Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '14

 
Kategori
Güncel
 

2014 yerel seçimlerinden püfler

2014 yerel seçimlerinden püfler
 

internetten alıntı


Yerel seçim sonuçları demokrasiye ve millet çıkarına hayırlı uğurlu olsun. Çok sert kapışmalı, seçmeni bıktıracak kadar gerilimli bir seçim hazırlığına tanık olduk. Sonuçta muhalefet yerinde saydı; F.Gülen tayfasının desteğini çekmesine rağmen AKP neredeyse tüm muhalif partiler toplamı kadar oy almayı başardı. Bence bu seçimin önemsenmesi gereken unsuru AKP başarısından ziyade muhalif siyasetin başarısızlığıdır.
 
Belki henüz şaşkınlığını üzerinden atamadığı için CHP seçim başarısızlığını eften püften bahanelere sığdırmaya çalışmaktadır; hile iddialarına ve adil olmayan seçim kampanyalarına sırtını yaslamaktadır. Sayım ve yazım hataları olabilir; bunlar parti gözlemcilerinin dikkatiyle giderilebilir seçim kusurlarıdır. Ancak, siyasi partilerin gözlem ve denetimine açık bir seçim sisteminde genel sonuçları değiştirecek ölçüde etkin bir hile girişimi kaybetmeye bahane yapılamaz. Anlaşılan muhalif partiler bu seçimden de gerekli dersi çıkaramayacaklar. Seçim dersi her partinin samimi özeleştiri ile çözümlemesi gereken ciddi bir siyaset işidir. Burada muhalif seçmenin sığındığı bazı ucuz avuntu söylemlerini eleştirirken seçim dersinden çıkardığım birkaç notu da paylaşacağım.
 
“Anadolu’da gericilik şaha kalktı”
 
Sinop, Giresun, Zonguldak, İzmir nerede? Anadolu dışında mı? Ya Ankara, Antalya, Bursa? Diyarbakır AKP kaybetti diye mi ilerici olacak? Eskişehir nerede ki ilerici olmuş? İstanbul neden gericilikte şaha kalkmış olabilir? Anadolu yakası seçmeni daha mı çoktur?
 
Bence Anadolu ilericilikle yeni tanışmıştır. Anadolu halkı modern yaşam ihtiyaçlarına gittikçe daha kolay ulaşabilir olmaktadır. Ekonomik ve kültürel tecritten kurtulmaktadır. Muhalif sol seçmeni nedense 1950 öncesi Anadolu kültürünü gerici saymaz.  Oysa kökeni ilerici olan bir kültürün gericiliği tercih etmesi pek olası değildir. CHP kendi tarihiyle çelişmektedir. Bence siyasi sol hareket gerici seçmen zihniyetini genelleştirip başarısızlığına kılıf yapmakla kendini avutacağına geri kalmışlara bireysel ve toplumsal hizmet tasarımalrını anlatabilmenin demokratik bir yolunu bulmalıdır.
 
“Ayrışma had safhada”
 
Ayrışma olmaması bence demokrasinin kusuru olurdu. Ne yani tüm şehirler tek parti siyasetini mi benimseyecekti. Zaten herkesin aynı düşündüğü ve yaşadığı bir ülkede demokrasiye ihtiyaç yoktur.
 
“Köylü zihniyeti devrimci solun insanlık yürüyüşünü kavrayamadı”
 
“Koyun sürüsü çobanını seçti” iması yapan, kendi oyuyla ayak takımınınkini bir tuttuğu için demokrasiye kahreden söylemler en kabası. Sanki demokrasi sadece devrimci sol görüşün seçkinlerini iktidar yaptığında saygıya lâyık olacaktır.
 
Bence, kentli ile köylülük ve ümmetlik ile küresel kimlik arasında sıkışan eğitim ve kültür fakiri orta tabaka seçmen çoğunluğu hükümetin başarısı sayılan ekonomik istikrarın bozulmasından ürktü. İkinci olarak da, aklı başında eğitimli ve öngörüsü sağlam basan düşünce üretebilen seçmen, F. Gülen tayfasını devlet içinden tasfiye etme umuduyla iktidara oy vermiş olabilir. Çünkü muhalif partiler bu konuda bir mücadele kararlılığı göstermediler.
 
