Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '07

 
Kategori
İlişkiler
 

-"Benimle arkadaş olur musunuz" dediğinizde!

-"Benimle arkadaş olur musunuz" dediğinizde!
 

O ilk bakıştan sonra yatan gerçekler. Aşk.


Hiç aşık oldunuz mu?

Olduğunuz da ne yaptınız.

“Benimle arkadaş olur musunuz” mu dediniz?

Ya da “Saatiniz kaç, hanımefendi?” mi dediniz?

Hayatımızda bu gibi sorular sormuş veya duymuşsuzdur.

Esasında insanlar bir yer de arayış içindeler. Özellikle gençler. Gençlerin arayışı genel de sevgili bulabilmek üzerinde olmaktadır. Nerede gözüme genç aşıkları görsem mesela el ele tutuşmuşlar parkta yürüyorlar hemen gençliğim aklıma geliyor. Ya üniversite öğrencisidirler diyorum ya da lise. Bunlar doğal şeylerdir olacaktır diyorum ve ekliyorum. Benim de vardı bir sevdiğim ama ne yalan söyleyeyim ama ona yaklaşıp “Benimle arkadaş olurmusun” diyemedim. Nerede ise içimde kaldı. Ve onlar nerede ve nasıl karşılaşmışlardır. Nasıl arkadaş olmuşlardır. Birbirlerine ilk söyledikleri kelimeler ne olmuştur. Hep merak etmişsimdir.

“Benimle arkadaş olur musunuz” mu demiştir biri diğerine.

Evet, dedim ya, insanlar arayış içindeler. O zaman hep beraber şu soruya cevap arayalım. Neden acaba insanlar karşı cinsten birileri ile arkadaşlık kurmak isterler ve de ilişkilerinde bir sorun görmezlerse hayatlarını birleştirmeye kadar bir ilişkileri olur? Bir başka deyimle kız kıza, erkek erkeğe özel arkadaş olmuyor da kız ve erkek bir arada olunca özel bir duruma giriyor.

Sizin gençliğinizde yani okul çağlarınız da özel bir arkadaşınız oldu mu?

Benim olmadı ama sevdiğim ve kalbimin bir ucunda sakladığım biri vardı.

Özel bir arkadaş!

Neden sorusuna gelince... Elbette birkaç sebebi vardır.

Dünyada her şey çift yaratılmıştır. Çift olarak yaratılmış olmasının sebebi yapılacak olan bir işin iki ayrı eleman tarafından karşılığında gelecek şekilde birleşme eylemidir. Mesela elektrik fişi (erkek) ile elektrik prizi (dişi) birleşiminden kablolarının birbirine bağlanması ile elektriğin bir taraftan diğer tarafa aktarılmasıdır. Yani elektrik akımını sağlamaktadır. Bunun gibi birkaç örnek verebiliriz.

Karşı cinsten birini tanıma duygusu. Genelde böyledir. Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar ise konuşa konuşa anlaşır derler ya. O misal. Arada bir yemeğe gidip yemek yemek, bir aile çay bahçesin de karşılıklı çay içmek gibi. Cinsel münasebete girmek ayrı bir duygu ve ilerdeki dönemler de olabilecek bir eylem ama ne var ki bir erkek evine bir kız arkadaşını çağırdığın da bizim toplum bu olaya sıcak bakmıyor. “Yine bizim oğlan, işi bitirdi.” Ne işi birmiş olabilir ki. Yani kızla cinsel münasebette mi bulundu demek istediniz. İşte bizim Türk toplumu daha önce ki bloglarımda bahsettiğim gibi fazla kitap okuma alışkanlığı olmadığından hep aklı belden aşağıda ki konuyu irdelemektedir. Evde karşılıklı birer çay içemezler mi yani?

Kız evladı olan bazı aileler kızları ile hiç ilgilenmezler. İlgilenmediklerinden onlar da arkadaş çevresinin etkisiyle karşı cinsten biriyle beraberliği söz konusu olabilir. Özelikle kızları ile ilgilenmeyen ebeveynlerine bir kaç sözüm olacak burada. Aman dikkat. Kızlarınızı ihmal etmeyiniz. Onların dertlerini dinleyelim. Dinlemezseniz onları dinleyenler olur. Sonra pişman olmayınız.

