Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '13

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Belediyecilik ve özelde Tekirdağa öneriler

Belediyecilik ve özelde Tekirdağa öneriler
 

Tekirdağ ve Belediyecilik


Yerel yönetim seçimlerinin yaklaştığı günümüzde kısaca Belediyecilik nedir? Bizden oy isteyen Başkanlar neler yapmalıdır? Görev yetki ve sorumlulukları nelerdir? Sorularına yanıt arayalım birlikte, buyurun lütfen.

Belediye, bir şehir veya ilçenin temizlik, aydınlatma, su ve elektrik gibi ortak ihtiyaçlarını ve hizmetlerini gören örgüt olup, nüfusu belli bir sayının üstünde olan yerlerde kurulan yerel yönetimlerdirBeldenin sorunlarını çözmek ve bazı hizmetleri karşılamak amacıyla, belde halkının oylarıyla seçilen yöneticilerin görev yaptığı, tüzel kişiliği olan örgütlerdirİlk olarak Ortaçağ'da Avrupa'da ortaya çıkmıştırDerebeyin baskılarına karşı haklarını ve çıkarlarını korumak isteyen kent halkı (esnaf, zanaatkar ve tüccarlar) kurduğu Lonca örgütleri aracılığıyla kendilerinin ve kentlerinin özgürlüklerini senyörlerden satın aldılarOrtaya çıkan özgür kentlerin yönetim sorununu çözebilmek için, belediyeler oluşturuldu

Belediyelerin Görevleri: 1-Kentin altyapısı ile ilgili su dağıtımı, şebeke dağıtımı, kanalizasyon, şehir içi yollar, doğalgaz dağıtımı vs. gibi işler belediyeye aittir. 2-Çöp toplama, yolların temizlenmesi, itfaiye hizmetleri, zabıta hizmetleri, cadde ve sokak temizliği ve halk sağlığını koruma gibi görevleri vardır. 3-Şehir içerisinde imar ile ilgili izin ve belgeler belediyenin görevleri arasındadır. 4-Şehrin ekonomik işleri belediyenin kontrolü altındadır. Fiyat ve ücret tespit etme, haller açma, pazar yerleri kurma, sanayi bölgeleri kurma vs. gibi görevleri vardır, 5-Şehir içerisinde eğitim ile ilgili Okul öncesi eğitim verme, mesleki eğitim kursları düzenleme ve kütüphane açma vs. gibi görevleri ifa eder. 6-Sağlık hizmetleri, dini görevler, nikâh işleri, yurt açma ve ucuz konut yapma gibi görevleri yerine getirir. 7-Şehir içerisindeki ulaştırma alanındaki işler belediyeye aittir. 8-Eski tarihi eserleri koruma, kültür merkezi açma, spor alanları yaratma, tiyatro müze ve sinema salonları açma gibi görevleri bulunur.

Bilinen Belediyelerin; Görev alanlarına dahil yerleşim yerlerindeki kişi ve kurumlara, ilgili yasalarla tanımlanmış sorumluluklar ve yetkiler çerçevesinde hizmet vermekle yükümlü olduğu ve bunların “kamu kurumları” niteliği taşıdığıdır. Belediyeler görevlerini yaparken hizmet verdikleri kişi ve kurumlara ilişkin olarak toplum yararına düzenlemeler yapmak, bunların uygulanmasını sağlamak için de sahip oldukları yasal yaptırım yetkilerini gerektiğinde kullanmakla yükümlüdürler.

Her kurumun olduğu gibi, belediyelerin de gelir kaynakları sınırlıdır. Kendilerinden beklenen tüm hizmetleri bir anda yerine getirebilmeleri için yeterli değildir. Bununla birlikte, kamu hizmeti veren kurumlar olduklarından, “özel sektör ticari anlayışı” ile de yönetilemezler. Ancak bu husus; Belediyelerin bir “hayır kurumu” olarak algılanması, görev yapması anlamına da gelmez, gelmemelidir.

Belediyecilik, toplumun tüm yoksul ve ezilen kesimleri başta olmak üzere; emeğiyle geçinenlerin, işçilerin, köylülerin, esnafın, kadınların, çocukların, gençlerin, engellilerin, sorun, ihtiyaç ve taleplerine öncelik veren, kentin sosyal yaşamının düzenlenmesinde insanı merkeze koyan, katılımcı, demokratik, emeğe ve sosyal adalete saygılı olmayı kılavuz edinen, barış içinde, dostça, kardeşçe birlikte yaşamayı, dayanışma ve sevgiyi öncelikleri olarak gören, hizmetlerde eşitliği ilke edinen, her düşünce ve eyleminde, halkın çıkarlarını titizlikle gözeten bir anlayış olarak ortaya koymalıdır.

