Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '10

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Zeytinde hasatın son günleri

Zeytinde hasatın son günleri
 

İznik Müşküle köyünde zeytin hasatı


Bu göl İznik gölüdür.

Durgundur.

Karanlıktır.

Derindir

Bir kuyu suyu gibi içindedir dağların.

Nazım Hikmet böyle anlatıyor Şeyh Bedrettin Destanında İznik Gölünü, İznik sadece Seyh Bedrettin' e değil Roma İmparatorluğu' na, Bizans' a, Selçuk' luya ve Osmanlı Devleti' ne başkentlik yapmış, M.S. 325 yılında 1. Konsül, M.S .787 yılında 2. Konsül İznik' in merkezinde bulunan Ayasofya Kilisesinde toplanmış Hristiyanlık dünyası için önemli kararlar alınmıştır. Selçuklular' ın kenti 1080 yılında almasıyla İznik Anadolu' da ilk Tür k başkenti olma özelliğine sahip olmuştur. Osmanlı Devleti' nin kuruluş döneminde ki vezirlerin bir çoğunun ailesinin kabirleri İznik' tedir. 14. ve 16. yüz yıllarda çağın önemli alimleri İznik' de medreselerde dersler vermişlerdir. Bu yüzden Osmanlı İmparatorluğu döneminde alimler şehri olarak anıılmıştır. Evliya Çelebi seyahatnamesinde İznik' de büyük bir çarşı ve çini fırınlarının bulunduğundan bahseder ve şöyle der " Burada insanı hayretler içerisinde bırakan renkli, nakışlı çiniler işlenir ki, tarifinden dil acizdir. " Evlİya Çeleb i İznik' in beş mevsime sahip olduğunu anlatır. Bursa ile özdeşleşmiş yazarımız Ahmet Hamdi Tanpınar Beş Şehir romanında Bursa' da Zamanı anlatırken bakın İznik hakkında ne diyor " Padişah Orhan' ın karısı Nilüfer Hatun' a sevgisi bu kadının adını Bursa ve İznik' in tarihine ayrılmaz bir şekilde bağlamıştır. " Gerçektende Nilüfer Hatun İ marathanesi İznik' de görülmesi gereken tarihi yerlerden biridir. Atatürk 1936 yılında İznik' e uğramış yanında bulunan Afet Hanım İ znik' i gezmek için izin istemiş, tarihi iyi bilen Atatürk şöyle der " Gidebilirsiniz fakat unutmamalı ki ası l İznik' i göremeyeceksiniz, çünkü o toprağın altındadır. " Atatürk sohbet sırasında etrafındakilere sorar " İznik' in etrafını çeviren surların kaç kapısı var? " Bir İznik' li yanıt verir. " Üç kapısı vardır efendim, bulunduğumuz yerin doğusunda bulunan kapı, kuzeyde ki Yenişehir Kapısı ve güneyde ki İstanbul Kapısı. " Atatürk " Hayır dört kapısı olacak Batı Kapı nerede? " diye sorar. Böyle bir kapı bilmiyoruz cevabını alınca, canı sıkılan Atatürk susar ve bu konudan bir daha bahsetmez , konuyu değiştirir. 1937 yılının bağ bozumunda İznik' liler Atatürk'ü unutmaz ve Çankaya Köşküne Müşküle üzümü götürürler. Bu üzüm Atatürk' ü çok mutlu eder. Aradan yıllar geçer, biriken suları İznik Gölüne akıtmak için yol açmaya uğraşan işciler bir noktada suların kendiliğinden yol bularak akmaya başladığını görür ve yetkililere haber verirler, orada yapılan kazılarda kurşunlu bir kapı olduğu ortaya çıkar. İşte Atatürk' ün bahsettiği Batı Kapısı bu kapıydı. Tarihi ve doğal güzelliklerinin yanında çok eski geçmişi olan Türk çini sanatı İznik' te altın dönemini yaşamışdır. Cami, medrese, hamam, çeşme, saray gibi yapıların süslemelerinde İznik çinisi kullanılarak sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın beğenisini kazanmış ve ilgisini çekmiş, aynı zamanda bir çinicilik başkenti olmuştur.

