- Kategori
- Şiir
Zaman, Mekân ve Diğerleri...

Özlenen: Doyumsuz ve hoyrat kullanımlardan uzak, bakir ve olağanüstü güzel dünya...
Zaman; antik söylemlerde, upuzun yeleli bir kısrak,
Dur durak bilmeden sürekli koşan.
Mega-kent karmaşasında, çağdaş belleklerde,
Dijital kadranlar boyunca,
Hiçlikten varlığa, varlıktan hiçliğe doğru
Hiç durmaksızın akan.
İçindeki küçük parantezlerdir yaşanan,
Paylaştıkça genisleyip derinlesen.
Mekân; ruh ve zihin dinginliği ya da karmaşası boyunca,
Sanki genişleyen ya da daralan,
Bizleri kimi zaman hapseden,
Bazen de saklayıp koruyan.
İnsan; yiten ya da durmadan dönüşen
Değerleri boyunca sanki sürüklenen, sıkılan,
Bazen de sebepsizce coşan ve yorulan.
Çoğu zaman da,
Anlamsızlığın hoyrat dalgalarında çırpınan.
Çırpındıkça tüketen, tükettikçe aslında,
Kendini ve yeryüzünü tüketen...
Hayat; beklenen ve bilinenin değil de,
Aksinin sıkça egemen olduğu sınırlı bir zaman.
Kâh sevinilen, kâh ürkülen.
Ama öyle ya da böyle, yaşanılan...
Evren; sonsuzluğu boyunca,
Ezelden gelip ebediyete yol alan, herşeyi içinde tutan,
Erişimsiz, hem büzülen hem de genişleyen.
Özlenen; doyumsuz ve hoyrat ellerden ırak,
Olabildiğince bakir ve güzel bir dünya.
Yarınlara, yeni nesillere tertemiz aktarılan,
Evrenin ve zamanın içinde,
Dingin, üreten ve paylaşan, barışcıl insan.
Ve yazı; tüm bu olup da biteni,
Ya da olacak olanı algılayıp sorgulayan.
Zihin ve ruh karmaşasını dengelemeye çalışan.
Çalıştıkça açılan, açıldıkça derinleşen.
Derinleştikçe içine çeken, bırakmayan...
Sanki zaman ve mekân gibi.
Evren gibi, insan ve hayat gibi,
Bazen de aşk gibi, sevda gibi,
Hep aranan ve içinde olunan...
İ.Ersin KABAOĞLU,
10 Ekim 2009, Ankara