Uyandığından beri huzursuzdu. Yüreğinde kopan fırtına iki gündür devam ediyordu. Yaşlandığını hissetmenin verdiği ürperme iliklerine işledi. Yıkmadığı, boğmadığı hiçbir düşünce kalmamıştı. Dudağını..
Zamanın se-ler çizerek bedenime kıvrılmasına sesimi çıkartamamak çıldırtıyor beni. Zamanın karşısında bir böcekten farkım yok. Çaresiz, çırpınan bir varlığım. Sarsak adımlarla sokağın sonuna doğru ..
Kumsaldan ağaçların arasına doğru yürüyorum. Mart ayının canlılığı yaprakların yeşiline yansımış gibi ışıl ışıl her taraf. Yaşlı belimi tuta tuta başımı kaldırıp masmavi gökyüzüne bakıyorum. Kitara..
Yetinememek, daha fazlasını istemek bedenimin yön verdiği bir boşluğun sonucu… Söylüyorum kendime “Dur!” diye kulaklarımdaki boşluklarda yok olup gidiyor sesim. Çıkmazlardayım. Her sokağın sonunda ..
KORİDOR DERGİSİ KASIM-ARALIK 2011 21. SAYIDA YAYINLANAN GÜNEŞİN YÜZÜ ADLI ÖYKÜMDEN BİR BÖLÜM PAYLAŞMAK İSTEDİM. ... Toz bulutunun içinde her yanı yanık içinde onlarca insan koşturuy..
Harflerin altından gözlüyorum insanları. En aşağılık sözcükleri sırtlarına geçirip sürünüyorlar yerlerde. Başkalarının elmas gibi ortaya çıkarttıkları cümleleri kalkan yapıp hazıra konanlar da var...
Kanlı bir oyunun ucunda duran bilinçsizliğimizle tarihi yazanları izliyoruz. Tozlu raflardan kan ve et kokusu yayılıyor etrafa. Masumluğun ötesinde bir gerçeğin peşinde taneler kursağımıza diziliyo..
Karanlık kollarını dört bir yana salıp, soğuk bir gece etkisini göstermeye başladığında şehrin mıknatıs özelliği devreye girip bütün kötücülleri üzerine çekiyordu. Füsun sokaktan geçen tinercileri,..
Nedensiz bir sıkıntının eşiğinde, tarifi imkansız duygularla öylece duruyorum. Zihnim uyuşukluğun kölesi oldu. Ölümün kurtuluşum olduğunu bilenler ölmemi engelleyip uyutuyorlar beni. Zihin oyunları..
Bahçenin uzak kuytularında sinsi sinsi avını bekleyen çakal, kadınsı sesini çıkarmadan etrafı gözlüyordu. Sarıya çalan kasımın son günleriydi. Uğultulu rüzgâr pencerelerin aralığından ıslık gibi sı..