Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '07

 
Kategori
Siyaset
 

Atışmalar ve gerçekler

Atışmalar ve gerçekler
 

CHP lideri Baykal'ın, Tokattaki seçim konuşmasında söyledikleri beni çok düşündürdü. Gerçi, iki gün önceki haber başlıkları da bu konuşmadan pek farklı değildi.

Sayın Baykal, DTP ile Başbakan'ın nikah yapmaya çalıştıklarını, hatta yapacaklarını, şahit olarak ta Talabani ve Barzani'yi çağıracaklarını söyledi. Bu sözler birçok insanın hoşuna gidebilir. Vurucu ifadeler olarak nitelenebilir. Bana sorarsanız; eğer bir söz, gerçeği tam olarak yansıtmıyorsa; ne kadar vurucu olursa olsun değersizdir.

Sözü söyleyen sıradan bir insan değildir. Ülkeyi yönetmeye aday bir parti başkanıdır. İnsanlar, onun ağzından çıkanların eksik veya fazla olabileceğine inanmak istemezler. Olayı doğru olarak anlarlar.

Başbakan, kendisinin DTP ile koalisyon kuracağını söylememiştir. Ancak sorulan bir soru üzerine, DTP, Bulgaristan'daki Hak ve Özgürlükler Hareketi gibi olursa o zaman, düşünebilir demiştir. Olur veya olmaz gibi kesin tavır almanın uygun olmayacağını söylemiştir. İşin garibi DTP bu açıklamaya;" AKP, çözümsüzlük çizgisidir" diyerek, itirazda da bulunmuştur. Söz, bir tarafın nikaha razı olmadığı bilinerek söylenmiştir.

Farzedelim ki DTP liler, bağımsız milletvekili seçilerek meclise girdiler. Ne yapacağız; onları dışarı mı atacağız? Bir ülkede yasal yollarla seçime girip, milletvekili olmuş insanlara vebalı muamelesi yapmak pek akıllıca görünmüyor. Gerçekten Başbakan, siyasi ihtirası uğruna, ülkesinin geleceğini tehlikeye atacak kadar düşüncesiz bir insan mıdır? Pek ihtimal veremiyorum.

1991 yılında , HEP le ittifak yaparak, yani ilk nikahı kıyarak milletvekili kazanan SHP dir.(1) SHP, yasak nedeniyle CHP nin yerine kurulmuş iki partinin devamıdır.(2) O parti başka, "biz başkayız" gibi gerçekçi olmayan itirazlar kimsenin vicdanında yer bulmaz. Çünkü sayın Baykal, 1991 seçimlerinden sonra SHP milletvekiliydi. Ben bu, SHP- HEP birlikteliğini son derece normal karşılıyorum. Bundan dolayı SHP yi veya CHP yi asla eleştirmiyorum. Burada yasalara aykırı bir durum yoktur. Normal görmediğim tarafı aşağıya yazıyorum:

O zamanlarda, o milletvekillerinin ısrarla, kürtçe yemin etmek istemelerini hoş karşılamadım. Çünkü bir hukuk devletinde, gerekli yasal düzenlemeler yapılmadan, bu mümkün değildir diye düşünüyorum. Ama onlara parya muamelesi yapılmasını, onların dışlanmasını, protesto edilerek konuşmalarının engellenmesini de asla kabul edemedim. Hapse atılmalarını, kendimce hukuki ve adil bulmadım.

Söz; küfür, hakaret ve aşağılama içermiyorsa cezalandırılmamalı. Orası milletin meclisidir. Konuşmalıydılar; ne yapmak ve ne demek istediklerini, dinleyenlere anlatmalıydılar. İnsanların ağzını kapatmakla, düşünmesine mani olamazsınız. Protestolarla onların konuşmalarını engelliyenleri, seviyeli ve demokrat insanlar olarak kabul edemiyorum.

O vekiller de bu topraklarda yaşayan ve bu ülkenin vatandaşı sayılan insanların oylarıyla seçilmişlerdi. Yani oylar, Suriye ve Irak'tan gelmemişti. O gün, yemin merasimindeki karşılıklı tavırlarla ayrımcılık meclise taşınmış, bu durum karşısında; güçlü ve kalabalık olan taraf, olgunluk gösterememiştir. Bu olmamalıydı. Nitekim olmamıştır da. Olay karşılıklı tepkilerin artmasından ve iplerin biraz daha gerilmesinden başka bir işe yaramamıştır.

SHP, yani CHP, keşke o zaman meclise taşıdığı kişilere sahip çıkıp, bölge insanlarının gönlünü alabilseydi. Bence çok daha güzel olurdu. Görüldüğü gibi, biraz geriye gittiğimizde hepimizin günahları var. O zaman siyaseti daha dürüst bir zeminde yapmaya çalışmalıyız. Bu sözüm, Baykal ve Başbakan dahil bütün siyasetçileredir.

Bu konuşmanın aklıma getirdiği diğer olay ise şu haber başlığıdır:" Erdoğan: Seçimden sonra Türkiye, cumhurbaşkanlığı krizi ile karşı karşıya kalacak" dedi. Dedi'sini ben koydum. Haberi baştan sona okusak bile, böyle bir anlam çıkmıyor. Ancak, herkesin bildiği ve konuşarak tükettiği anlam çıkıyor. Fakat günlük yazılarına göz attığım bazı yazarlar, bu başlıklara gönderme yapıp, Başbakan'ı bir güzel, kriz mucidi ilan edip oturtmuşlar.

Eğer bir parti 367 veya anlaşan iki parti 367 millekvekili çıkaramazsa krizin çok muhtemel olduğunu Çemişkezek dağlarında koyun otlatan çoban bile biliyor. Bu bilgisini marifet sayıp, Başbakan'ı bu kadar büyütmeye, erişilmez kılmaya ne hakkınız var? Bu güzelliği Türk Milleti'ne emanet eden Anayasa Mahkemesi'ni unutup, bütün övgüleri Başbakan'a yapmanızı asla bağışlayamıyorum. Yazı burada bitti. Hadi gene kurtuldunuz. Geçmiş olsun.

(1)-http://www.shp.org.tr/basinda_shp/karayalcin-chp-dehap-ile-secim-ittifaki-pazarligi-yapti/

(1)-Sosyaldemokrat Halkçı Parti 18 Şubat 1995'te CHP ile birleşmiş böylece hukuki varlığı sona ermiştir

(2)-http://tr.wikipedia.org/wiki/Sosyal_Demokrat_Halk%C3%A7%C4%B1_Parti


 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..