Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Züğrütlük,Ceket ve İyi Niyet

Züğrütlük,Ceket ve İyi Niyet
 

Safari bir ceketti, hakim yaka, dört cepli, beli kuşaklı.Ceketten çok trençkot denilebilecek yapıda spor bir dış giyisi işte. Çoğu giysimi aldığım, ihrac fazlası ürünler satan ucuzcu bir mağzam var Eminönü'nde. Bu ceketi de o mağzada gördüm. Fiyatını sordum

- 50 YTL abla ama sen benim iyi müşterimsin sana 40 YTL.
dedi satıcı çocuk.

50 YTL bile ucuz bir fiyattı böyle bir model için. Bu mağzanın tek kusuru çok ucuz sattığı ve sürümden kazandığı için kredi kartı geçmiyor olmasıydı. 75 YTL vardı çantamda, maaş almamıza da üç hafta vardı ve ne olursa olsun bu parayla idare etmem gerekiyordu. Bu kadar iyi bir fırsat ise kaçmazdı. O ceketi o fiyata bir daha bulamazdım.Son zamanlarda aldığım kilolardan ötürü doğru dürüst önü kapanan bir dış giyisim de yoktu üstelik. Böyle bir şeye ihtiyacım vardı ve kıydım paraya aldım ceketi.

Benim kilolarımda bir kuzenim var. Benim hep güzel ve ucuz giyisiler aldığımı bilir ve

- Böyle ucuz giyisiler bulduğunda bana da al.
diye sıkı sıkı tembih eder.

Alırım ben de. Doğrusunu söylemek gerekirse aldığım hiç bir şeyi de sırtında bir kez bile görmedim bu güne dek. Bu ceketi beğenebilirdi ama .

- İkisini 75 YTL ye bırakabilirmisin?
diye sordum satıcıya.

- Abla valla kurtarmıyor inan indirebileceim en son rakkama indim sana .
dedi

"Keşke üzerimde para olsaydı da ona da alabilseydim." diye geçti aklımdan. Ben yine de bir tane ayırtayım ,kuzenime de sorayım beğenirse parasını verir gelir alırım diye düşündüm. Ayırttım bir ceket.Model havalı, fiyat ucuz olunca kalmama ihtimali o kadar yüksek ki. Üstelik bizim cüssemizdeki insanlara hem ucuz hem de modern giyisiler bulabilmek o kadar zor ki. Hak vermiyor değilim ona bulduğunda al dediği zamanlarda.

Ertesi gün büyük bir hevesle giydim ceketii.Sanki biraz büyük gelmişti. O akşam iş çıkışı bir arkadaşımla buluşacaktım. Buluştum da.

- Ceketin yeni mi çok güzel.
-Evet yeni 40 YTL ye aldım.
-Ne 40 YTL mi.İnanmıyorum, bana da alsana bi tane.
Üzerimdekini denedi ve cuk oturdu kızın üzerine.Çok da yakıştı. Ona çok uzun senelerden süregelen bir vefa borcum vardı.O ceketi çok beğenince, giydiği vakit de çok yakışınca

-Al senin olsun dedim.

Nasılsa bir tane daha ayırtmıştım.Kuzenim istemezse de ayırttığım bana kalırdı.

Eve döndüğümde kuzenimi aradım.

-Çok hoş safari bir ceket buldum 40 YTL.Sana da almamı istermisin?
-Ah evet canım çok sevinirim.
-Ama benim üzerimde para yok sabah sen çıkmadan annene bırak geçerken alayım parayı.
-Olur canım bırakırım.

Ertesi sabah saat 08:30 da gelen telefona uyandım. Kuzenim arıyordu

- Ben çıkıyorum anneme para bıraktım.

Geç kalmıştım. Eğer ki teyzeme uğrayacak olsam daha da geç kalabilirdim. Evde bozuk paralarımı ağırlık olmasın diye attığım bir tas vardı. O tastan 10 YTL bozukluk aldım. 2 YTL kaldı tasta. 5 YTL si ceketin parasını tamamlamak içindi 5 YTL si ise her ihtimale karşı üzerimde bulunsun diyeydi.Tasta kalan 2 YTL yi almamakta niye ısrar etmiştim hala çözemem.