Açık hava müzesi şeklinde olan bu şirin kasabayı, ben her zaman İstanbul' un arka bahçesi olarak tanımlarım, gerçektende İstanbul' a deniz yolundan yakın bir yer İznik. Deniz yoluyla Yalova' ya ulaştıktan sonra, Orhangazi üzerinden sola dönünce Boyalıca ve Çakırca' yı geçtikden sonra İznik' e ulaşmak 60 km. Eğer İznik' e bir öğlen vakti gidiyorsanız, İznik' e gelmeden gölün kenarında bulunan Kopukun yerine uğrayıp göl balıklarından oluşan bir sofrada İznik Gölüne karşı kendinize bir ziyafet çekip, gezinize devam edebilirsiniz. İlkbahar ve Yaz mevsimlerinde İznik' e gitmeyi düşünüyorsanız Karamürsel tarafından Yalakdere yolu üzerinden köyler ve yeşillikler arasından geçip, İznik' e ulaşmak ayrı bir keyif verici yolculuk olacaktır. Bu yolda Topçular vapur iskelesinden sonra yaklaşık 57 km. sürüyor. Arka bahçenin beni cezbeden bir diğer yönüde İznik' in zeytinleri, bütün göl kenarı boyunca devam eden zeytinlikler, kasabanın önemli geçim kaynaklarından birisidir. Nizip' de Ekim ayında başlayan zeytin hasatı kıyı boyunca devam edip, Ege Bölgesini geçtikden sonra İznik' de yeni yılın ilk günlerinde son buluyor. Bu finali, kapanışı görmek için, yeni yılın ilk günü İznik yollarına düştüm. Boyalıca' dan Yenişehir' e kadar kısa aralıklarlada olsa halen tarlasında son zeytinleri toplayan zeytinciler vardı. Soframıza zeytin olarak gelecek olan zeytinleri topluyorlardı. Benim gezim bir zamanlar dünyanın en lezzetli üzümlerinin yetiştiği Müşküle köyüne kadar devam etti. Yıllar önce İznik' lilerin Atatürk' e gururla götürdükleri, dışarıya ihraç ettikleri, iri taneli, kalın kabuklu, muhafaza süresi uzun olan, altın sarısı Müşküle üzümleri ihracatın yavaşlaması ve eskisi kadar fazla gelir getirmediğinden, üzüm asmalarının sökülüp, yerlerine zeytin dikilmesinden dolayı eskisi kadar fazla Müşküle üzümü yok. Buna rağmen, bazı bağlarda halen bu üzüm yetişiyor ve kasabanın dışarıya sattığı ürünler arasında yer alıyor. Ben Kasım ayı sonlarında İznik'e gittiğimde üzüm bağlarında halen Müşküle üzümünün doyumsuz tadından yeme imkanı bulmuştum. Eğer Kış çok erken gelip don olmazsa, bu üzüm türü asma üzerinde kalabiliyor. Köylülerin söylediğine göre günümüzde Çankaya Köşkünün üzümleri yine buradan gidiyormuş. Müşküle köyü adını üzümlerinden sonra, 2006 yılında köyde gerçekleşen ihtiyar heyeti seçimlerinde, muhtara kızıp onu protesto eden köylülerin muhtar ihtiyar heyetine köyde ki akli dengesi bozuk dört kişiyi seçmesiyle duyurdu. El -Cezire televizyonu Müşküle köylülerinin öyküsünü duyururken; Bizim diktatörlere ders olsun bizim Arap dünyasında Bursa' da bulunan o küçük köyde ki kadar bile demokrasi yok şeklinde haber yaptı. Müşküle' de zeytinini halen toplayanlarda vardı, tenekelere koyup, üzerine tuz döküp sofralık hale geldikten sonra daha iyi fiyata satmak isteyenlerde vardı, eğer ağaçtan topladıkları