Gece seni az düşünebilmek için dörtte bir uyku ilacı aldım yine…. Yine engel olamadım ama sabahın köründe dört saatlik uykudan kalkıp gözlerimi sana açmaya…….. Neden ?
Dün 10 Kasım ‘dı….. Sabah kalktığım an saate baktım maalesef 09.30 …. KAÇIRMIŞIM. İçimden küfürler ettim kendime, bir yandan da meraklandım ; Sirenler çaldı mı?<..
Çalıştığım Şirketin Kurumsal yapıda olmasını seviyorum. Eğitimlerin ardı arkası kesilmiyor böylece. Yine bir eğitim günü sonrası evimde oturmuş ufak ufak takılıyorum bilgisayarımın başında...
Arayışlar sanırım hiç son bulmayacak. Son bulmaması da iyi . Çünkü arayış ümidin; ümit ise yaşama sevincimizin bitmemesine işaret. Hani tekrar tekrar okuduğumuz kitaplar vardır ya kendimizi..
Güneş yüzünü gösterdi yeniden… Birkaç gündür yaşadığımız puslu ve yağışlı hava sona erdi ermesine de yüreğimde ki pus henüz yerini güneşe bırakmadı. Zor çok zor geçen bir mesai günü..
İçimdeki kıpırtısızlık ve bezginlik devam ederken sadece çalışıyordum. Çok mutlu bir hayat olmasa gerek diyorum kendi kendime. Bir hareket lazım yeni bir soluk ama ne ?? Aman! Evimin temiz..
Sessizlik, Bir zaman savaş vardı sonra yerini kaosa bıraktı. Şimdiyse kesinkes benliğimi kaplamış olan bir teslimiyet var. Yüzyıllardır savaşıyorum. Yorgun ve yaşlı bedenimin her an..
Kulaklarımda çok sevdiğim bir müzik eşliğinde yazıyorum bu satırları … Az önce bitirdiğim kitap çalışma masamın üzerinde boynu bükük cesaretiyle duruyor… Kelimeler, kelimeler; yakar..
“ Yorgun düştük biz kadınlar… Hayatın içinde çok yorulduk, hırpalandık, savrulduk, kırıldık döküldük çoğu kez, delik deşik, göz göz yaralandık… Ağladık, duyan olmadı…
İki yıl kadar önceydi. Hani bilirsiniz bazen hayatınızdaki her şey tepetaklak olur, bir değil onlarca kırılma noktası yaşar ve hatta ağır gelir, aşamazsınız ya. Öyle bir zamandı. Bir gün iş çıkışı ..