İlkbahar gelmiş, artık doğa yeniden uyanıyordu. Etraf türlü çeşit bitkiyle dolmuş, özellikle otoburlara gün doğmuştu. Onlar bir yandan etraftaki yiyeceğin tadını çıkarırken bir yandan da yavruların..
Alışveriş merkezinin kitap reyonunda sıra sıra kitaplar bu sabah çok heyecanlıydı. Özellikle çocuk kitapları yerlerinde duramıyor; sevinçlerinden ‘zıp zıp’ zıplamak istiyorlardı. On..
Elinde küçük bir gül fidanıyla dükkanın önünden geçiyordu. Bizimkine bakınca gülümsedi. Gülümseyince yüzü hafiften pembeleşmişti. Bu kız, arkadaşının küçük kızıydı. Zaman zaman dükk..
Çınar ağacı usul usul esen sabah rüzgarının yapraklarında çıkardığı sesi dinlerken gözü de aşağılardaydı. Görünen yerlerin eski tadı tuzu yoktu. Geçmiş yıllarda bu saatte cıvıl cıvıl kuş ..
Anne sinek yumurtadan çıkan yavrularına bakıyordu. Ana yüreği; içinden “inşallah kazasız belasız bir yaşamları olur” diye geçiriyordu. Zaman çok kötüleşmişti. İnsanoğlu sinek ve benzeri böc..
Komşu yakından köydendi. O köy geniş bir çayırlık kenarında kurulmuştu. Çayırlık demek; üzerinde kısa çayır otları olan geniş arazi demekti. Çayırlıklar geniş sulak ovaların bir kıs..
Arılar bugün çok telaşlıydı. İhtiyar adam yine bahçeye inmiş, orada dolaşıyordu. ‘Her halde karısı olacak’ şişman teyze “o erikleri betonun üzerine ser de, güneşlensin” diye seslendi. ..
İlkbaharda çiçek açan ağaçlar, tomurcuklanan güller, yer yer çimenler üzerine serpişmiş papatyalar çok hoş bir görüntü uyandırıyordu. Dün gelen misafirleri henüz kalkmamıştı. ..
Kangal dikeni kendini dalları ucunda dolaşan rüzgarlara vermiş güneşin yakıcı sıcağında serinlemeye çalışıyordu. Birden yavru bir serçe hızla gelip kangal dikeninin dikenleri arasına girdi...
Güneş baba her günkü gibi uzayı; bu arada dünyayı seyrediyordu. Bu sırada aklına insanoğlunun kendinden bahsederken “Güneş battı, Güneş doğdu” demesi gelince “hoh!hoh!” diye göbeğini hoplata hoplat..