Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '10

 
Kategori
İlişkiler
 

Zaman..

Zaman! hani acımasızca senelere kıyan, anıları yok eden, tebessümleri solduran, ümitleri kıran zaman. Dur! desende durmayan, bazende Geç! desende geçmeyen zaman..Yürekte biriken cümleleri sessizliğime gömüp, mühürlenmiş iki dudak arasında kalan sen.. Kokuna hasretken yokluğunun sürgünlerine uzanan bir ben…. Sebebini bildiğim bir sızı var içimde.. yıllardır süregelen bir sancı gibi bedenimde ruhumda dolaşan ve hiç bitmeyen.. Gözyaşlarımın yağmura, yağmurun kasırgaya, kasırganın kalbimde yarattığı son fırtınasın sen.. Oysa kimse öğretmedi bana yüreğimin cam kırıklarında yürünmeyeceğini. Sen yüreğimi her parçalandığında ben çıplak ayaklarla o kırıkların üzerinde canım yanarak yürüdüm, sen kanattın ben bir adım daha yürüdüm. Aslında ben sensiz yollarda canımın acısına acı katarak yürüdüm. Üzerine gittim her defasında, yüreğimde yara açan sevdanın ve her yara iz bıraktı arkandan. Hadi söndür yüreğinin serin sularıyla nadasa bıraktığım ümitlerimi, hadi bi el uzatda çıkar kör kuyulardaki umutlarımı son nefesindeyken… Kimbilir belki bir gece bulutlarla selamlaşmayı yıldızlarla mektup yazmayı unuturum. Ve hiçbir hazan sabahına seninle yıkadığım yüzümdeki mahmur gözlerimi açmam. Tüm viran olmuş duygularımdan bir demet yaptım sana, adresi mahpus kalbinin derinlikleri olsun. Ne kadarda gaddarmış meğer bakışların, bunu sarhoşluğum geçipte ayıldığım anlarda anlıyorum. Birde ellerinin sıcaklığının ne kadar yalan olduğunu anlıyorum gözyaşlarım yanaklarımda kuruduğunda. Geceleri yalnız yatıyorum artık kör kuyu yatağımda, karanlıktı dünyam, şimdi zifiri oldu yokluğundan. Bazen geceleri uyanırdım, hayalinle bir güneş olurdun yanı başımda şimdilerde bir bardak suya muhtaçlığımda tüm özlemlerim. Ne sen varsın ne hayalin. Nasıl sevmişimki seni, estetik bir yüreğim kalmamış bedenimde. Senin yaralarınla bir terbiye daha ömrüme.. Özlemek varmış birde, hasret çekmekmiş yaşadıklarımın yarısı, diğer yarısını sorma zaten, yıkılmış yaralanmış kanayan bir yara…Küçücük mutlu bir an yokki senden geriye kalan, yüreğimi ısıtan. Ah be sevdam, ah be yeşil gözlüm zindanlara bıraktın beni tek başıma.. Kalbim elinde sürekli kırdığın bir oyuncak, gururum ayaklarınla ezip geçtiğin bir yol oldu sürgünlere.. İşte yine bitirdim mantığımda seni, yine öğrenemedim ağlamamayı, neden diye sorma sakın, bende bilmiyorum kimsede bilemez, gecenin karanlığında farklı bir yürek, gündüzün aydınlığında farklı bir yürek var artık bende, gönlümün yangınlara son kurban gidişi. Mecburum biliyorum tüm mektuplarımı yakıp ısınmaya, çünkü ellerin yokki ısınayım bu gece ayazında. Mecburum biliyorum tüm kokunu çıkarıp atmaya, çünkü her anımsadığımda sen yoksunki yanımda. Şimdi Ay ışığını görebildiğim en tehlikeli yerlere çıkıyorum sonunu düşünmeden hayatın, inanmışımdır hep ay ışığının insanı sarhoş ettiğine ve ben hep senin sülietini çekerim içime ölümü hissedercesine. Ay ışığı ve sen uzun zamandır unuttuğum tatlı bir huzur...Ama zamanla yaralarım kabuk bağlar meraklanma sakın sen, oda geçer sadece izi kalır bugünden unutamadığım bir tek sen....
 
Toplam blog
: 27
: 6377
Kayıt tarihi
: 12.06.09
 
 

42 yaşında 2 çocuk annesi bir bayanım. Çalışıyorum, yazmaya dün karar verdim, nekadar başarılı oluru..