Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '14

 
Kategori
Dilbilim
 

10 bin yıllık geçmişi olan Türkçe

10 bin yıllık geçmişi olan Türkçe
 

Orhun Yazıtları (Kelime.com.)


10 Bin yıllık geçmişi olan Türkçe

Bunun en önemli kanıtı Türk dilinin geçirmiş olduğu dil evreleri:

  1. Analitik dil: Bugünkü Çince ve Vietnamcada gördüğümüz yalıtılmış sözlerden oluşan dil şekli.
  2. Tasrifi dil: Bugünkü İndo-Cermen dillerinde gördüğümüz fuzional halde çekimlenen dil şekli.
  3. Agglutinativ (kümelenen)  dil denilen –bugünkü Türkçe ve Moğolcada gördüğümüz-baştan aşağı biçimbirimlerden oluşan sözlerden ibaret dil şekli.[1]

Dilbilgisi yazarları ve dilbilimciler, Türkçeyi,Orhun ve Yenisey yazıtlarından başlatmakta; Kazım Mirşan’ ın görüşünü paylaşmamaktadırlar. Ancak, onun bu konudaki görüşüne karşı tez oluşturdukları da söylenemez.

Türkçenin en eski yazılı belgeleri Orhun ve Yenisey Yazıtlarıdır. Yazılışı,  8. yüzyılın başlarındadır. Bu yazıtlar runik kökenli, dört ünlüsü bulunan 38 harfli Göktürk alfabesiyle kaleme alınmıştır. Eski Türkçe terimi genellikle bu dönem için kullanılır. Küli Çorsadı verilen bir yazıt da Moğolistan’da bulunmuştur.(bk. Göktürkçe).

 

Altay Dağları civarından kaynaklanan dil, onu kullanan göçebe kavimlerin doğuda Japonya’ya, batıda ise Avrupa’ya doğru hareketiyle yayılmıştır. Afganistan ve Batı Çin civarında Moğolca; Rusya, Güney ve Güneydoğu Çin bölgesinde Tunguz; eski Sovyetler Birliğinin batısında Türkiye’ye, güneyde ise İran’a yayılan bir alanda ise Türkî diller olarak değişmiştir. Güneyde bulunan başlıca Türkî diller Türkçe, Azeri Türkçesi ve Türkmen Türkçesidir. Oğuz boylarının kullandığı Gagavuz lehçelerive İran kaynaklıHorasan lehçesi, Türkiye lehçesi ile birlikte bugünkü Türkçenin bölümlerini oluşturmaktadır.

Türk dili Yenisey Yazıtları gibi tabletlerden yola çıkılarak 1300 yıl önceye kadar kaynaklanabildiği gibi yazıtlarda kullanılan alfabenin gelişmişliği bu dilin daha eski tarihlere dayandığının en somut delilidir.Bu konuda, dilbilimcilerin görüşleri farklılaşmaktadır. Kimi dilbilimciler de Türkçenin Yenisey Yazıtlarından daha eskiye dayandığını ileri sürmektedirler. Ancak, bu dilbilimciler, Türk dilinin 10 yıl gibi bir geçmişi olduğu savını, ileri sürdükleri söylenemez.

Türkçenin evrimi ana hatlarıyla şu şekildedir :   

1.Altayca

Türkçenin Altay dillerinden (Moğolca, Mançuca, Tunguzca, Korece, Japonca) henüz ayrılmadığı bir dönem olarak değerlendirilir. Bu dönemde Türkçe, Moğolca ve diğer akraba dillerle birlikte Ana Altayca içindedir. Altay dillerinin hiçbiri oluşmamıştır. Zaman da belirgin değildir; karanlık çağlardır

