Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '15

 
Kategori
Güncel
 

Atatürk'ü anmak demek...

ATATÜRK’Ü ANMAK DEMEK…

Sosyolog Prof. Dr. Sabri ÇAKIR

Bugün 10 Kasım 2015… Türkün önderi, yol göstericisi Mustafa Kemal Atatürk’ün, bir lider, bir kurtarıcı için çok erken bir yaşta aramızdan maddi olarak ayrılışının 77. yılı. Onu her yerde, her kurumda, özellikle eğitim-öğretim kurumlarımızda özlem ve saygı ile anıyor; hakkında özde olmasa da sözde konuşmalar, övgüler yapılıyor, çocuklar bağıra bağıra şiirler okuyorlar. Her yıl, her 10 Kasım günü benzer eylemler ve söylemlerle onu anmaya ve anlamaya çalışıyoruz.

Ne var ki gerçekten hem kendi ulusu hem de sömürülen, ezilen uluslar için çok şeyler başarmış, her toplumun örnek alabileceği bir kültür devrimi, toplumsal bir değişme yapmış, dünyanın hayranlık duyduğu bir devrimci için bu tür biçimsel anmalar yeterli midir? Ya da Atatürk’ü anmak demek bu mudur?  

Atatürk’ü anmak demek; onun kurduğu cumhuriyete, yaptığı devrimlere sahip çıkmak, bunları korumak, kollamak ve yaşatmak demektir.

Atatürk’ü anmak demek; Türk tarihine-coğrafyasına, Türk diline ve Türk kültürüne sahip çıkmak ve bunlarla ilgili kurumları( Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Türk Hava Kurumu v.b.) korumak, kollamak ve yaşatmak demektir.

Atatürk’ü anmak demek; kadın-erkek ayrımı(cinsiyet ayrımı) yapmaksızın eğitim ve öğretimde, ekonomide, insan haklarında, özgürlüklerde fırsat eşitliğini sağlamak ve özellikle kızlarımızı, kadınlarımızı erkek egemen bir anlayış ve baskıdan kurtarmak demektir.

Atatürk’ü anmak demek; “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir”(Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir) özdeyişini anlamak ve yaşama geçirmek demektir Yani “Dünyada her şey için, yaşam için en gerçek yol gösterici bilimdir. Bilim ve tekniğin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, sapkınlıktır. Yalnız bilim ve tekniğin yaşadığımız her dakikadaki aşamalarının gelişmesini anlamak ve ilerlemesini zamanla takip etmek şarttır.”

Atatürk’ü anmak demek; “Batı’nın sadece bilim ve tekniğini alalım ve kendi kültürümüz içinde kalalım” demek değil, Batı ile Doğuyu birbirinden koparan kültür-uygarlık ayırımını reddederek Batı ile bütünleşmek demektir.

Atatürk’ü anmak demek; onun devrimlerini, özgün fikirlerini, söylevlerini eğitim-öğretim yolu ile genç nesillere aktarmak, öğretmek ve halk katmanlarına indirgemektir. Bu amaçla eğitim-öğretim kurumlarında, özellikle ilk ve ortaöğretimde Atatürk’ün yaşamı, eserleri, devrimleri, Türk milletine bıraktığı maddi ve manevi mirası ders konusu yapılmalı ve çocuklarımızın onu anlamaları ve geleceğe aktarmaları sağlanmalıdır.

Atatürk’ü anmak demek;  biçimsel tören Atatürkçülüğünden vazgeçmek, her zaman ve her yer de onun anıtını, heykel ve büstlerini korumak, ayaklar altına alınıp tekmelenmesini, yakılıp parçalanmasını önlemek, halk içinde saygınlığını artırmak demektir.

Tüm bunların yapılabilmesi, toplum yaşamının bir parçası haline getirilebilmesi için, iktidar mensuplarının, devleti yöneten erkin, öğretmenlerin, bilim insanlarının öncelikle Atatürk’e, onun devrimlerine, tarihi değiştiren ve mucizeler yaratan bir Türk olduğuna inanmaları gerekir…

Devrimlerinin gerçekleşmesini ve sonuçlarını görmeden 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini kapayan Türk’ün bu eşsiz ve büyük kahramanı, aradan geçen bunca yıla ve unutturma çabalarına karşın hala bütün varlığı ve canlılığı ile aramızda yaşamaktadır. Ölümüne tüm Türkler gibi bütün dünya halkları, ulusları, hatta düşmanları bile ağlamıştır. Cumhuriyetin, devrimlerinin, ilkelerinin korunması ve bekçiliğini şu sözlerle siz Türk çocuklarına emanet etmiştir:

“ Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türk milleti ve Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır”

Bu öneriler ve duygularla Mustafa Kemal Atatürk’ü, ölümünün 77. yılında minnet, saygı ve özlemle anıyoruz…

 
Toplam blog
: 46
: 225
Kayıt tarihi
: 27.03.13
 
 

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji (Sosyal Antropoloji) mezunu 1971; F..