Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '09

 
Kategori
Siyaset
 

Basit gerçek

Basit gerçek
 

85 yıllık Cumhuriyet tarihinin şüpehesizki en dikkat çekici yanı otoriter bir devlet yapısının karakterize olmasıydı.
Ülke sermayesinin kendi olağan siyasal rejimini doğru dürüst işletemediği bir tarihsel dönemdir 85 yıllık Cumhuriyet tarihi. Büyük mücadeleler sonrasında elde edilen burjuva demokratik devrimi, ne burjuva demokrasisinin gereklerini yerine getirebilmiş, ne de toplumsal ilerlemenin önündeki tarihsel ve siyasal engelleri ortadan kaldırabilmiştir. 85 yıllık Cumhuriyet tarihine baktığımızda, aksine, anti-demokratik uygulamaların alabildiğine yoğunlaştığı bir süreç kendisini göstermiştir.
Burjuva demokratik devrimi ile ortaya çıkan Cumhuriyet rejimi, asker ve sivil otoritenin hegemonyasında ve bu hegemonyanın yaratmış olduğu statükocu tutumu ile toplumsal ilerlemenin bizatihi kendisi önüne set çekmiştir.

85 yıllık Cumhuriyet rejimin kendisini tanımlarken kullanmış olduğu argümanlar şunlardır.
Batılı!
Modern!
Çağdaş!
Demokrat!
Oysa bu kavramlar son derece cazibeli ve albenili olsa da, ülkemizdeki pratik uygulamaların pek de öyle modern tarzda burjuva demokrasisi ile ilişkisinin olmadığı aşikârdır.
Cumhuriyet kendisini tanımlayıp, Modernizmin renkli dünyasına sözde kendisini bırakırken, pratik uygulamalarda Osmanlı’nın o kendisine has despotik devlet anlayışının mirasını bir türlü kenara bırakmamıştır. Hal böyle olunca, son derece çelişkili yapılara bürünmüş bir rejim uygulaması ortaya çıkıyor ve rejimin uygulayıcıları “bu ülkenin kendisine özgü koşulları vardır” yaklaşımı ile bu çelişkilerin üstünü örtmeye çalışıyor.

Demokratik açılımları halen bir öcü gibi gören devletin, kendisine olan güveninin sorgulanmaya açık olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Devletin kendisine olan güvensizliği nedeni ile yıllar yılı kendi demokrasisini bile doğru dürüst işletebilme cesaretini gösteremediği Cumhuriyet Türkiye’sinin pratiğinde bir sır olmaktan çıkmıştır. Bunun en somut örneği bürokratik yapının mantığıdır ve o eski Osmanlı bürokrasinin mantığı gibi işlemiştir bugünkü bürokratik devlet yapısı. Devralınan bürokratik Osmanlı mirası, sermayenin güçlenmesi ve kapitalizmin ülkemizdeki gelişimine rağmen aynen yerli yerinde kalmıştır. Devletin bu yöndeki durağan yapısının kökeninde asker ve sivil otoritenin imtiyazlı yapısı önemli bir rol oynar. Şayet demokrasi batıdaki şekli ile düzgün bir şekilde işlerse, ortaya son derece matah şeyler çıkacaktır. Mesela ülkede olmayan sınıf bilinci ortaya çıkacak ve emek kesimi siyasal taleplerini daha bir yüksek perdeden talep edecektir. Aynı zamanda ülke de yaşana gelen “Kürt Sorunu” ulusal kimlik talebine daha hızlı ulaşabilecektir. Bu gibi kavramlar o paronayak yapıyı beraberinde getirecektir. “Türk devletinin bekası tehlikeye girer” endişesi.

Yani efendim anlayacağınız, Cumhuriyet Türkiyesinin egemenlerine korkulu rüyalar gördüren şu yukarıda ifade etmeye çalıştığımız olgulardır ve bu olgular, devletin baskıcı, kıyıcı ve acımasız bir yapıya dönüşmesine neden olmaktadır. Bu olgular sayesinde devletin egemen güçleri ki bunlar her zaman ifade ettiğimiz gibi asker ve sivil bürokratik egemenlerdir, gördükleri korkulu rüyalar sonrasında, anti-demokratik yasaları kalıcı hale getirmek sureti ile geniş halk yığınlarının taleplerini bastıracak yöntemleri her koşulda öne çıkarmaktan beri durmuyorlar.
Lakin dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, devletin izlemiş olduğu bu kadim politikalar, ne sorunları ortadan kaldırabilmiştir, ne de tarihsel gerçeklerin göz ardı edilmesine neden olabilmiştir.

Aksine efendim, baskıcı içerik taşıyan devletin o kadim politikaları, var olan sorunları daha bir direngenleştirmiştir, son hali ile kangrene çevirmiştir.
Bilesiniz.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..