Ayırttığım ceket 46 bedendi , aldığım ve arkadaşıma verdiğim bana biraz büyükçe gelen 46 bedendi sanırım 44 beden bana olacaktı. Kuzenime ise 48 beden iyi gelecekti. 48 beden montu aldım ve iş dönüşü teyzemlere uğradım montu vermek için. Kuzenim montu çok beğendi.teşekkür etti her şey yolunda gibi gözüküyor ve herkes nutlu gibi duruyorken kuzenimin alaycı bir ses tonu ile yaptığı yorum ilginçti

- Paranı tahsil edemeyeceğinden korktuğun için mi paranı peşin istedin bak üzerinde para varmış.

Birdenbire beynime kan hücum etti.Kırk yıllık kuzenimdi ve kırk yıldır değiştirmediği huyu ile alaycı bir şekilde ve art niyetli düşüncesi ile yaklaşıyordu olaya. Kendime alacağım ceketi akşam nasılsa kuzenimden alacağımı düşündüğüm paraya güvenerek ertelemiş önceliği ona tanımıştım ve yapılan yorum çok acımasızca olmuştu.

- Seninki nasıl ? diye sordu.
-Seninkiyle aynı dedim. O adar sinirlenmiştim ki
-Ben seninkini almak adına kendiminkini henüz almadım deyip konuyu uzatmak ve gereksiz polemik yaşamak istemiyordum.
-Bir de seninkini deneyeyim. dedi.
-İş yerinde bıraktım dedim.

Israrla benimkini sormasının temelinde hangi art niyet var acaba? diye geçirmedim de değil içimden.
Dedim ya 40 yıllık kuzendi işte. 40 yıllık yaşantımız boyunca bir kerecik bile O'nun için yaptığım iyi niyetli davranışları görmemiş, görmemekle de kalmamış yaptığım her şeyi görevimmiş de yapacakmışım gibi addetmişti bu güne dek.Sevgiden bu kadar mı anlamazdı bir insan?Sevgiden bu kadar mı anlamıyordu çoğu insan?Her ilişkide öyle değilmiydi zaten iyilik diye yaptığın bir çok şey vazifen haline dönüşmüyor muydu?

Eskiden olsa sinirlendiğimi belli eder öfkeli bir ses tonu ile

-Seninkii alabilmek için kendime almadım henüz hanımefendi? yi avaz, feryat ve öfkeli bir ses tonu ile dile getiridim.Art niyetli düşünmesini ve laf sokamsını hazmedemezdim.Kesin kavga çıkardı bu yüzden.Büyüyorsun artık kızım dedim kenime.

Söylemem mi gerekiyordu bilmiyorum."Senin ceketini üzerimde kalan son para ile aldım,kendiminkini de senden aldığım parayla alacağım.!!" demek öfkemden olsa gerek dilime gelemedi bir türlü. Sonuçta ben kouşmadıkça ve olan biteni anlatmadıkça neyi nasıl yaptığımı bilemezdi.Susmaktaki amacım, olayı "Bak senin için fedakarlık yaptım" deyip bu kadar basitbir şeyi yüzüne vurmamak , kuzenimi kendime borçlu hissettirmemekti.

Bu basit bir ceket hikayesi. Yaşamımın tüm alanlarında ve zamanlarında deneyimledim ki, karşınızdaki insan kim olursa olsun, annemiz,kardeşimiz,babamız, anneannemiz ve hatta kendimiz bir olaya ya da olguya yaklaşırken bardağın boş yarısını görerek yaklaşıyoruz, karşımızdaki için güvensizlık duyarak yaklaşıyoruz.Bu davranışımız bir nevi korunma iç güdüsü ile mi oluyor acaba?
 
Toplam blog
: 167
: 1867
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

01/06/1967 Rize/fındıklı doğumlu olmama rağmen doğum yerimi hiç görmedim. Türkiye'nin hemen her ilin..