Yağmur yağıyordu... Saat sabahın 5.00'i...Yağmur yağıyordu... Kadın erkek teri kokuyordu... Sarhoştu... Ya hiç ayık değildi ya hiç kadın gibi kokmamıştı... İçi sızlıyordu... Saat sabahın 5.15'iydi..
Bir acı ağıttır gecede rüzgar... Gecenin kör karanlığına bir hançer düşer... Bir çığlık böler derin uykuları...Yüreklerde kahrolası bir sancı... Bir hüzün.... Bir acı... Bir yalnızlık...Adamın..
Ben iflah olmam artık diyordu genç kadın... Ben öldüm artık...Saat gece yarısını çoktan geçmişti... Sokak lambasının aydınlattığı, loş odanın içinde ağır adımlarla dolaşıyor, yoruluyor, oturuyo..
Ve düşünmekten yorgun düştü. Düşünmek aslında onu büyütüyordu. Meryem büyüyordu. On dört yaşında bir kadındı, on dört yaşında bir büyüktü artık o.Ebe ananın İbrahim'e söyledikleri çınlıyordu kula..
O gece Meryem'in en uzun gecesiydi. 15 yaşına girmesine günler kalmıştı.Düşündü... Tüm olanları, yaşananları düşündü... Okulu çok sevmişti oysa. İlkokul 4. sınıfa geldiğinde okuldan aldı baba..
Kar tipiye çevirmişti. Böyle bir soğuk görmemişti yıllardır İbrahim... Avluya hızlı adımlarla çıktı. Odun yığınından bir kuçak buz tutmuş odunu alıp titreyerek içeriye girdi. Öyle çok titriyordu ki, ..
Bir şeylere inandığınız oldu mu körükörüne?Bir şeyleri var sandığınız aslında yokken?Kendinize ihanet ettiniz mi hiç?Kaç kişiye yalan söylediniz?Yalanınızı bilip gözyum..
Küçük bir çocuğun ölümü tanıma ve anlama yaşı nedir sizce? Rüyalarından korkar mı bundan sonra küçük çocuk? Evet, o altı yaşındaki küçük kız ölümü ve bunun ne denli acı bir olay olduğunu anla..
Yine aynı rüyaya yatmıştı. Yıllardır gördüğü aynı rüya... Hiç sahip olamadığı küçük kızının saçlarını tarıyordu. Hiç sarılamadığı, koynunda sabahlayamadığı, o çok sevdiğinin kollarında dalıyordu en ..
Şubatın yirmi üçü, günlerden cumartesi... Yıl... Yıl o kadar eski ki, o kadar geçmişte kalmış ki... Asırlar önce belki de...Konuşmayalı, bir dosta tebessüm etmeyeli asırlar olmuş gibiydi. Duvar..
Ama hayatın farkındayım. Hem güzel, hem acı. İyi midir farkında olmak? Yoksa iyi midir farkında ol..