Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '15

 
Kategori
Öykü
 

Bir Playboyun Günlüğünden 38. bölüm

Bir Playboyun Günlüğünden 38. bölüm
 

Alıntı


Yine, yeniden! Yok, anlıyor gibiydim ama, demek ki anlamıyor-muşum, keşke demeyecektim hani, kendime akşamdan sabaha verdiğim o öğütlerim neredeydi? Boşuna mıydı sabahlara değin yatağımda fır döndü gibi dönmelerim. Doktor hanımın, beni tedavimde yalnız bırakmayacağını, beni sıkıştırıp zaman vermeyeceğini, sana bırakıyorum, sen ne zaman benimle konuşmaya hazırsan, dinlemeye hazırım, ister yanlız olarak, istersen Güzinle birlikte Ergüncüm. Ama bana söz ver, kendi kendine konuşup, fikir analizi ettiğinde; Lütfen kendine fazla yüklenme!
 
Doktor hanımın söylemleri ve kahvaltı sonrası içilen kahvelerin ardından, annem ablam ve Güzin hararetli konuşmalarıyla devam ederken, balkona sigara içmek için kalkmıştım, onlar içmediğinden, saygı göstermek zorundaydım elbet.
Annem
- Genç yaşta nedir bu kendini zehirlemeler oğlum? Neyse, mutfakta çayın altı kaynıyor, dur sana demli çay getireyim dediğinde
 
- Zahmet etme ben alırım, sigara için kızma be anacığım, inşallah onu da yavaş, yavaş bırakacağım, sizlerden ayrıyken günde bir paketten fazla sigara içiyorken! Sağ olsun Güzin sayesinde şimdi bir paketten de az içiyorum, bu gidişle yarım pakete doğru tek, tek inerim gül yüzlüm dediğimde, yüzünce güller açan annemi yine yüzünden, kollarından, boynundan öpüvermiştim. Mutfaktan büyük bir su bardağına koymuş olduğum çayı gören Güzin 
 
- Hımmm, bu demek oluyor ki Ergün yine derin düşünecek, gibi! Ben
 
- Gibisi fazla, hazır sizler çene yarıştırırken, bende kendimle psiko analiz yapayım deyip gülümsemiştim.
 
Yakmış olduğum sigaranın dumanını, gittiği en son noktaya kadar takip ediyordum, her defasında içime çekerek, savrulan dumanları, kendi kaderinin sokaklarında yaşam savaşı veren, bu ekmek savaşında ise kimseleri gözü görmeyen, ama karınları doyduğunda nefislerine bir başka yenilen insanları, içimizden birilerini görürdüm. Atmosferi puslu hayatımızın içindeki değişik karakterde ki insan yaşamları düşünmeden de edemiyor, kendi kendime ha bire fikir üreterek, kendimi yeniliyor, dünya sahnesinde ki yerimi bulmaya çalışıyordum.
 
İnsan yaşamı, evrenin varlığında ortalama 60 hadi bilemedin 70 yıl sürdürülürken. Şanşlı ve şanssızlar olarak ikiye mi ayrılıyorduk, yoksa daha mı fazla kesirlere? insanların kimileri sürünüp, fakir yaşamından çöplük karıştırarak, kimileri sefahat içinde olup, fino, kaniş cinşi köpeklerine Avrupa maması getirerek, kimi gururundan ödün vermeyip, 3 kuruşa gündeliğe eve gidip, onun bunun ağız kokusunu çekip temizlik yaparak, kimi kadınlar da; Kocalarının metreslerine göz yumup, moda evlerinden, konken masalarından, yeşil çuhalardan fink atarak, geçiştirmelerini sinema şeridi gibi gözlerimin önünden geçirerek düşünmeden edemiyordum!
 
