Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '18

 
Kategori
Eğitim
 

Kim Kırdı Dondurmanın Şişesini?

Kim Kırdı Dondurmanın Şişesini?
 

Hanginizdiniz Öğretmenim, Hanginiz?


Yıllar önce yatılı okulda yaşadığım bir anımı sizlere, bir eğitimci olarak eğitim anlayışımıza katkıda bulunmak amacıyla sunmak isterim... Bende derin izler bırakan, unutamadığım bir anı bu.

Başkalarıyla içtenlikle ilgilenmenin öneminden söz edilir de, o sevgili öğretmenimi anlatmaz mıyım?

Bu bağlamda, öğretmen okulundaki matematik öğretmenimi unutmam mümkün mü? Yatılı okul psikolojisini bilir misiniz bilemem, ama ailenizden uzakta olmanın etkisiyle daha fazla duygusal olunduğunu, daha fazla ilgiye gereksinim duyulduğunu iyi bilirim.

Öğretmen okulu ikinci sınıftaydım. Eylül’de okulun ilk başladığı günlerdi. Bir gün okul bahçesinde gezinirken, çarşaflar içinde serilmiş, havalandırılmakta olan pirinç, bulgur, fasulye, nohut gibi gıda maddelerini gördük. Ne var bunda diyeceksiniz? Okuldaki köpeklerin de üzerinde gezindiğini siz görseniz ne yapardınız?

Sizin tepkinizi elbette bilemem, ama 16 yaşındaki biz öğretmen adayları çok öfkelendik. “ Biz bunlardan yapılan yemekleri yemeyiz “ diye kağıtlara yazıp şikayet kutusuna attık.

Zaman geçti. Çarşaflar toplandı. Bunlardan yemek çıkmaya başladı. Bir gün öğle yemeğinde yemeklerimizi almadık. Boş masalara oturduk. Açıkça direnişe geçmiştik.

Matematik öğretmenimiz “Baki Baklan” aynı zamanda okulumuzda müdür yardımcısıydı. Ve de o gün nöbetçiydi. Masalarımızın boş olduğunu görünce yanımıza geldi. Yemek almamamızın sebebini sordu. Biz de gördüklerimizi anlattık.

Bizi önce içtenlikle dinledi. Hiç kızmadı. “ Bu masaya bana bir servis açın. Ben acıktım. Yemek istiyorum “ dedi. Şaşırmıştık. Nöbetçiler yemekleri getirdi. Baki Bey öğretmenimiz yemeğe başladı. Bize “ ben bu yemekleri yiyorum, siz niye yemiyorsunuz “ demek istiyordu.

Anlamıştık anlamasına da inadımız inattı işte. Sonra bize bakarak, “beni yalnız bırakmayın” dedi. Bu ince, bu nazik bir beyefendi olan öğretmenimizi kırmak mümkün müydü?

Üstelik hepimiz de açtık. Sonuçta çaresizdik. Birlikte yemek yedik. Baki Baklan, munis, sabırlı ve sevecen tavrıyla direnişimize nokta koymayı başarmıştı. Zaten o tanıdığım ender öğretmenlerden bir tanesiydi. Mükemmel bir mesleki formasyona sahipti. Hepimiz çok severdik onu.

O günden sonra nöbet günlerinde sırayla masalarımıza misafir olması adet haline gelmişti. Bize çocukluk anılarını, öğrenciyken yaşadıklarını anlatırdı. Gülmekten kırılırdık bizler. Ama o anlatırken gülmezdi...

Bir gün yemekte çocukken yaşadığı bir anısını anlattı. İki arkadaş şehre giderler. İlk kez dondurmacı görürler. Birer dondurma alırlar. Biraz sonra arkadaşı ağlamaya başlar. Öğretmenimiz arkadaşına neden ağladığını sorar. O da “şişeyi kırdım, şimdi ben dondurmacıya neyi geri vereceğim” der. Öğretmenimiz onu gırgıra alır. “bak bakalım şimdi ne yapacaksın, en iyisi sen git, dondurmacıya şişenin parasını geri ver” der.  Arkadaşı inanır. Dondurmacıya: “Amca ben şişeyi kırdım, borcum ne kadar?” der. Dondurmacıyı çok güldürür, onun bu sorusu. “Oğlum dondurmanın külahını herkes yer, üzülme sen, borcun yok” der.

Bu hatırası bizi de kahkahalara boğdu. O: “Durun” dedi. “Bitmedi daha. O arkadaşım hepinizin tanıdığı biri. Meslek dersleri öğretmeniniz Mehmet Bozbıyık’tı” demesin mi?

Masadan kalkan tüm öğrenciler Mehmet Bozbıyık’ın yanına gittik. “Öğretmenim, Baki Bey’in anlattığı çocuk siz misiniz?” diye sorduk. O bizi daha da şaşırttı. “Hayır gençler, şişeyi kırdım diye ağlayan Baki Bey’in kendisidir. Olayı benim üzerimden anlatmış” dedi. Okulu bitirene dek bize şişeyi kıranın gerçekte kim olduğunu söylemediler. Hangisine sorsak diğerinin üstüne atıyordu.

Bu hatıramı 50 yıldır unutamadım öğretmenim. Hâlâ merak ediyorum. Hanginizdiniz öğretmenim, hanginiz?

Baki Baklan... O çok güzel, çok asil bir insandı. Sevgili öğretmenimdi benim. Onun mesleki terbiyesini, öğretmenliğini hep örnek aldım. Ve onu hiç unutamadım. Şimdi ona, biraz geç kalarak da olsa yıllar öncesinden seslenmek kısmet oldu. Hakkını helâl et öğretmenim.

Başkalarıyla içtenlikle ilgilenmenin değerini, bunu eğitimde kullanmanın önemini, senden öğrendik öğretmenim.

Samimi, sevgi dolu öğretmenim Baki Baklan’ı burada sevgiyle, saygıyla, rahmetle anıyorum. Yattığın yer nur, mekanın cennet olsun, canım öğretmenim.


Not : Bu duygu dolu anısını Blog’daki köşemde paylaşmama izin veren sevgili annem, emekli öğretmen ve yazar Birsel Oğuz’a çok teşekkür ediyorum. Kendisinden 1968’de mezun olduğu Denizli Öğretmen Okulu’nun ve nezdinde tüm o dönemin öğretmen okullarının , Cumhuriyet’in mucizelerinden olan büyük eğitim atılımının kalelerinden olduğunu sıklıkla dinlemişimdir. 1960’ların ikinci yarısında o Anadolu okulunda, bir sinema salonu, sabit çalışan memuru olan büyük bir kütüphane ve spor salonu bulunduğunu, sinemada  dönemin popüler Doris Day - Rock Hudson filmlerini izlediklerini, okul hoparlörlerinden daimi klasik müzik yayını yapıldığını bana aktardı. Her öğrencinin müzik derslerinde mandolin, keman, akordeon gibi enstrümanları çalmayı öğrendiklerini anlattı. Bu mucizelerin baş mimarı olan Mustafa Kemal Atatürk ve onunla birlikte Türk aydınlanmasına omuz veren tüm eğitim neferlerimizi saygıyla ve minnetle anıyorum.   
 

 
Toplam blog
: 30
: 349
Kayıt tarihi
: 06.01.18
 
 

Aydın'da dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi Aydın'da tamamladıktan sonra İstanbul Teknik Üniv..