Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '08

 
Kategori
Güncel
 

Mükremin'in çıkmazı...

Bu gün birazda hanımın uyarısıyla, Kanal D’deki Esra Ceyhan’ın proğramını seyrettim. Programda Cüneyt Arkın, eşi Betül Hanım ve Prof Dr.Teksen Çamlıbel konuktular.

Bu tür proğramlar da formatlarına uygun olarak genellikle derdi olan ve çare arayan insanlara yer verilir, çare aranır, durum tartışılır.

Bu sefer de dertli ve çare arayan bir evli çift proğram konuğuydu..

Mükremin ve eşi Sibel... Mükremin’in annesi de vardı. Güvercin hanım…

Sekiz yıl önce evlenmişler bir çocukları var. Sibel hanım iki aylık hamile..

Mükremin yirmili yaşlarda, yakışıklı sayılabilecek biraz asi, çok bilmiş birisi gibi gözüküyor.

Sibel hanım çaresizliği yüzünden okunan, yüzü o hale gelmeden önce güzel sayılabilecek belirli bir fiziksel özrü gözükmeyen (yüzü hariç) kocasına nazaran daha akıllı ve mantıklı konuşan hanım hanımcık bir Anadolu kadını.

Kayınvalidesinin yanında usulüne uygun tavırlar içersinde kocasını da kızdırmadan konuşmanın yollarını arıyor gibi geldi bana..

Aralarındaki problem şu:

Sibel hanım evlenmeden önce geçirdiği bir kaza sonrası, yüzünün sol tarafı tamamen deforme olmuş bir çok yara izi var, Bu yara izleri sonucu ağzı biraz eğri gibi duruyor ve alt, üst çenenin sol tarafında hiç diş yok. O yüze bir estetik bir güzellik aramak için bakarsanız, sol tarafı göze hoş gelmiyor, sağ tarafı güzel..

Sibel hanımın bu durumunu bahane eden (ben öyle anladım) Mükremin iki aylık hamile olan hanımının ameliyatla düzelmesini, eğer bu olmazsa eşini boşayacağını söylüyor.

Program içeriği; ameliyat olması için çocuğu aldırsın mı, yoksa doğumdan sonramı aldırsın ve ameliyattan sonra da güzel bulmaz sa ne olacak tartışması üzerine devam ediyor.

Tabi bu arada Mükremin’in bu durumu bile bile evlendiği halde sekiz sene sonra niçin böyle yaptığına çok kızan diğer katılımcılar ve program konukları sürekli Mükremin’i kınıyorlar, azarlıyorlar.

Mükremin annesinin dahi kendinden yana değil de eşinden yana tavır koyması ve yalnız kalmanın verdiği mahcubiyet ve hırsla sürekli kendisini eleştirenlere saldırıyor, aslı astarı olmayan şeyler söylüyor;

Yok arkadaşları “hanımın çok çirkin” diyorlarmış,

Yok “eşinin dostunun içine hanımını çıkaramıyormuş” v.s…

Bu arada belki de bir tek akıllı laf ediyor.

Bahanelerine ek olarak,

“Eşim sert bir şey yiyemiyor, sürekli çorba ile besleniyor” diyor..

Sibel hanım kendisine sorulması üzerine,

Yapacağı bir şey olmadığını, ailesinin fakir olduğunu, boşanmasının kendisi için felaket olacağını söylüyor ve o da soruyor.

“Siz olsaydınız ne yapardınız ?..”

Mükremin üç-dört sene hastaneler de uğraştığını fakat yokluktan tedavi ettiremediğini söylüyor bu sefer..

Belli ki tedaviyi programı yapanlara yaptırmak istiyor..

Fakat Mükremin hiç samimi gelmedi bana biraz uçarı, gözü dışarıda birisi gibi geldi.

Zaten alkol alırmısın sorusuna, tereddütsüz evet dedi.. Belli ki evinin sorumluluğunuda kaldıramayan bir yapısı var..

Bunlar benim düşüncelerim tabi. Yanılıyor da olabilirim.

Böyle art niyetli düşünmeyim belki Mükremin’in haklı olabileceği bir şeyler vardır diyorum, arıyorum bulamıyorum.

Mükremin büyük bir çıkmaz da.

Ya da ailece tedaviyi proğrama yaptırmak için planlı hareket ediyorlar.

Fakat eğer doğruysa söyledikleri, Mükremin gerçekten boşanmak istiyorsa, arada başka şeyler varsa, işte o zaman durum vahim..

O zaman hem Mükremin hem de eşi Sibel hanım çıkmazda..

Buyrun işte… Memleketimden bir çift insan manzarası…

Bir daha böyle program seyretmem herhalde…

Ben iyisimi yine siyaset ve anılar la devam edeyim…

Saygılar..

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..