Kendimle savaşı bıraktığımda düzeleceğimi söyleyen psikiyatri uzmanı hanım doktorum
 
- Düşüncelerinin yoğunluğundan sürmenaj olmuşsun, sinirlerinin zayıfladığı bir gerçek. Başkalarını aşırı düşünmen onlara yardım edeceğinden değil, iç huzurunun olmadığındandır! Ergüncüm, neden hep bir yerden, kendinde eksik, gedik arıyorsun? Kadın veya erkek, her kim ise güven alıp verebiliyorsa, bizi ne enterese eder? Bırak bunları kendileri düşünsün, dediğim gibi, eğer tüm insanlar! Mecazi olarak; Herkes kendi kapısının önünü süpürmüş olsaydı! Tüm insanların üzerinden ŞEREF akardı! Hiç değer mi, bunca gelgit, bunca hengameye, kocalarını; Başka kadınlarla, cinsel yönden paylaşılmalarını, salt para, mücevher, iyi bir yaşam uğruna? Tabi ki deymez diye devam eden psikoloğum
 
-  Biraz irdelense garanti beni suçlu çıkarırlardı bu haspalar. Eşleri olan Erkeklerin; Alan memnun, satan memnun hesabına uyum sağlamaları, karakter azlığı olsa gerek! Çevremizde veya dünyada her olup biteni, gazetelerde okuduğumuzda her haber sende şok etkisi yapmasın Ergün. Dünyada sahnelenenler gelip yine sana travma olarak dayanmasın. Merak etme, nasıl çözeceğimin üstesinden benim deneyimlerimin yardımıyla çözeceğiz genç adam, ben inanıyorum, sende inan deyip ellerimi avuçlarının içerisine alarak, çelişkiler yumağı olmaktan, çıkman için lütfen bana yardımcı ol, Güzine hayranlığını biliyorum, ve onu kaybetmek istemediğini de, ona zaman ver, kim bilir bir gün dönüşü senin doğduğun gün olabilirse de, bu konu da kıza baskıcı tutum uygulama! Unutma ki, dost edinmek, sevgili edinmekten çok daha zor, ona değerli dostun olarak kalbinde muhafaza et, en azından şimdilik deyip, şefkatli gözleriyle gülümsemişti.
 
Doktor hanım, doğru söylüyordu, aklımdan geçenleri anlamasın diye efor sarfediyordum, etmesine fakat ne denli başarılı oluyordum, işte onu bilemiyordum! Ya bu dünyanın tozunu attırıp, zivanadan çıkacak iki yüzlüyü oynayacaktım, ya da silik, kendine güveni olmayan, psikolojim bu gün dünden daha kötü deyip, gölgemden dahi korkup, önümü ardımı kontrol edecektim! Hayatın getiri ve götürüleri sizin elinizde der bilim adamları! Olaya başka açılardan çoğu kez baktığımda! Kendime; Kendimin büyük haksızlık yaptığını ve feci bir şekilde tarafımdan, dışlandığımı görmüştüm, doktora hak vermemek ne mümkündü! Hani derler ya; Melek ve şeytanımız içimizde. Kızıl nefis mi, yoksa kara şeytan mı? Adı her ne ise, nasıl da kanımızda devri daim yapıyor. psikoloğun dediklerinden yola çıkarak, takıntılarımdan bir an önce kurtulmalıydım. Bundan sonraki sevaplarımı bilmem ama! Günahlarım daha bir bilinçli olacaktı, ne ergenliğimden ne de gençlik dönemlerimden tad alabilmiştim.
 
Edep erkanı iyi bilmek, ahlaksızlık yapmamayı bilmek demek değilmiş en azından bunu öğrenmiştim. Uzmanlar; Devamlı ben demenin, ciddi sorun olduğunu, kişinin kendi egolarının tatmini ve kendisini aşamamazlık olduğunu açıkça ifade ediyorken! Bir partnerimin olmayışı mıydı kendime güvensizliğim? Kendimi yıpratıp, ben olamadığım? Dış görünüşümün soğukluğu, içimdeki çocuğa yansıyarak acı çektirmekti bu aymaz tutumum mecazında ve kimselerin, iç kuruntularımı bilemediği. Ama Güzin beni iyi tanıyordu, her fırsatta, benimle ya sinemaya ya da tiyatroya gitmemiz açısından zorluyordu, sosyal insan olmam yönünden beni destekliyordu, salt onu kırmamak adına, ve de onunla beraber olma adına kabul ediyor ve toplumsal yerlere takılıyorduk.
 
 
Toplam blog
: 425
: 412
Kayıt tarihi
: 24.02.13
 
 

37 Yıldır  yurtdışında yaşıyorum , 1000 den fazla şiirim var,  çeşitli edebiyat sitelerinde, derg..