğal hayatı yok etmeyen yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanabilecek teknolojilere sahip olmak sevindirici bir gelişme olmaktadır.