" Su gibi aktı yıllarderyada bi damla kadaryaşadım şahidimsiniz yıllarsizden kim korkar ! "*Korkmuyorum işte sizden ! Dimdik ayaktayım. Yüzümdeki çizgiler mi ... dediniz ? Her biri..
ben nazlıyım ;sarp kayalarda gizliyimmavi donlu gök gözlüyümbenden ala çiçek var mı ?Onu ilk tanıdığımda I7 yaşındaydı. Bitmeye korkmuş minicik, yüzünde virgül gibi duran burnu çar..
Yaşamak, hüzün ve sevinçlerin kıyasıya güreştiği bir arena sanki Bazan hüzünlerim, yalnızlığım, ödediğim bedeller galip,Bazan da küçücük mutluluklarım...Kimi kapkara yağmur bulutları,<..
" Ey göl hatırında mı ? Bir gece sükut derin,Çıt yoktu su üstünde, gökaltında, uzaktaSuları usul usul yaran kürekçilerinGürültüsünden başka " *Yeşille mavinin çılgınlar gibi sevişt..
Sevda,kapkara ve baygın bakışlı gözleri,kıvrımlı fisto dudakları,dalga dalga kızıl saçları, şuh kahkahaları ile bir Türkan Şoray kopyası idi adeta.Savaşçı idi aslında ama aptalı oynamak işine ..
Yeni yapıldıkları anlarda,bir telaştır alır sahiplerini.Yeni koltuklar,yeni perdeler,yeni halılar..Tıpkı kız bebeklerin çeyiz sandıklarını düzer gibi...Başlarda ağır geçer yıllar.Gölgesiz sevi..
Kıpır kıpır içim..Kasabam baştan ayağı leylaklara kesmiş.Tıpkı çocukluğumun Bolu'su gibi..Sabah mahmurluğu içinde,otobüsle kasabaya girerken karşıladılar beni mor giysileri ,tarifsiz kokuları ..
Bu pazar," Ne duruyorsun be, at kendini kırlara"dedim..Ve kırlara attım beni,Ülkü'yü de yanıma katarak... Kuru dalları dantel motifli ağaçlarım,baştan ayağı çiçeğe kesmiş.Kimi beyaz gelinliklerin..
Henüz 21 indeydi Gülbahar. Yoksul ve parçalanmış bir ailenin iki çocuğundan biriydi. Yetiştirme yurtlarında büyümüştü. Annesini hiç tanımamış , babası, anneleri kendilerini terkedip gittikten son..