Pazartesi sabahı mesaiye henüz başlamıştık ki Karl Liebkneck Stadındaki (Babelsberg)şantiyenin sorumlu bauleiter’i beni çağırdı. Kahve kokulu barakasına girdiğimde gardımı almış, olası sorularına k..
Döt cebimde yıpranmış pasaportum, valizsiz, çantasız iniverdim bilmem ne hava yollarının uçağından Yeşilköy’de!(Görüyorsunuz, değil mi? Culduz da yazabiliyor icabında böyle “devrik” tümcele..
Mizah; özellikle de karikatür sanatı, gıdasını henüz güneş yüzü görmemiş “aptallıklardan” alır, efendim! Aptallığın olmadığı yerde mizah da olmaz! Öyle ya! Aptalca bir öneri, söz veya tavır davetiy..
Sergiden karpuz seçmiyoruz ki, dostlar! Yazar seçiyoruz, yazar! Kaldı ki karpuz seçmenin bile bir sorumluluğu, ödenmesi gereken bir bedeli vardır! Fıkra bu ya; çocuk seslenmiş annesine: “Anneeee!..
Ne kadar da hoş bir duygu... Düşünün bir kere; aradan yıllar geçiyor ve siz vakti zamanında evlilik hayalleri kurduğunuz, uğruna yanıp tutuştuğunuz çocukluk aşkınızla “paaat” diye karşılaşıyorsunuz. İ..
Aşk” dedikleri de tanrısal bir “doping” işte. İnsan soyunun sürmesi için elzem yani. Aşk denen uyarıcı olmasa kimse durup dururken başını derde sokmaz ve “paylaşalım, paylaştıkça çoğalırız” söylemleri..
Ahhhh, ah! Editörleri bilmem ama benim ciğerim yanıyor dostlar! Güzel blogumuzda kategoriye benzer yegâne kategori olan “Blog kategorisi” hakkında sarf edilen sözler beni ziyadesiyle üzüyor:))) Bakıy..
Çalışmıyoruz ya, bir “Oblomovluk” çöktü ki üzerime, anlatılır gibi değil. 3 ay bu, dile kolay. Ye, iç, yat! Bol bol oku ve günde 5 bin adım yürü. Bünye alışmış çalışmaya, ne kadar yürürsen yürü para e..
İşimiz bitmiş ve akşam olmuş. Pansiyonun geniş salonundayız. Herkes yemeğini yemiş; arkadaşlardan bazıları kâğıt oynuyor, bazıları da televizyon seyrediyor; şantiye hayatı böyle işte. Ben de ufak masa..
Sanat ruhun nesidir? Zor bir soru tabii ama işin kolayına kaçıp “ emmisidir” veya “bibisidir” diyemeyiz elbet. “Gıdasıdır” diyene de siz aldırmayın, zira sanat karın doyurmaz! Yazıyı ele a..