Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Şubat '12

 
Kategori
Hukuk
 

Adım adım soyadım

Adım adım soyadım
 

Hukukçu olmamama karşın, Medeni Yasa dahil, hukuksal alanda da kadın-erkek eşitsizliğinin bulunduğunu biliyorum. 1990’larda yeni Medeni Yasa hazırlanırken, genelde kadın bazı hukukçularımızla görüşmüş, (Av. Şenal Sarıhan, Av.İlknur Kalan, Av. Ayşen Erdoğan) bazılarını televizyon programımda konuk etmiş, haberler yapmış yazılar yazmıştım. 2000’lerin başında yürürlüğe giren yeni yasa, eskiye kıyasla kadın lehine düzenlemeleri içerse de eksik ve yetersiz. Bunun, uygulamada ve yaşarken daha da çok ayırtına varıyorsunuz. Ben bu yazıda yalnızca evlilik ve boşanmayla değişen ve değişmeyen soyadları konusuna değinmek istiyorum.

Kadın evlenirken, kızlık soyadını, eşinin soyadını ya da her ikisini birden kullanabiliyor. Genelde sonuncusu tercih edilse de erkeğin isteğiyle onu gücendirmemek için, evlenirken eşinin soyadını alanlardandım. Bu nedenle banka hesaplarım dahil birçok yerde kimlik güncellemesi yaptırmam gerekti. Öte yandan, on yılı aşkın süredir gazetecilik mesleğimde az çok tanınan ve bilinen soyadım yerine eşiminkini kullanmam da zararımaydı. Kötü giden bir evlilik ve boşanma davası sürecinde, nüfus müdürlüğüne başvurarak, kızlık ve evlilik soyadlarımı birlikte kullanmaya başladım. (Yeniden salt kızlık soyadımı kullanmak için mahkeme kararı gerekmesi de bana tutarsız geldi.)

Boşanma kararı kesinleştikten sonra, nüfus müdürlüğüne giderek, biraz da yaşanan süreçte ayrıldığım eşime ve ailesine duyduğum olumsuz hislerimden ötürü, hemen kızlık soyadımla yeni kimliğimi aldım. Aslında mantıken her iki soyadını kullanmayı sürdürmem, özellikle çocuğumla aynı soyadını taşımam açısından kolaylıklar sağlayacaktı. Ama, diğer yandan, oğlumun babasına, onun soyadını kullanmamı engelleyecek girişimlere bulunma olanağı da vermek istemiyordum. Davanın sonuçlanması ve bekarlık soyadımı kullanmaya başlamakla üzerinden ağır bir yük kalkmış gibiydi.

Şu bürokrasi dedikleri…

Devletimiz, teknolojimiz, bilgi ağımız, falan gelişmişti ya, ben sanıyordum ki, mahkeme kararıyla nüfus müdürlüklerinde güncellenen bilgiler, devletin tüm kurumlarımda bilgisayardan görülebilecek ve bizler ayrıca, boşandığımızı, çocuğumuzun velayetinin bizde bulunduğunu belgelemek, kanıtlamak için uğraşıp durmayacaktık. Nerdeeee!

Önce evlendikten sonra yaşadığım süreci adeta “geriye sarmak” sayılabilecek bir süreç yaşadım. Tek tek birçok kuruma gerekçeli mahkeme kararını kesinleşme şerhiyle birlikte iletip durdum. (Bu arada kararda yazan ve özel sayılabilecek birçok ayrıntıyı herkesin görmesi de beni epey rahatsız etti!) En çok da pasaport çıkartırken uğraştım. Benim ve oğlumun vukuatlı nüfus kayıt örneğinde her şey açık ve net okunmasına karşın,  soyadları nedeniyle mahkeme kararıyla birlikte  nüfus müdürlüklerinden ayrıca yazı alıp emniyete vermek zorunda kaldım! Yine de pasaportları çıkarttıktan sonra rahatladım. Boşanma davası sürecinde çocuğumu benden almakla  tehdit eden,  onunla yurtiçinde bile yolculuk etmeme sürekli engel çıkaran babasının oluşturabileceğini riskleri bertaraf ettiğimi sanıyordum.

Yaklaşık bir ay önce yaşadığım deneyim. “Kazın ayağı öyle değilmiş” dedirtti. Dört buçuk yaşındaki, oğlumla bir haftalığına Sarıkamış’a tatile giderken, oğlumun babası bizi havaalanından uğurladı. Onunla boşandığımıza, hatta onun oğlumun babası olabileceğine ilişkin hiçbir kanıt ve belge aranmaksızın, bilet/kayıt işlemlerimizi hallettik, oğlumla kontrollerden sorunsuzca geçtik ve tatilimizi yaptık. Ancak dönüşte, Kars havaalanında işlem yaptırırken, işgüzar memur, çocuğun soyadının niye farklı olduğunu sordu. (Ben evli olduğum halde bekarlık soyadımı da kullanıyor olabilirdim). Boşandığımı ve çocuğumun velayetinin bende olduğunu belirttim. Ayrıca, babasının İzmir’den bizi buraya gelirken yolcu ettiğini de sözlerime ekledim. Mahkeme kararını görmek istedi. “Yanımda taşımıyorum, çünkü yurtdışına çıkmıyorum. Bana daha önce yurt dışına çıkışlarda bu tür bir belgenin istenebileceği söylendi” dedim. Kadın bilet memuru, “Polis” yazan kapıyı göstererek, “Açıklamanızı oraya yapın, ben check in işleminizi yapamıyorum” dedi. (Tanrım, sanki boşandığım ve artık eşimin soyadını kullanmadığım için cezalandırılıyordum!!!)

