Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '10

 
Kategori
Güncel
 

Gazete manşetlerinde meclis tartışması

Gazete manşetlerinde meclis tartışması
 

“Laik-Demokrasi Marketin de” çalışan güvenlik görevlisi, türbanlı bir bayanı marketten içeri girerken durdurur.

- Bir dakika! Bu kılıkta nereye böyle(!) Önce şu Türbanınızı çıkarın lütfen.

- Nedenmiş o! Burası “Laik-Demokrat Mega Marketi’’ değil mi?

- Evet, marketin adı bu… Uygulama da bu, Neyse çıkartın bakalım “türbanınızı”

- Hayır çıkarmam. Bu marketin, bu mahalleye kurulması için biz de katılım payı ödedik. Maaşını bizim ödediğimiz paralardan alıyorsun, hem de bizi markete sokmuyorsun. Ne biçim iş bu?

- Beni ilgilendirmez. Ben aldığım emirleri uygularım. İşinize gelirse girin, işinize gelmez ise, güle güle.

Türbanlı bayan giderken:

- Sizi “muhtara” şikâyet edeceğim. Görürsünüz siz der.

Markette elinde "5 Litrelik ayçiçeği yağı" bulunan bir müşteri:

- Yahu, bayanı içeri neden almadınız! Ben kocasını tanıyorum. Bizim mahallenin en büyük seçilmişi; muhtarı yani, peygamber gibi bir adam anlayacağınız…

Bıyıkları aşağı doğru sarkmış başka bir müşteri:

- Bak arkadaş. Benim adım “Türkhaber.” Bazen hepimiz yapıyoruz bunu ama, adım gibi biliyorum ki “Yağcılığın sonu” tepelenmektir. Göreceksin “bay güvenlik, ” ilk önce senin işine son vereceklerdir.

Elinde yağ tenekesi olan arkadaş! Sana gelince…. Sende zaten “Star” tipi var. Şunu unutma ki, “Peygamber benzetmesi ayıbına da çok tepki yağacaktır.” haberin olsun.

Sakalı biraz çemberce olan bir başka müşteri:

- “İnancı olana bu yakışmaz” zaten.

Güvenlik görevlisi sağ gözünü kaldırarak tavana doğru bakarken:

- Sizi tanır gibiyim. “Yenişafak” apartmanında oturuyorsunuz değil mi?

- Evet. Ayrıca içeri almadığınız bayanı ben de çok iyi tanırım. Çok yanlış iş yaptınız. Hem de 2010 yılında. Çok kaba bir davranış bu. Bence utanmalısınız.

Elinde, torunu için aldığı “oyuncak tabanca” bulunan bir başka bir müşteri:

- Durun bir dakika. Yanlış anlamayın. Ben sadece halkın “Sözcü süyüm “<ı>Bu ne öfke, bu ne kabadayılık böyle? “ Sahipsiz mi sandınız memleketi, pardon marketi.

- Sen kimin “Vatan’ında” kime bağırıyorsun bre. Başkalarının sözcülüğünü yapmak sana yakışıyor mu? “Gel ulan terbiyesiz…”

- <ı>“Terbiyesiz senin babandır “ Ben sade bir “Vatandaşım” Sen “<ı>Gel ulan buraya.” Hele “Güneşe” doğru dön de yüzünü bir görelim..

Kırtasiye görevlisi elinde raflara yerleştirdiği “Duvar takvimi” ile koşarak gelir:

- Tamam, beyler, hanımlar sakin olun lütfen. Bu anlamlı “Takvim de” günde yani, “<ı>Marketimde bir gerilim istemiyorum.”

- Ya, bakın burada her “Milliyet den” insan var. Market marketlikten çıktı, “<ı>Market arena” sanki.

Gri kazaklı "kokona tipli" bir müşteri:

- Bu resmen “<ı>Markete saldırıdır.” değilmi bey?

- Haklısın “Cumhuriyet” hanım. Sayın güvenlik, “Posta” filan koyduğumu sanmayın ama burası gerçekten “<ı>Sağlıksız bir market”

“Milli” formalı bir başka müşteri:

- Durun bir dakika, ben size olayın iç yüzünü anlatayım. Buralar kaç zamandır kaynıyordu... Bence “<ı>Mahallemizdeki bu gerginlik, markette patladı”. Böyle olacağı doktorların maaşından belliydi zaten<ı>.

O sırada markete eşiyle birlikte muhtar girer:

- Selamünaleyküm. Markette bulunanlardan bazıları derhal hazır ola geçer, bazıları kıpkırmızı kesilir. Elinde yağ tenekesi olan müşteri ise iki adım öne çıkar. Ve hep bir ağızdan:

- Aleykümselâm, derler. Muhtar devam eder:

-Siz benim eşimi Türbanlı olduğu için marketten içeri almamışsınız. “Sabah” sabah “<ı>Eşimin gözyaşlarına mahkûm kaldık”. Ben “Bugüne” kadar, “Zaman” zaman bu konularda, yani “Radikal” bir biçimde olmasa da... açıkçası; “<ı>Yaşadıklarımı anlatsam; mahallem bunu kaldırmaz." Bu yaptığınıza “Taraf “ olan veya taraf olmayan herkes “<ı>İzansızlar, kadınları ağlatıyor” derler. Çok ayıp. Bu yüzden, yani gerçekten size “one minute” diyorum.

********************

Ülkemiz gazeteleri, 04.02.2010 tarihli manşetlerinden, Meclisin tartışmalı halini böyle yansıtmışlardı.

Bana göre, bazı gazete manşetleri parlamenterlerin düştüğü durumu göstermek için “kavga, dalaş” içeren sözleri manşetlerine taşırken, bazıları da “parlamentoyu ve parlamenterleri” yıpratıcı sözleri manşetlerine taşıdılar. Kimi manşetlerde ise bol bol “ajitasyon” kullanıldı.”

Peki, ülkemiz gazetelerinde, asıl olması gereken demokrasi vurgulu, yani okuyucunun bilinçaltına depolanacak demokrasi nitelindeki bilgiler, Temel Hak ve Özgürlüklerin gelişimine yardımcı olacak biçimde, düşünmemizi sağlayacak bir manşet, ya da alt başlık ” hiç yok muydu? “

Olmaz mı hiç, tekrar okumak lazım. Mutlaka bir “(...)” vardır.

 
Toplam blog
: 144
: 899
Kayıt tarihi
: 06.02.07
 
 

Gazete ve kitaplara hep tersten göz atar, daha sonra okumaya başlarım. Bu özelliğim devrik cümlel..