zamanın gözlerine dikip gözlerini öfkeyle bakardı çocuk hızla geçip gitsin isterdi çocukluğun gözü ile onlar dev’di kendi cüce düşsel bekleyişte
küçük harflerle konuşurduk eskiden hissemiz çok ölmek, az yaşamak olsa da özümüze el sürmeden başaklar gibi, birbirimize bereketle eğilir aynı göğe bakardık ..
ay düşerdi geceden sen gülerken biliyorum / eskilerde kaldı diyeceksin öyle çok ki içindeki mezar taşları yüzünden düştü / taş kesti tebessümlerin derbeder günlerin ..
hani, çook uzaklarda yaşanmamış günler, görülmemiş rüyalar vardı daha hani, çok uzaktı ya o yollar bize tutunduğum günden geceye düşerken yine yeniden
güne aç(tı) gözleri(ni) evvel olduğu gibi özleminle, hep aynı şarkıyı söylerdi gelecek bir gün /gelecekti arkasına bakmadan terkederken baba ocağını değişi..
Ellerinde küçülürken hayat istersin ki fırdöndü topacın gibi geriye dönsün zaman geçmiş bir yaz gelip otursun bahçende kırk baharın taze çiçek kokuları içinde ..
bir kısrak gibi, deli koşarken zaman suskun mavi, açılmıyor umutlar * yaşamaya acıkmayan yanım içerden ışımıyan gün çıldıran bu dalgalar hangi denizin ..
yokluğun gölgesi yoktu ki görsünlerdi seni varlığın şehvetine asılıp, büyüttün gölgeni geçtin zaman-ı karaya şimdi bilmezsin artık beyazı * eski vakitlerden ..
ağlamayı bırak / ayağa kalk çocuk daha çok düşeceksin çook kanayacak dizlerin hayat harmanında hoyrat rüzgârlar esecek ardında önüne vahşi nehirler..
Geçen geçti, ışığı her seferinde kırpıp ev eksilmeye başladığında ölüm gibi sustu gün ıssızdık ve duyulmayan yürek sireninden bir alev yalazındaydı bedenle..
Güzel Sanatlara tutkulu, Türk sanat müziği hayranı, deniz ve İstanbul âşığı şiiryazar bir fâni....