zeytini hemen satışa çıkarsa çok para etmeyecek, fakat bekletip sofraya hazır hale getirirse daha fazla kazanacak. Bu onların en doğal, analarının ak sütü gibi helal hakları bütün yıl evlatları gibi baktıkları, tek tek elle t opladıkları, gübresine ayrı, toplamasına ayrı, içine koyduları tenekesine, bidonuna ayrı para ödedikleri, dışarıdan kolay gibi görünen ama işin içine biraz girince meşakatli olduğu anlaşılan zeytincilik, gerçekden kolay bir iş değil. Bizler zeytin yağını ve zeytini tüketirken onun binlerce yıldır öyküsü ağacın bakımından, toplanmasına, ambalajlanıp pazara sunulmasına kadar devam ediyor. Müsküle' de gittiğim zeytinlikde 150-200 yıllık ağaçlardan yöreye has Çelebi türü ve Gemlik zeytini toplanıyordu. Çelebi türü daha çok yağlık, Gemlik türü ise sofralık zeytin olarak kullanılıyor. Gemlik türü zeytine olan talepden dolayı Çelebi türü zeytin çeşidi daha az yer almaktadır. Çelebi türü zeytinler aşılanarak Gemlik türü zeytine çevrilmiş. İznik son zeytinlerini toplamış kimini ağaç üzerindeyken satmış, kimini topladıkdan hemen sonra işlenmeden tüccara ve Marmara Birlik Kooperatifine vermiş, bir kısmınıda tenekelere doldurup üzerine ufalanmış kaya tuzu ilave ettikden sonra tenekelerin ağzın ı iyice kapatıp , tuzun zeytinin acısını almasını ve zeytinin acı suyunun dibe çöküp sofralık hale gelmesini bekliyor. Bu süreç yaklaşık iki ay kadar sürüyor, iki ay sonra tenekelerin ağzı açılıp, bir bardak sıvı yağ ve bir bardak sirke ilave edildikden sonra zeytin soframıza hazır hale geliyor. Zeytinin öyküsü burada bitmiyor 150 -200 yıl önce burada aynı ağacın altında kimler vardı, kimlerin eli o zeytini toplayıp, altında soluklanıyordu, Hasan amcamıydı, Ayşe teyzemiydi bunlar düşündüm. O ağaç hep orada olacaktı, kimbilir bizlerden sonrada birileri yine aynı heyacanla zeytin toplayacak ve aynı kelimeleri sarfedecek, bizlerden yıllar öncede bu ağaç vardı diyecekler. Bizlere miras kalan bu kutsal ağacın altında.

Arkadaşım Mustafa Özdemir' in kendi zeytinliğinden elle toplayıp (Yerde olan dip zeytininden iyi kalitede zeytin yağı çıkmaz.) yaptırdığı zeytin yağımızı ve "Sen şimdi bakamazsın, zeytinimin tadını bozarsın " dediği ağzı iyice kapanmış, üzerine kaya tuzu ilave edilmiş olan bir teneke zeytini bakacağıma söz verip (Tenekenin içinde zeytin hava yaparsa teneke patlar zeytin bozulurmuş.) aldıkdan sonra, gecenin o güzel karanlığında arka bahçeden çıkıp, iki ay sonra olacak sofralık zeytinin ve sabah kahvaltıda ekmek banıp yiyeceğimiz tamemen naturel zeytin yağının hayaliyle oradan ayrılrken, yol boyunca bir yılın verdiği yorgunlukla uykuya dalmak üzere olan zeytin ağaçları " Sanki biz buradayız yine bekleriz. " der gibiydiler.

 
Toplam blog
: 5
: 2589
Kayıt tarihi
: 17.03.09
 
 

1964 doğumluyum, işletme bölümü mezunuyum. Ticaretle uğraşıyorum, kitap okumak ve gezmek hobileri..