Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '08

 
Kategori
Tarih
 

Mustafa filmi gösterime girdi ama...

MUSTAFA FİLMİNİN İLK ELEŞTİRİLERİ...

Atatürk'ün kişiliği üzerine Türk ve yabancı yazarlar ve düşünürler tarafından pek çok kitaplar, makaleler yazılmış ve sayısız araştırmalar yapılmıştır. Son zamanlarda, bunlara, arşivlerden derlenen film ve belgeler(fotoğraf dahil) eklenerek anlatılmak istenenler daha inandırıcı hale getirilmeye çalışılmıştır.

Bütün bu çalışmalarda, O'nun kişiliğinin çeşitli yönleri, benzer ya da farklı bakış ve görüş açılarından incelenmiş ve değerlendirilmiştir.

Bu arada, bazı yazar, düşünür ve filmciler(belgesel film yapanlar dahil), bilerek veya bilmeyerek yanlış ya da hatalı değerlendirmeler de yapmışlardır.

Fakat, her ne şekilde olursa olsun, Atatürk'ü araştıranların, O'nun seçkin kişiliği üzerinde birleştikleri kesindir; ya da en azından, bu işi iyi niyetle yaptıklarına inanmak gerekir.

Bu tür çalışmaların en son örneğini, - gazteci-yazar-film yapımcısı...- Can Dündar'ın yönettiği "Mustafa" filminde gördük. Gördük diyorum ama, ben henüz filmi görmedim. Bu bakımdan biraz dikkatli olmam gerekiyor. Zaten, üzerinde duracağım konu için filmi görmem de pek gerekmiyor.

X X X

Üzerinde duracağım konu, CHP lideri Deniz Baykal'ın da dile getirdiği, Atatürk'ün, "yalnızlığı ve umutsuzluğu" konusudur.

"Yalnızlık", zaman zaman her insanın hissettiği bir duygudur. Bütün gününü, son derece hareketli(iş ya da eğlence yaşamı olarak) geçiren bir insan, geceleri el ayak çekildikten sonra psikolojik bazı dürtülerle kendini büyük bir yanlızlık içinde hissedebilir. Ertesi gün, eğlence hayatına ve işine tekrar bıraktığı yerden hiçbir şey olmamış gibi devam eder.

Bir öğrencinin, çok iyi çalıştığı bir dersin sınavında başarısız olduğunda, ne duruma geldiğini hepimiz biliriz. Sanki, bizim için her şey bitmiştir, dünyamız kararmıştır. Çevremizdekileri görmeyiz, içimize kapanır, "yalnızlık ve umutsuzluk" benliğimizi sarmalar.(Aman sakın yanlış anlamayın beni, bunları sorumluluk sahibi öğrenciler için yazıyorum; tembel öğrenciler için değil.:))

Bu bakımdan, Mustafa Kemal'in de, zaman zaman kendini "yalnız ve umutsuz" hissetmesi çok doğaldır. Ama bu duyguyu, O'nun bütün yaşamına yapıştırmak ve genelleştirmek bence doğru değildir.

O'nun hayatının çocukluk döneminden bir örnek vereyim.

M.Kemal'in Şemsi Efendi Okulu'na gittiği dönemde, ablası Makbule şöyle bir olay anlatıyor:

"Yine bir gün, hocası Mustafa'dan -
Nasara yansuru La Yensurune- sözlerini beş on kez söylemesini ister. Mustafa, bunu söylemeyince hoca ısrar eder ve kulağını çeker; o kadar çeker ki, Mustafa'nın kulağı kanar. Bu arada Mustafa, 'kulağımı koparsan da okumayacağım' diye hocasına karşı gelir. Sonra eve gelir, odasına çekilir ve dört gün dışarı çıkmaz."


Şimdi siz, kendinizi küçük Mustafa'nın yerine koyun ve o durumda, nasıl bir ruh hali içinde olacağınızı bir düşünün. Ama, M.Kemal'in bu -belki de "yanlızlık ve umutsuzluk"- hali geçici olmuştur. Filmde böyle bir sahne var mı bilmiyorum. Yoksa bir eksikliktir.

M.Kemal'in, zaman zaman yaşadığı bu ruh halini genelleştirmek ve O'nun bu halini, filimi seyredenleri ağlatacak kadar abartmak bence hoş değildir.

Nitekim, filmi izleyenlerin, "filmi nasıl buldunuz?" sorusuna, genellikle bayan ve çocukların, ağlamaklı bir durumda verdikleri yanıtlardan, bu duygunun Atatürk ile özdeşleştirildiği anlaşılıyordu.

İnsanların ağlama nedenlerinden biri de, bir kimseye duydukları acıma duygusudur. Atatürk'ü "yalnız ve umutsuz" bir kişi gibi gösterip, seyredenlerin O'na acımalarını sağlamak ne derece de doğrudur bilemiyorum.

Bir de şunu ilave etmem gerekiyor. Filmi seyredenlerin yaptıkları eleştirileri ya da beğenip beğenmediklerini, onların Atatürk hakkındaki bilgilerine göre de değerlendirmek gerekir.

Yeteri kadar Atatürk bilgisi olmayanlar için bu film, -filmi seyredenlerden bazılarının sinema çıkışında verdikleri görüntü ve söyledikleriden- anlaşıldığı kadarı ile duygusal bir filmdir. Çünkü bunlar, filmin içinde verilen diğer mesajlardan(örneğin M.Kemal'in siyasal düşüncesi ve yönetim şeklinden) hiç söz etmememktedirler.

Atatürk bilgisine sahip olanları ise, bu film hakkındaki yorumları daha başkadır.

Herkesin görüşüne saygı duyuyoruz; yeter ki genel doğrular, bir amaç uğruna saptırılmış olmasın.

Yukarıda yazdıklarım, filmi seyretmeden, medyadan edindiğim bilgiler çerçevesinde dile getirdiğim ilk görüşlerimdir. Filmi seyretikten sonra, daha konuyu tekrar ele alacağım. Ancak, filmi izlemeden önce, Pazartesi günü başlamak üzere, "ATATÜRK'ÜN KİŞİLİĞİ VE DÜŞÜNCE YAPISI"nı konu eden-NAÇİZANE- bir iki blog yazacağım.

Okumanızın size bir faydası olmasa da en azından zararı da olmayacağını düşünüyorum.



cdenizkent
 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..