Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Şubat '14

 
Kategori
İlişkiler
 

Erkek olmak

Erkek olmak
 

alıntı


ERKEK DEDİĞİN…

Bizim memlekette erkek olmak zordur. Öyle her pantolon giyen bıyıklıya erkek denmez. Beklenti yüksektir. Erkekçeliği tanımlayan bu zorlu beklentiler toplumun tümü tarafından geleneksel kabul görmüş olsa da, bana göre bunun tarihçesi kadınların en sağlıklı çocuğu doğurma içgüdüsüyle erkekleri rekabete sokmasıyla başlamıştır ve bugüne kadar da kanıksanmış bir erkek beklentisi oluşturmuştur. Kadınlar memnun; erkekler de önemsenecek bir itirazda bulunmadıkça böyle gelmiş böyle gider.

Bir kere erkek dediğin 'güçlü kuvvetli' olur; vurdu mu oturtur. Erkek dediğin 'çalışkan' olur; ekmeğini taştan çıkartır. Zekidir; uyanıktır. Komiktir ve aynı zamanda da ağırbaşlıdır. Nazik ve zarif olduğu kadar da maçodur. Erkek dediğin adam 'atılgan' olur; yiğitler yiğidi kahraman olur. Kadınını kıskanır ve sakınır; buyurgandır, fakat asla kadınına kaba kuvvetle hükmetmez. Salonda salsa ve tango yapar, sokakta bıçkın delikanlıyı oynar. Kadının namusu erkeğin boynuna asılıdır. Erkek adam mahallenin namus bekçisidir; komşusunun kızına “bacım”, karısına “ablam” der; bacılarına ve ablalarına yan bakanın gözünü oyar. Sahiplenici aile babasıdır; ömrünü ailesine hediye etmiştir; kendisi için yaşarsa namerttir. Erkek adam asker doğar, şehit ölmek için kına yakar.

Toplumsal beklentiye göre ailenin reisi erkektir; maddi ihtiyaçları karşılamada sorumlu doğrudan aile reisidir. Ancak sosyal yaşam biçimini seçmede son söz kadının olurken seçilen yaşam biçiminin gereksinimlerini temin etmek erkeğin namusu olur. “Yuvayı dişi kuş yapar”, fakat solucanı yuvaya erkek kuş taşır. Erkek bu yüzden mutlaka paralı bir meslek sahibi olmalıdır. Kadın üniversiteyi bitirmiş, iyi bir meslek sahibi olsa da evlendikten sonra “evinin hizmetçisi” olmak üzere çalışmayabilir; bu durumu toplum hiç yadırgamaz. Erkek, “evinin uşağı” olmak üzere işini bırakmış olsa ve eşi buna razı olsa bile toplumsal aile terbiyesi bunu asla hoş karşılamaz.

Erkek adam ne olursa olsun gene de kadının dırdırından kurtulamaz. Kadın tarafından sürekli azarlanır. “Neden benimle hiç konuşmuyorsun? Çocuklarla daha fazla zaman geçirmelisin; benimle eskisi kadar ilgilenmiyorsun; her gün mesaiye kalmak zorunda mısın? Seninle mi evlendim, yoksa evine köle mi geldim belli değil. Evdeyken televizyonda maç seyretmesen olmaz sanki! Artık ağzın açık beni hayranlıkla dinlemiyorsun; yoksa beni eskisi kadar sevmiyor musun?

Erkeği kadının efendisi sayan geleneği karıştırmadan, kadın erkek eşitliğini benimsemiş demokrasi bilinciyle bir görelim bakalım: Kendine biçilen rolden beklentileri yerine getirmek için çırpınan erkek için hangi kadın “erkek hakları' bildirisi hazırlayıp imzaya açmayı düşünüyordur? Erkekler mi zavallı, yoksa kadınlar mı daha akıllı?

 ***

ERKEKLİK…

Birçok kadını yatağa atmış olmak değildir; erkeğin kadına dürüst bir sevgiyle sadık olmasıdır.

Güçlü kuvvetli olmak değil; sözüne yaslanacak kadar güvenli olmaktır.

Sözün harbisi olmak değil; doğruyu nazik biçimde ifade etmektir.

Romantik sürpriz olmak değil; kalbinin sözcüsü olmaktır.

Vurdu mu oturtmak değil; vurmaya kalkanı oturtmaktır.

Geçim yükünün hepsini sırtlamak değil; taşıyabileceği kadarını kadına yüklemektir.

Üçgen bir vücuda sahip olmak değil; vücudun şekli ne olursa olsun içinde aşkın fedaisi güvenilir bir kalp taşımaktır.

Yatakta en seksi olmak değil; sevişmeyi seksten öte ruhsal bir muhabbet yapmaktır.

Zeki ve başarılı olmak değil; vicdanlı ve adil olmaktır.

Zengin olup büyük bir servete bekçilik yapmak değil; gönül hazinesinin anahtarını sevgiye emanet etmektir.

Öldürmekten değil, yaşatmaktan kahraman olmaktır.

HEPSİNDEN ÖNEMLİSİ, ERKEK OLMAK KADIN OLABİLMEKTİR…

Muharrem Soyek

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..