Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '11

 
Kategori
Blog
 

Çok yazanlar asosyal mi?

Çok yazanlar asosyal mi?
 

Benim bu insana benzer bir halim var mı sence sevgili Polyanna?! Bence yok Ya sence güzel okuyucum?!


Çok yazanlar asosyal mi?  

Bu blogta savaşları ben başlatırım! Ben bitiririm! adlı yazıma yorum gönderenlerden sevgili Depresif Polyanna, aynen şöyle diyordu yazıma gönderdiği yorumunda:  

" Sizin MB'den başka herhangi bir uğraşınız, sosyal çevreniz, kendinizi ifade edebileceğiniz sosyal bir ortamınız olmadığına karar verdim. Zira insan kendini göstermek için bu kadar yırtınmaz."  

Oturup düşünmeye başladım bu yorumu okuduğumda. Acaba ben gerçekten asosyal olabilir miyim? diye. Düşündüm, düşündüm... Ve sonunda bu yazıyı yazmaya karar verdim.  

Beni sürekli okuyanlar ve izleyenler anlamıştır ki, eh işte! Birazcık da olsa, insan psikolojisinden anlarım.  

Acaba Polyanna'nın yazdıklarının bilimsel bir gerekçesi, altyapısı ya da bir haklılık payı var mıdır? diye düşündüm uzun uzun kendi kendime.  

Sonunda düz bir akıl yürütme yaptım. Ve şu sonuca vardım: Eğer çok yazanlar asosyalse bloğumuzdaki en asosyalleri açıklıyorum! :  

1- Süleyman Ekim: Bu güne kadar binlerce mizah yazısı yazan Süleyman Ekim, o kadar asosyal olan biri!, onca gözlem yapıp, onca yazıyı evinin bodrum katında mı üretti?!! İnsanları öylesine gözlemleyip, ince bir mizah anlayışıyla yazabilen, tüm bunları insan içine çıkmadan yapabilir mi?  

2- Sabiha Rana: Bir blog yazarını tanıtmak için bile oturduğu yerden yazı yazmak gibi işin kolayına kaçmayıp, yazdığı kişinin ayağına giden, ya da o kşiyle belirlediği bir mekanda buluşan, görüşen, konuşan biri asosyal olabilir mi? Sabiha hanım Takip edebildiğim kadarıyla hemen hemen Milliyet Bloğun her toplantısına katılmaya çalışmıyor mu? Asosyal biri, böyle bir çabanın, zahmetin içine girer mi? Böyle bir özveride bulunmasını gerektirecek, özel bir durumu var mıdır sevgili Sabiha hanımın? Hiç sanmıyorum.  

3- Ahmet Balcı: Ahmet Balcı'yı bizzat, bire bir tanıyıp, onunla hasbehal edip, birlikte zaman paylaşıp, en azından yazdığı yazıları okuyup, onun hayat dervişliğini farketmeyen ve bu yönünü takdir etmeyen var mıdır? Varsa eğer, o kişi, insanın kalitelisinden ne kadar anlamaktadır? Bir blog toplantısına katılmak için taaa Ankaralara giden bir adama asosyal demek, olsa olsa angutluk olur!  

4- Efsane FB 1907 Baterist Metin: Bu kadar çok ve çeşitli ve de renkli yazabilen bir adam, asosyal olabilir mi? Siz hiç asosyal bir baterist gördünüz mü? Bu eşyanın tabiatına aykırı değil mi?  

Yeter mi sevgili Polyanna? Daha devam edeyim mi?  

Gelelim yorumun ikinci bölümüne...  

Polyanna!  

1- Ben kesinlikle iki amaç ve hedef için yazıyorum: Birincisi bende olan paylaşabileceğim ne bilgi ne birikim varsa insanlığın hizmetine sunmak. Çünkü bilgiyi paylaşmamak büyük günah ve paylaşılmayan bir bilginin anlamı kalmaz. İkincisi ulasal gazetelerden, dergilerden birinde veya internetinde yazmak ya da en azından hatırı sayılır bir sitede yazı yazabilmek için kendimi hazırlamak, hazır tutmak.  

2- Sen adanmışlık nedir bilir misin Polyanna? Bence bilseydin öyle bir yorum yazmazdın bana. Çünkü ben tam bir adammışlık, hedefine odaklanmışlık, amacına kilitlenmişlik içinde yazıyorum yazılarımı. Bunun en temel şartlarıysa:  

- Kesin ve katı bir disiplin,  

- Yapılabilecek özverinin en ölçüsüz olanı,  

- Hırsla, azimle, tutkuyla aşkla odaklandığın hedefe verebilmek tüm benliğini...  

Bunların hiçbiri sende olmadığından, keyfe keder, canın istedikçe, ilham perin geldikçe, lay lay lom yazılar yazdığından; sen beni anlayamazsın. Ama en azından anlamaya çalışabilirsin. Tıpkı benim senin bir yorumuna günlerce kafa yorup, böyle bir yazı yazabildiğim gibi...  

- Kapasiteli, donanımlı, birikimli insan, yıllarıyla, yaşadıklarıyla, hayatında biriktirdiği insan ve ilişkileriyle bir gün, bir an, öyle bir hale, öyle bir noktaya gelir ki, bunları yazabilmek için özel bir çabaya, yırtınmaya ihtiyaç duymaz. Yani senin bana yorumunda yazdığın gibi, yırtınıp durmaz.  

- Tabi ki kendimi göstermek, farkettirmek istiyorum. İnsan kendini göstermeden, kendini farkettirmeden nasıl başarılı olur? Nasıl hedefine ulaşır ki? Tabi bunu ancak, başarıya kafa yormuş, hayatta el attığı hemen hemen her konuda başarılı olmuşlar anlar. Bu durumu, başarıya ve başarılı olmaya zerre kafa yormamış, yormayacak, Depresif mi? Polyanna mı? olacağına hala karar verememiş, hayatı öylesine yaşayanların anlamasıysa mümkün değil ne yazık ki!...  

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..