Yeni çıkan kitaplar kadar, yeni yazarları fark etmek de heyecanlandırır beni… Heyecan sözcüğünü sözün gelimi olarak söylemiyorum. Gerçekten heyecanlanırım. Çünkü her yazar farklı bir pencer..
Çok siparişim var. Nasıl yetiştireceğimi bilemiyorum. İnanın afakanlar basıyor, gece rüyalarıma giriyor. Sadece girmekle kalsa gene iyi, sabaha kadar uyuduğumu zannetsem de, uyumayıp iş güç peşinde..
Çok çekti bu şiir… Hem şiir hem de şairi hakkında söylenmedik söz kalmadı… Bir türlü şairini şiirine, şiiri de şairine yakıştıramadılar… Çok çekti bu şiir… Çook… Yan..
Son zamanlarda blog okunma oranının düştüğünü hepimiz biliyoruz ve bundan da şikâyetçiyiz. Hoş, şikâyetçi olmayan ve benim “tıkım” yerinde diyen de vardır elbette. Vardır ama aramızda “tık”..
İnsan bazen nasıl teşekkür edeceğini bilemez ya… Sözcükler dilin ucuna gelir, bir türlü dökülemez… Sözcükler yerine bir sıcacık bakışla, sıcacık bir tokalaşmayla ya da dostça bir do..
Belki hatırlayacaksınız… Geçen yıl Milliyet Blog’da gerçek yaşam içinden alınan, on beş bölümlük bir öykü yayınlamıştım. Öykü Anadolu’ da yüzlerce yıldır süren bir zulmü anlatıyordu..
Blog yazarları tartışıyor kategorisine hiç girmedim. Çünkü içeride insanların hararetli-hararetli tartıştıklarını düşünüyor ve kimsenin sözünü kesmek istemiyorum. Bu yüzden (korkup) hiç gir..
Blog ortamında yapılan yarışmaların ne denli önemli olduğunu bilmiyordum. Laf aramızda ciddiye bile almıyordum. Zannediyordum ki yapılan yarışma “bir eğlencedir.” Değilmiş… İş yoğunluğunun ..
Uzun soluklu bir öykü yayınlamıştım bloglarda. Azade ile Hacer yüzlerce yıldır süren yaşanmış iki öykünün iki zavallı kahramanlarıydı. Öyküyü yazarken özellikle teatral bir dil kull..
Sizleri bıktırdığımı biliyorum. Tam dört aydır Azade ile Hacer’ i anlatıyorum. Bir blog yazanının yapabileceği en büyük hatayı yaptım. Sıkıcı, sinir bozucu bir öyküyü dört ayda anla..
Yaşayacağım yıllar yaşadıklarımdan daha az... Öyleyse "adam gibi yaşamalı" diye düşünüyorum. Kola..