Niye erkeğe üstünlük?

Komisere durumu açıkladım. “Eşiniz…Eski eşiniz, nüfus cüzdanının önlü arkalı fotokopisiyle birilkte vekaletin sizde olduğuna ilişkin yazı yazıp fakslasın buraya” dedi. İşi gereği arazide bulunabileceğini yakınında belgegeçer bulunmayabileceğini anlatırken, numarayı çevirdim. Allah’tan şirkete ait bir yazıhanedeymiş  ve gereken yazıyı havaalanına faksladı. Uçağın kalkışına kırk dakika kala yaşadığım bu stres de yanıma kar kaldı. Havaalanında görevli polis memuru, biraz mahçup “Kusura bakmayın biz işimizi yapıyoruz. Eğer ayrıldığınız eşiniz noterden bir muvafakatname çıkartırsa, onu bu tür işler için her yerde kullanabilirsiniz” önerisinde bulundu.

(Demek İzmir ve Kars havaalanlarında farklı uygulamalar ve çifte standart var… Ya da karayolunu tercih etseydim; boşandığım halde erkeğin soyadını kullanıyor olsaydım, böyle sorunlar yaşamayacaktım!...)

Kafamda yöneltmediğim onlarca soru ve belli etmediğim öfkeyle oradan ayrıldım. Haklıyken, çocuğumun velayeti bendeyken, niye haklılığını kanıtlamak, izin belgesi almak zorunda kalan benim? Onca bilgisayar kaydı, teknolojik yatırım, bilgi ağı ne işe yarıyor? Havaalanındaki görevli bir bilgisayar kaydına bakıp, gerekli kontrolleri yapamıyor mu? Ben üç dört sayfalık mahkeme kararını sürekli yanımda taşımak ya da velayet onda olmadığı halde çocuğumun babasından izin belgesi almak zorunda mıyım?!!! Örneğin, durumdan haberdar olup, noterden istenen belgeyi çıkarmayı haftalar önce kabul eden eski eşime,  ricada bulunmak, iki de bir bunu hatırlatmak için telefon etmek bile can sıkıcı! 

PEKİ YA AYRILDIĞIM EŞİM OĞLUMLA SEYAHAT EDİYOR OLSAYDI, SOYADLARI NASILSA AYNI DİYE ONA BİLGİ, BELGE SORULMAYACAK MIYDI? Boşanmış erkeğin çocuğunu annesinden izinsiz bir yerlere götürüyor olmasını engelleyecek düzenlemeler, böylesine sıkı kontroller de var mı? Haydi, ben uyanıklık ve çabukluk gösterip, oğluma pasaport çıkarttım. Ya pasaportu daha önce velayeti alamayan erkek çıkartmış olsa, onun çocuğu yurtdışına kaçırmasına kim engel olacak! Çocuk yanındaki adama “Baba” diyor, soyadları aynı…

Çocuğa annenin soyadı

Bence sorunun hem yasal hem de uygulamadaki köklü çözümü için,  anne nasıl kızlık soyadını evlendikten sonra kullanabiliyorsa, çocuğa da kendi soyadını verebilmelidir. Boşanma sonrası velayeti alan tarafın soyadını taşımalı çocuk!  Böylece özellikle kadın açısından bürokraside  ve uygulamada yaşanan birçok zorluk, sıkıntı aşılmış olacaktır.

Öte yandan Medeni Yasa’da çocukların hem anne hem baba soyadını taşıması düzenlemesi getirilebilir. Böylece boşanma ve anne babanın başkalarıyla evlenmesi durumundaki ad karışıklıklarının da önüne geçilmiş olur.  Çocuklar evlenip, kendileri anne baba olduklarında  kendi tercih ettikleri soyadlarını kullanıp, çocuklara verebilmeli. (Böylece iki soyadı dörde çıkmamış olur. )

Bu konuda konuştuğum, danıştığım avukat arkadaşım; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar uzayacak dava sürecinde, iç hukuk yolları tüketilinceye dek ne çok zaman, para ve uğraş gerekeceğini anlattı. 

Avrupa Birliği’nde soyadı kullanımı bağlamında kadın erkek eşitliğini sağlayıcı yasal düzenlemeler var. Türkiye şimdilik bunlardan kadının evlendikten sonra bekarlık soyadını kullanmasını kabul etmiş. Ulusal mevzuatımız, bu açılardan da en kısa zamanda Avrupa Birliği yasalarıyla uyumlu duruma getirilmelidir.  Yasa koyucu “Erkek” olduğundan kadın aleyhine düzenlemelerin varlığını sürdürmesi ve kadın lehine uygulamaların yasalara ve yaşama geçirilmesinin gecikmesi, engellenmesi normal ve hoş karşılanamaz. En azından kadın milletvekilleri, hukukçular  ve aydınlar, bu yönde kamuoyu oluşmasını ve gereğinin yapılmasını sağlamalıdır.

Çünkü, artık ne yazık ki kadın hakları, özgürlüğü ve eşitliği için, birçok çağdaş Avrupa ülkesinden önce, gerekli yasaları, düzenlemeleri “tepeden inme” getiren ve uygulatan bir Atatürk’ümüz yok!

Gülçin ERŞEN - 27 Şubat 2011 /Güllük

 
Toplam blog
: 134
: 869
Kayıt tarihi
: 06.07.11
 
 

Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu (İletişim Fakültesi) Radyo ve Televizyon Bölümü mezun..