Arkadaşım, eş, arkadaşım eş, arkadaşım eşşek!

Hani bu sütunlarda bir eşek satıldıydı ya. Eli yüzü düzgün. Sahibi zevk sahibi. Ne diyordu satış ilanında? “ Eşeğin temiz kağıdı mevcuttur. Bir üst model katır alacağımdan, sevgili eşeğimi satıyorum” diye ilan vermişti ya. İşte o eşek, gittiği yerden aynı gece, geriye, yuvasına döndü.

Sahibiyle birlikte, çıkartılan semerini de tekmeleyerekten. N’olmuş biliyor musunuz?  Yeni sahibi ona “Eşşoğlu Eşek” demiş. Sadece böyle dese iyi. Derken, iki tane  “Ş” harfi kullandığından, gücüne gitmiş. İki  “ş”  olunca, eşeğin katmerlisi mi denmek istedi acaba? Görüyor musunuz? Eşeğe  bile  “eşek” denilince alınıyor. Çingeneye roman  diyorlar artık. Eskisi gibi eşeğe “ nallı Fatma” denmiyor  Bu sefer de Fatmalara ayıp oluyor. Devir değişti, n’apalım?! Uyacağız.

Neyse, şu işe bakın. Eşeğin eski sahibi Rıdvan  Esen, yeniden eşek sahibi oldu. Ve de işler çatallaştı. Bu sefer eşeği bandolarla, mızıkalarla, allayıp pullayıp kapının önüne koymak istesen bile, eşeğin  hiçbir yere kıpırdayacağı yok. Gidici değil yani. Eee, Rıdvanı teselli ettik. “ Başa gelen çekilir” dedik.

Rıdvan diyor ki “ Bizim eşek, modaya merak salmış.” Diyor. Hani şu sarı kaytan bıyıklı, bir modacı var ya. İşte o modacı. Bir adam yollamış. Eşeğin ölçülerini aldıracakmış. Eşek eşektir. Eni, boyu
standarttır. Bir tek yüksekliği değişkendir.

Ama adam titiz. Ve de ünlü. Detay ölçü istiyormuş. Eşeğin boyundan, posundan, yanağındaki beninden, kara gözlerinden gayri, şeysini, yani bedeninin  de ölçüsü alınacakmış. Ha, unutuyordum,  dişi mi, erkek mi diye de öğrenmek istemiş. Ne demekse!  Ne sine alacakmış  ölçüyü?!

Eşeğin eski sahibi üzgün ve şaşkın. “Bu kadar çabuk nasıl oldu da, gelip beni buldu” diyor. Merak edilecek ne var bunda.  Vaktiyle iiyi muamele yapmaktan kaynaklanır bu. Muamele, muameledir.  Yeni sahibi, eşeği vurdu, çarptı mı ne?

Bir türlü kafasını kurcalayan soruya cevap bulamıyor. Eeee, söylemeyi unuttuk. Eşek, bir zamanlar eski sahibinin merakı yüzünden, bol bol moda defileleri seyrederdi TV’lerde. Eşek de oradan kapmış olmalı. Hisli hayvanmış doğrusu.

Ölçüyü yanlış almış adam. Dikilen kot, bedenine oturmamış. Basenin çok altlarında kalmış kemeri. Ama yine de eşeğin eski sahibi Rıdvan bey, yine de ümitli: “ Allayıp, pullayıp, kremleyip, rimel kirpikleriyle, alnına düşen kah külü ile, daha çabuk alıcı bulurum diyor. En çok modacıya güveniyor. Hele bir giydirsin. Bu eşek,  kamçılı silahşor ZERO rollerindeki küheylan rolüne bile çıkar bu kıyafetlerle. Bir de TV’ ler kaptı mı, gelsin  podyumlar, film stüdyoları,  gelsin diziler, “Azzzzz sonra” diye başlayan takdimler içinde eşeğimizin şansı açılır valla.

Hani bir zamanlar hünerli bir katır vardı.  Film onunla başlayıp, onunla bitiyordu: “ Konuşan katır, Fransis” diye. Valla bu bizim, katır kırması, eşekten dönme eşeğimiz, reklamlara bile çıkar.

Her şey, eşeğin, “Eşşoğlu eşek” diye azarlanmasından çıkmış. Eşek,  eski ve  yeni sahibine  yakınasıymış: “ Yeni sahibim, eşşekoğlu eşek çıktı, bende talih mi var?!” diyesiymiş.

Eşeğin eski ve yeni sahibini teselli ettik: “ Üzülme sen. Yeniden gıcır gıcır  bir eşek sahibi oldun. “Baksana modaya göre de giyiniyor, mesele yok” dedim.

İnşallah dedi. Ama yine de tedirgindi. Bakalım bu sefer, ileride bir eşek sürüsü ile ile yine yuvaya dönüş yapmaz inşallah” diyor.

İnşallah, dedik.

Düşük belli kotlar modaya şimdi.  Ona uyuyor. Terzi iyi ölçü alamamış. Gömleği dar biçmiş.