Kültürel manada şehirlerin köyleştiği kabul edilebilir. Nüfusun hızlı şehirleşmesi sürecinde bu kaçınılmaz bir sonuçtur. Şehre göçen kırsal insanı hâliyle zihniyetini ve yaşam biçimini de şehre taşımaktadır. Bunun siyasi yansımaları da demokrasinin gerçekliğinden sayılmalıdır. Bu gerçekliği doğru okuyabilen siyasi hareket sandıkta karşılığını buluyor. “Şehirleri köylüler doldurdu da ondan belediye başkanlıklarını alamıyoruz” bahanesi siyasetin ahmaklığıdır. Siyasetin amaçlanan başarısı toplumsal konumlanmalardaki değişimleri uygar demokrasi yoluna yönlendirme becerisiyle oluşur. Yani seçim sandığından çıkan galibiyet siyasi başarının zirvesi değil, sadece milletin yolunu insanlık rotasında zirveye yönlendirme ve ulaştırma yetkisidir. Muhalefet beğenmese de milletin akıl yürütme yoluna girmeden siyasi başarı elde edemez. Muhalefet en şaşmaz insanlık yolunda yürüse de, seçmen çoğunluğunun aklına ve gönlüne yatan bir yol izcisi olamadıkça siyasi başarı zirvesinin eteklerinde dolanır durur. Köylü kültürüyle kimlik yapan seçmen Cuma namazında kendisiyle saf tutan beyefendileri sever; ter ve gübre kokusuna saygıyla sarılabilen zenginlikten hoşlanır.
 
İşte burada siyaset geleneksel yaşam biçimini ürkütmeden uygar şehir kültürünü tesis edip milletin hizmetine sunmak üzere hükümet olmaya talip olduğunu göstermelidir. Ben eminim ‘köylü’ zihniyeti bile bunu kavrayabilecek sezgisel akıl yürütmeye sahiptir. Sadece muhalefetin bunu nasıl anlatabileceğini ciddi siyasi ve sosyal çözümlemelerle öğrenmesi gerekiyor. Yani, muhalefet milleti koluna takma inadını bırakıp milletin koluna girme siyasetini öğrenmelidir.
 
Halk nezdinde ekonomik istikrarı sağlamış görünen bir iktidarı muhalefet sırf kötüleme çığırtkanlığıyla gözden düşüremiyor. Muhalefet, halkın anlayabileceği dil ve tavırla ülkeyi iktidardan daha iyi yöneteceğini, bireysel ve toplumsal çıkarlara daha iyi hizmet vereceğini millet sağduyusuna sezdirecek gerçekçi politikaları tüm seçmenleri kapsayacak biçimde tasarlayıp pazarlamalıdır (gündemde tutmalıdır). İktidarın gündemine davulla karşı cevap yetiştiren bir muhalefet anlaşılıyor ki seçim kazanmaya yetmiyor. Bence seçmen, hükümeti karalama ve değersizleştirme politikalarından fazlasını görmek istiyor; siyasi partinin dinamik kimliğinde bireysel ve toplumsal varoluşuna yarar bir hareket görmek istiyor.
 
Seçmen haklı olarak kendini seçecektir. Milletin her ferdinin devrimci sol bilinciyle insanlık adına oy vermesi en ileri demokrasi erdemi olsa da şimdiki zamanın gerçekliğinde bu beklentiyle siyaset yapan maalesef kaybediyor. Belli bir siyasi hareketin amacı ‘devrimci’ sosyal demokrasi olabilir; üstelik bu iyi bir şeydir; ancak kendi amacını kutsarken diğer parti görüşleri nezdinde seçmeni küçümseyen tavır ve söylemlerden uzak durmalıdır. Milli iradenin parti ideolojisini benimsemesi için seçmenlerin bireysel ve toplumsal varoluş ihtiyaçlarını karşılayacak tasarımları öne çıkaran saygıdeğer bir siyaset izlenmelidir.
 
Bu seçimin bir de partisiz kaybedeni oldu. Muhalefet alışıldık biçimde kendini başarılı göstermenin yollarını araya dursun; kesin olan F. Gülen tayfasının yenilgisidir. AKP iktidarı kendine açıkça siyasi cephe açan F. Gülen tayfasını bağışlamayacaktır. Belki de bu hesaplaşma seçimin laik demokrasi adına en hayırlı toplumsal faydasını sağlayacaktır. Ne de olsa F. Gülen Hareketi din temeline basan bir toplumsal yürüyüştür. CHP seçmenine en baba avuntu bence bu olmalıdır.
 
Muharrem Soyek
 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..