Hep aynı şehirde yabancısı olduğu yıllardır, hep aynı pencereden manzarasız sokakta hep aynı kargaşa. Gri rengin her tonunda binalar, karşı komşu aralarsa perdeyi ne ala. Bir el sallar görü..
Yine gelmiş bahar, yeniden doğar mı umutlar Ne o şehir ne bu şehir ne oradaki ne buradaki istasyonlar. Öksüzdür şimdi haydarpaşa garı. Ne trenler, ne hareket düdükleri. Ne giden var..
Atatürk gibi bir deha bu millete Tanrının bir lutfuydu. O bir gönderilendi. Mucizeydi kazanılan zafer. O yoksunlukta, yoksullukta, dünyanın bulunduğu savaş konjonktüründe, yırtık çarıklarla..
Sabahları yürürüm sahilde.Yürü ya kulum desin isterim tanrı. Ayakları, aklı açık tutmalı.Düşünürüm yürürken hemde evreni seyreylerim alemi. Geleni geçeni. Yabancıdır her biri. Selamsızlar geçidi. B..
Renk güzeldir. Tanrı bu renkliliği önce, sarı, siyah, beyaz, kızıderililer olarak insanları dünyaya göndererek yapmıştır. Bence bu ayrım değil renklerde bütünleşmek için bir gönderidir. Renklerin a..
Siz, hiç bir çemberin içinde tutsak kaldınız mı? Eğdiniz, bükdünüz mü o demir çemberleri, çıkmak için dışına. Çemberin içinde çoktu tutsaklar. Tıkış tıkış sıralardaydık. Kalabalıkta da yalnızdı tut..
Kimsesiz Hayallerden bir sayfa... Kışlari, tüm baharlarını almıştı hep. Hiç çiçek açmamıştı duyguları. Mevsimler hep karışmıştı, duyguları gibi. Baharlarda buz tutmuştu yüreği. Ne yaz, ne k..
Nar tanem, bi tanem, gül kokum, fıstıklı lokum, kaderim, kederim, terk eden, terk edilenim. Tek bir karede çok uzun şeritlerde, kayıtlarda bir yerde kadın yazan bir hanedeyim. Provasız, üzerine bey..
Boyuma yeten küçücük bir kanepede oturuyorum, uzanarak yatar gibi. Çok severeim böyle halleri çocukluğumdan beri. Her evimde bir kanepem olmuştur tabii. Bu kaçıncı ev, kaçıncı kanepe. Benim evim be..
Niye bu kavgalar? Dünya mı dar? Herkese çok yer var. Uçsuz bucaksız okyanuslar, dağlar, ormanlar, vadiler. Sürekli yeni keşfedilen gezegenler. Sonsuz evren. Ay, güneş, on iki burç zodyak... Onl..