   2.En Eski Türkçe                                                                                                

Türkçenin bağımsız bir dil olarak ana Altaycadan ayrıldığı dönem olarak kabul edilmektedir. Bu dönemde Türkçe, Ana Altaycadan ayrılmıştır. Bağımsız olarak gelişmeye başlar. Bu dönemin zamanını kestirmek olanaksızdır.(Varsayım doğruysa Sümerce ile Türkçe sayılan kimi eski diller bu dönemin Türkçesi içindedir) (Bozkurt, Ön. Ver. ,s.59)

3.İlk Türkçe  

Hun, Avar, Hazar, Bulgar dillerinin Türkçeden henüz ayrılmadığı dönem olarak gösterilir. (SUZEP)Türkçenin ilk devresi hakkında açık ve kesin bir bilgi yoktur. Bu dönem, varlığı bilinen ve Türk oldukları kabul edilen kimi halkların dillerini içine alır. Başlangıçtan milada dek olan süreyi kapsadığı görüşü ağırlık kazanmıştır. İlk Türkçenin en özgün özelliği öndamaksal r vel seslerini korumuş olmasıdır. Bu durumu doğuş yıllarında Ana Samoyedce’ye girmiş en eski Türkçe ödünç sözlerden anlarız. Bu sözcüklerde zyerin, er; ş yerine l ünsüzü   geçer.

Ana Samoyedce                    İlk Türkçe                Eski Türkçe

yür’100’                                                           yüz          

kil’samur’                                                              kiş                                                                                              kil’kış’                                                            kış/Çuv.hil                   

Hükümdar ve yer adları, yabancı kaynaklarda geçen sözcükler ve özel adlar Hun, Bulgar, Hazar, Avar uluslarının dilleri bu evreye girer. Dil bilginleri bu dönem Türkçesinin Batı ve Doğu olmak üzere ikiye ayırırlar. Bunlar arasında i/ ş ve r / z değişimine göre, batıdakine lir-,doğudakine şaz-Türkçesi denir. Talat Tekin, Türk Dilleri kitabında, bu evreyi Ana Bulgarca ve Ana Türkçe olmak üzere iki başlıkta inceler. (Bozkurt, Ön. ver. ,s.59)

Türk dilinin tarihsel dönemlerini ,dilbilgisi yazarları farklı sınıflandırmıştır:

Ahmet Caferoğlu,Türkçenin gelişimini dokuz evrede inceler:

Altayca, En Eski Türkçe, İlk Türkçe, Ana Bulgarca (Bulgar Türklerinin dilidir), Ana Türkçe, Eski Türkçe, Orta Türkçe, Yeni Türkçe, Çağdaş Türkçe.

Fuat Bozkurt, Türkçenin gelişimini yedi evrede incelemektedir:

Altayca, En Eski Türkçe, İlk Türkçe, Ana Bulgarca, Ana Türkçe, Eski Türkçe, Orta Türkçe, Yeni Türkçe, Çağdaş Türkçe.

Nurettin Demir ve Emine Demir; İlk Türkçe, Ana Türkçe, Eski Türkçe,Orta Türkçe: 1.Doğu Orta Türkçe: a)Karahanlıca, b)Harezmce, Kıpçakça, c)Çağatayca, 2.Kuzey Orta Türkçesi,3.Batı Orta Türkçesi (Oğuzca), 4.Modern Türkiye Türkçesi,5.Türkiye Türkçesi olarak ele alırlar.

Süer Eker, Türkçenin tarihsel evrimini; a.Ana Altayca:( Türkçe, Moğolca, Mançuca, Tunguzca; Korece ve Japoncanın tek bir dil olduğu varsayımına dayalı dönemin adıdır).Türk –Moğol Dil Birliği, İlk Türkçe, Ana Türkçe, b.Eski Türkçe: Orhon Türkçesi, Uygurca;  c.Orta Türkçe; Karahanlıca (Hakaniye Türkçesi);ç.Yeni Türkçe; d.Modern Türk Yazı Dilleri


[1] Mirşan K.1985,Anadolu Prototürkleri,s.97-99

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..