Öyle bir durum olur ki üniversitede okuyorsunuz ve çok mu çok çalışkansınız. Çalışkanlığınızla herkesin gözüne giriyorsunuz. Sizinle arkadaş olup çalışkanlığınızdan faydalanmak isteyip beraber ders çalışmak isteyen birkaç arkadaşınız olabilir. Bunun sonucunda onunla yakın bağ da kurulabilir. Neden olmasın?

Yolda ya da otobüste karşı cinsten birini beğenmiş de olabilirsiniz. Ne kadar da çok iyi insan olsanız da o sizi hiç tanımıyor. Bilmiyor ve sizin nazik arkadaşlık teklifinizi büyük bir olasılıkla yüzde doksan hatta yüzde doksan dokuz oranının da kabul etmeyecektir. Bunu bile, bile yanına yaklaşıyorsunuz ve emin bir şekilde ve kararlılıkla söze başlıyorsunuz.

“Ben Ahmet Üstündağ, tanıştığıma memnun oldum.”

Hoppala bu nereden çıktı böyle. Ben kendimden örnek vermiş gibi oldum. Olsun bu bir örnekti. Başka bir isim de olabilir. Pekiyi önemli olan ne? Karsında ki insanın sana olan tepkisi. Her an başınıza çanta da yiyebilirsiniz. Dur bakalım daha benim kim olduğumu bilmiyorsunuz ki. Ya doktorsam, ya da bir mühendissem, Öğretmen de olabilirim ya da bir subay. Gördüm ve beğendim sizi ve sizden hoşlanıp arkadaş olmak istiyorum. Öyle ki onu ilk defa gördüm. Biraz sonra otobüsten inecek ve onu bir daha göremeyeceğim belki de ve kaçırmış olacağım.

O göz göze gelen ilk bakış, seni istiyorum anlamında. Acaba ben den hoşlanmış olabilir mi? Beni beğendimi? Bak gördün mü trenden indi ya da otobüsten. Ben de mi inseydim onun arkasından. Belki kim bilir bir daha göremeyeceğim onu.

Aradan belli bir zaman geçer. Bir hafta ya da bir ay sonra bir arkadaşım beni çaya davet eder. Çaya giderim. Arkadaşımın kız arkadaşı kız arkadaşını da getirmiştir. Beni tanıştırırlar. Tanıştırıldığım yüz sanki birkaç zaman önce görmüştüm. Dur, o kız değil mi? Hani o trende veya otobüste görüpte teklif etmek istediğim o kız değil miydi? Elimden kaçırdığım o kız.

O -“Ben Serap.”

Ben -“Ben de Ahmet.”

O –“Tanıştığıma memnun oldum.”

Ben –“Ben de memnun oldum.”

Üniversite yıllarımı arıyorum. Tanışmak ve onu tanıyabilmek ne kadar çok isterdim. Hayallerimi süslemişti hep. Onun için neler yapmazdım ki. Ama işte, yanına gidip de ondan hoşlandığı mı söyleyemedim nedense. Her seferin de yanına varıp konuşmayı çok istedim ama beceremedim ve bu konu da kendime ceza verdim. Hep kendime sormuşsumdur arkadaşlık teklif edeceksen ne söylemeliydin ona?

Cevap veriyorum. Hiç bir şey.

Üniversite bir aşk yuvası değildir. Orası bir ilim yuvasıdır. Oraya gelen gençlik o kadar öğrencilerin arasından seçilip gelmişlerdir. İşte o gençlik kazandığı bu değeri ölünceye kadar muhafaza etmesi lazım. Aşk’ta bu kazanılan değerin için de mutlaka vardır ve kendiliğinle oluşur veya oluşmaz.

Yani şu demek oluyor. Hiçbir şey demene gerek yoktu. Zaten olacaksa aşk yerini alır ve seni mutlaka bulur. Ancak daha önce kazanılmış bazı değerleri kaybedildi mi tekrardan kazanılamıyor.


Bir hatırlatma.

    Önümüz Kurban Bayramı. Ne yapacaktık. Kurban derilerimizi THK’na bir makbuz karşılığında bağışta bulunacaktık. THK’na yangın uçağı alabilmek için cep telefonlarımızda ki tüm operatörlerin faturalı hatlardan “3919” numaraya “YANGIN” yazıp mesaj yolu ile göndermeniz yeterli olacaktır. Bedel 6 YTL’dir.

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=66433

    Neşe Evrim hanımefendinin “Anadolu’da bir kızım var öğretmen olacak” projesine destek olalım.

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=45243


 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..