Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '20

 
Kategori
Blog
 

Kitap Okurken Kontrollü Olmak

Kitap Okurken Kontrollü Davranabilmek

 Başlığı okuyanlardan şu tür tepkiler geldiğini duyar gibiyim: “Hadi canım sen de! Ne Yani, insan kitap okurken kontrolsüz mü davranır? Ya da “Kitap okurken dahi kontrolünü yitiren, kendini kaybeden birinin fikirlerini niye okuyayım ki?“ Yahut “Yok ya! Halt etmişsin sen! Bir şeyler okuyan/okurken kişinin bilinci artar. Öyle kontrolünü filan kaybetmez. Atma Recep. Din kardeşiyiz biz!”

Öte yandan, ne vakit okumaya başlasam, hele Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli gibi bayıldığım kalem sahiplerinin kitaplarını… Aşırı dalgınlaşır, izlediğim satırlar arasında kaybolur giderim.

Günlük hayatın olağan akışı içinde, neredeyse bulduğum her fırsatta sayfalara gömülen, gazete ve dergilere kayan ilgim; zaman zaman beni sıkıcı, sıkıntılı hallere düşürmüştür:

İnmem gereken durağı kaçırmak, okurken içimin geçmesi, yorgunluğumun artması sonucu bindiğim aracın güzergahını son durağına kadar ziyaret etmek, ben sayfaları karıştırıp elimdeki metne kilitlenmişken; yanımda, karşımda, burnumun dibinde veya ideal konuşma mesafesinde… Muhatabım kim olursa olsun, ısrarla konuşmaya, benden olumlu/olumsuz tepki beklemeye, benimle iletişim kurmaya çalıştığında… Hem illet olurum, hem olağanüstü sağırlaşıveririm aniden!

Bu huyumu bilen yakın arkadaşlarım, can dostlarım, çok acil değilse konu, beni kızdırıp mavra yapmak gibi bir niyetleri de yoksa eğer… Asla rahatsız etmezler bu faniyi. Çünkü sayısız kez deneyimlemişlerdir ki, o an ne yaparsam ona odaklanırım. Ki mevzu okumaksa, akan sular durur benim için. Bu yüzden o durumlarda ne vaktimi ne vakitlerini ziyan ederler. İlk fırsatta onlara döneceğimden, aralarına katılacağımdan emin; gördükleri manzaradan, uğradıkları muameleden asla gocunmaz, zinhar alınganlık etmezler.

Gelgelelim, karşımdaki zat yabancı biriyse, yaşadıklarından rahatsız olabiliyor. Hatta bu tavrı; ilgisizlik, umursamazlık, saygısızlık, adam yerine konmama sayabiliyor. Niyetim kesinlikle bu değilse de, olmadığım biri gibi yanlış, olumsuz bir izlenim edinebiliyor hakkımda. İşin yoksa ayıkla pirincin taşını!

Aslında tüm bunların nedeni belli. Açıklamak çok kolay olup biteni: Okuma alışkanlığı olanla olmayanın arasındaki farktan ibaret konu. Benzer okuma alışkanlıkları sergilediklerimiz kolaylıkla adapte olup anlayışla karşılarken meseleyi… Alfabeyle pek de dost olmayanlar, okuyup yazmanın anlamını, tadını değerini bilmeyenler; kaba saba bir adamın bariz densizliği diye algılayabiliyor olayı.

Vasatların çoğunlukta olduğu, aktif okur-yazar oranının %1’i bile bulmadığı toplumumun ferdi olmama karşın; saçma sapan iletişim arızalarının içine düşebiliyorum maalesef. Bu da benim alıklığım herhalde. Her seferinde aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek aptallara mahsustur çünkü.

                                                                                                                  6 Mayıs 2020 Çarşamba 01.27

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..