Sosyal belediyecilikte ise, iş, aş, ekmek, sağlık, insanca yaşam, eğitim, çevre gibi faktörler esastır. Belediyeler küçük birer yerel hükümete benzerler. Bu yerel hükümetleri başkanı da belediye başkanı, parlamento üyeleri de belediye meclisidir. Bu bağlamda belediyeler halkla doğrudan birebir temas kurabilir. Ancak, Belediyeleri ticarethane gibi bir tüccar anlayışı ile yönetenler bunu pek fark edemezler. Yani şirket kurarak belediye yönetilebilir, çok ta para kazanılabilir. Ama belediye bir ticarethane değil, hizmet üreten, halka hizmet götüren, kentte yaşayan halkın sağlığından, selametinden, huzurundan kısaca her şeyinden sorumlu olan kamusal kurumlardır. Bu konuda sosyal Belediyeciğin adı İzmir Dikili örneği olabilir. Bu belediyecilik anlayışı Türkiye’deki Belediyeciliğin pusulası olmalıdır. Başka bir ifade ile insanları fakir fukara edebiyatıyla, dilenci kültürüyle kandırmak ve kendine bağlamak, onların oylarını almanın aksine herkese hizmeti eşit götürmenin adı Sosyal Belediyeciliktir. Sosyal Devlet anlayışının yerleşemediği, yeterince önemsenmediği Türkiye’de yoksullukla savaş “kamunun yoksullara dağıttığı yakacak, yiyecek yardımları” ile özdeşleştirilmek isteniyor. Belediyeler de bu çarpık anlayışın etkisi, baskısı altına girmekten kurtulamıyorlar. Yılın belli zamanlarında dağıtılan bu yardımlar sadece ve sadece “günü kurtarmaya yönelik, sadaka kültürü” anlayışından başka bir şey değildir.

Kısacası; Sosyal belediyecilik kavramı altında mahalli idarelere sosyal alanlarda planlama düzenleme işlevleri yükleyerek, onları sosyal amaca kanalize eden; sosyal dayanışma ve entegrasyonu sağlayarak belediyelerin sosyal güvenlik ve adalet mevhumunu geliştirici sosyalleştirme ve sosyal kontrol işlevlerini ön plana çıkaran bir çalışma yapılmalıdır. Sosyal belediyeciliğin temeli tüm vatandaşların topluma kazandırılması için toplumsallaştırma misyonu ile birlikte toplumsal kesimleri yönlendirme, onlara rehberlik etme anlayışının geliştirilmesidir

Bu çerçevede oluşturulması ve kabul edilmesi gereken “Sosyal Belediyecilik” anlayışı; “topluma, mevcut koşullar içinde olabilecek en yaygın düzeyde kaliteli hizmet sunabilmek” olmalıdır.

Hesap kitap yapılmadan, gelişi güzel borçlanarak kaynak yaratma anlayışı belediyeleri iflasa götürmekten başka bir işe yaramaz. Alınan borçlar sonunda belediyelerin gelecekte sağlayacakları gelirlerden ayrılan paylarla ödeneceğinden, borçlanma dikkatle yapılmalı, “günü değil, geleceği kurtarmayı” amaçlamalıdır. Son yıllarda çok sayıda belediyenin büyük borç yükleri altına girmiş olduklarını, bu nedenle maaş ödemelerinde, çalışanlarının ücretlerini iyileştirmede, hizmet üretmede zorluklar yaşadıklarını görmekteyiz.

Belediyeler, halka sağladıkları hizmetleri aksatmadan sürdürebilmek, yaygın hale getirebilmek, yeni altyapı inşa edebilmek için bu hizmetleri fiyatlandırırken “ileriye dönük kaynak oluşturabilmeyi” göz ardı etmeyen finansal planlama anlayışı ile hareket etmelidirler. Bu husus, özellikle hızla büyüyen, gelişen yerleşim yerlerinde hizmet veren belediyeler için daha da önemlidir. Bu bağlamda, belediye hizmetlerinin ucuza mal edilmesi de dikkat edilmesi gereken bir konudur.

Belediyeler; başta işsizlere iş vermek olmak üzere, yakacak, yiyecek, giyecek yardımı yapmak, ücretsiz okul servisi sağlamak gibi sınırlı sayıdaki insana “yüzeysel”, “geçici” rahatlık veren uygulamalara girerek esas yükümlülüklerini yerine getirebilmek için harcamaları gereken kaynakları azaltıyorlar. Oysa, bireylerin iş sahibi olarak ihtiyaçlarını emekleri karşılığında elde edecekleri kendi kazançları ile karşılamalarına olanak sağlayacak koşulları oluşturmak Belediyelerin değil merkezi iktidarın yani Devlet’in görevidir. Belediyeler, işi olan ve insanca yaşayacak düzeyde gelir elde eden çok sayıdaki bireylere çağdaş yaşam için gerekli olanak ve hizmetleri sunmakla yükümlüdürler.

