Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '18

 
Kategori
Öykü
 

Hallacı Mansur'un Hayatından Bir Kesit / Leyladan Mevlaya

Hallacı Mansur'un Hayatından Bir Kesit / Leyladan Mevlaya
 

Musa Beyzavi..Gencecik yaşına rağmen ariflerden bir arif olma yolunda..Ona Beyza’nın ışığı diyorlar. Çevredeki hocalardan öğreneceği hiçbir şey kalmamış. Özellikle aşk ilmi tasavvufta bir hayli mesafe kaydetmiş. Bağdat’a gidip, ünlü bir isim olabileceği halde memleketinde kalmayı yeğlemiş.Beyza’nın ışığı olmayı seçmiş yani. Hüseyin Mansur’un da mahalle arkadaşı.Mansur baba ocağına gelince onunla sık sık görüşüyor. Ancak bu defa kaçarcasına gidiyor onun yanına. O artık çocuk Mansur değildir. İçindeki ateş giderek büyümekte, coşmakta ve kabına sığmaz bir hale gelmektedir. Hocalarıyla konuşamadığı meseleleri onunla konuşmaya başlar Mansur..Gece gün ilâhi aştan söz ederler. Hatta yolda yürürken bile. Mansur hem kendisinden yaşça büyük, hem de ilim olarak çok ilerde olan arkadaşına saygı göstermekle birlikte, bazen kapıldığı coşkunlukla önüne geçmektedir.Bir gün yine aynı minvalde, dar bir sokak içinde yürürlerken, Mansur’un önüne bir gölge düştü. Gölgenin sahibini merak edip,başını yukarı kaldırdığında çok güzel bir kızla göz göze geldi. Gerçekten de kız o kadar güzeldi ki, Mansur’un yerine bir başkası olsa büyüsüne kapılıp, gözünü ondan ayıramaz ve hemen oracıkta aşık oluverirdi.Oysa arkadaşının meraklı bakışları altında hemen gözünü kaçıran Mansur, hızlı hızlı yürümeye başladı.Adımlarını sıklaştıran Musa ona yetiştiğinde elini omzuna koyup:

-Hayrola kardeş? diye sordu manalı manalı.

-Birden sarsıldın, ne oldu?

Mansur o kısacık sürede yaşadıklarını saklayamazdı ya.

-Sen de gördün ne olduğunu..Neden sorarsın? diye konuştu yine de.

-Evet, gördüm ama bir anlam veremedim.Birden çarpıldın sanki.

-Hayır, sandığın gibi değil.Beni iyi tanırsın.Dünyevi sevgilere kıymet vermediğimi iyi bilirsin.Evet, birden gözüme ilişen o kız çok güzeldi. Benim yerime başka biri olsa bir kez daha göz göze gelmek için herşeyi yapar, hatta canını bile verebilirdi.Aynen Mecnun’un yaptığı gibi.Kays bir çift siyah göz uğruna aklını yele verip, çöllere düştü.Sonunda Leyla’yı bile unutup hakiki aşkı buldu ama ben o kadar beklemek niyetinde değilim.

 Musa Beyzavi zarif bir gülümsemeyle arkadaşına baktı:

- Yani Leyla’dan Mevla’ya varılmaz diyorsun.

- Bir insanı sevmek Hakk’ı sevmeye benzemez. Onu çok seversin, o dahi seni sever ama kavuşmanız mümkün olmaz. Aynen Leyla ile Mecnun gibi.Veyahut sen onu seversin o seni sevmez.Sen onun için yanıp tutuşurken, onun gözü başkalarındadır.Sana karşılıksız severek, yanıp kül olmak düşer.Bunun tersi de olabilir.O senin ayak tozun olmayı dünyalara yeğlerken, senin gönlün başkalarındadır.Halbuki ilâhi aşk, yani Hakk’ı sevmek böyle değildir. Birini sevdiğinde ona kavuşursun, aşkın sona erer. İlahi aşkın nihayeti yoktur oysa. Ucu bucağı belli değildir. İnsanların çoğu cennete kavuşmakla muradına ermiş olur. Sen ille de O’na kavuşmak istersin. Belki cennet bile aşığı avutamaz seni. Yaşadığın bu dünyevi aşkı mısralara dökersin, gelene geçene anlatabilirsin.İlâhı aşkı anlatmak kabil midir ey Musa? Tariflere sığar mı, anlatılır mı?

hallacı mansur ile ilgili görsel sonucu 

 

Musa Beyzavi coşkun bir sel gibi akıp gidercesine konuşan arkadaşını hayretle dinlemişti. Mansur’un sustuğunu görünce:

-Şimdi sen bu konuda ne düşünüyorsun diye sorarsan, seninle aynı fikirde olduğumu pek söyleyemeyeceğim. Bana göre her şeyi yaratan sevmeyi de yaratmıştır. Bir insanı sevmeyi de kalbimize yerleştiren O’dur. Öyleyse fani bir varlığı sevmek gerçek aşka yani ilâhi aşka bir köprü olabilir. Ya karşılıksız yanıp tutuşur, ya da Leyla ile Mecnun gibi birbirine kavuşamaz da sonunda ilâhi aşka uzanır. Sevmeseydi sevmeyi istemeyi vermezdi çünkü..

Mansur’un coşkunluğu dinecek gibi değildi:

-Her şeye rağmen dünya sevgileri dünyada kalır. Ben ezeli ve ebedi olanı istiyorum.Allah’tan geldik, Allah’a gidiyoruz. O’ndan gayrisina bağlanmak olur mu? O’nu seviyorum diyene yakışır mı bu? Ben bir kadını ancak annem gibi, kızkardeşim gibi, yani aileden biri gibi sevebilirim. Ancak Allah’a aşık olmam Enel Hak gibidir.

Mansur’un ağzından “Enel Hak” söylemi ilk defa çıkmıyordu ama Musa Beyzavi birden ürperdiğini hissetti. Gayri ihtiyari sağa sola bakınarak:

- Sakın bu sırrı kimseye söyleme, dedi alçak bir sesle.

- Yoksa başına büyük belalar açılır.

 

 
Toplam blog
: 343
: 446
Kayıt tarihi
: 19.02.11
 
 

Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum. Teknoloji Yönetimi dalında mast..