Tekirdağ’da ev edinmiş ve orada kısa süre geçirmiş bir mühendis olarak belediyeciliğin yeterli emarelerini göremediğim Tekirdağ Belediyesine önerilerimi sunuyorum; Kültürel ve sanatsal etkinliklerin, eğitimin sosyal yaşamın, toplumun gelişimine katkıda bulunan temel çalışmalardır. Belediye, kültür ve sosyal işler konusunda yıl boyu hazırlayacağı etkinliklerle ve kurslarla bu alanda çalışmalar yapmalıdır. Yapılan etkinliklerle eğitime, çocuğa, kadına önem vermelidir. Sürekli savaş ikliminin yaşandığı coğrafyamızda Barış, Demokrasi ve Emek Şenlikleri, festivalleri düzenlenmeli tüm dünya halklarının, tüm insanlığın ortak özlemi olan barış ve kardeşlik mesajları verilmelidir. Dosta düşmana herkese, farklı inanç, kültür ve düşüncelerin yan yana barış içinde bir arada yaşamaya engel olmadığını, aksine zenginlik olduğu gösterilmelidir. Yerel değerlere gereken önem verilmelidir. (Namık Kemal, Yahya Kemal Beyatlı, Hüseyin Pehlivan v.b.) Türkiye’de ilk defa vatan kavramını ortaya atmış olan Namik Kemal adına bir Kültür Entsisüsü kurulmalı, Tekirdağ'daki ömrü okuyup yazmakla geçmiş olan Macar edebiyatının ünlü yazarı Mikes Kelemen’in Macar Milli Müzesinde on üç eserinden biri olan ''Türkiye Mektupları'' temin edilerek kitaplaştırılmalıdır.  Panellerle, konserlerle, tiyatro gösterileri ve her alanda düzenlenen etkinliklerle Tekirdağ’ın bir Barış ve sevgi ve edebiyat şehri olduğu herkese duyurulmalıdır. Bu çalışmaların yanında Katılımcı Demokrasinin gereği olan Sivil Toplum Örgütlenmelerine ve çalışmalarına önem verilmeli, Kent Konseyi, Kadın Dayanışma ve Gençlik Merkezi oluşumunu çalışmalarını yakından desteklenmelidir. Diğer demokratik kitle örgütlerinin, özellikle Tekirdağ Engelliler ve Dayanışma Derneklerinin çalışmalarını önemseyip desteklenmelidir. Belediye Üniversite (N.K.Ü) işbirliği ile Tarım, mühendislik, Yağlı Güreş, Balıkçılık, Tersanecilik,  Turizm gibi alanlarda bölgesel mikro ve makro projeler hazırlanmalı ve hızla hayata geçirilmelidir. Turgut Mahallesindeki Yahudiler ait ahşap evler derhal restore edilerek Turizme açılmalıdır. Tekirdağ’da trafik ve alt yapı insanların beyninde ve gözünde sorun olmaktan çıkarılmalıdır. Barlar sokağı olarak düzenlenen sokaktaki eski han tipi binalar onarılarak gençlik ve kültür merkezi olarak kullanılmalıdır. Sahil yeniden düzenlenerek çağdaş bir rekreasyon alanı oluşturulmalıdır. Anadolu’nun ortasında bir Üniversite ve kültür kenti olarak yeniden inşa edilen Eskişehir’de olduğu gibi Trakya’nın merkezinde Avrupa’nın kıyısında kültür dokusu yüksek, alt yapısı ve üst yapısı ile imrenilecek bir kent yaratılmalıdır.

Özetle Belediye; Doğrudan sorumluluk alanlarına girmeyen, belli kesim(ler) ve sınırlı sayıdaki bireylerin yararlanabileceği hizmetleri vermek yerine toplumun, o ilin bütününün yararlanacağı; temizlik, ulaşım hizmetleri, sportif aktiviteler, çevre düzenlemeleri, sağlıklı içme suyu sağlanması, kültür ve sanat etkinliklerinin düzenlenmesi gibi hizmetlere öncelik tanımak durumundadırlar.

Bu anlayışın uygulamada hiç de kolay olmayacağı, toplumda yılların alışkanlıkları ile oluşmuş beklentilerin değiştirilmesinin Belediye Yöneticileri’ni yoracağı, zorlayacağı kesindir. Ancak; Bu süreci başarıyla yöneten Belediyeler “günü” değil, “geleceği” kurtarmış olacaklardır. Bunun için de; yönetimde ve uygulamalarda, her anlamda ilkeli, bilgili, donanımlı, vizyon sahibi ve kararlı olmak gerekir.

Odağına insanı koyarak belediyecilik yapan tüm çalışkan, ahlaklı, namuslu, erdemli bir şekilde belediye yöneticilerine başarılar diliyorum.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..