Oh Ne Ala, Sevilla !

Ne büyük bir başyapıttır değil mi Yahya Kemal’in o müthiş şiiri? “<ı>Zil, şal ve gül” diye başlar, Endülüs’te Raks. Ve Avrupa’nın göbeğine mührünü basmış, çağının en ileri İslam medeniyetinin, Endülüs Emevileri’nin sesini duyurur, raksın o ince figürleri ve Üstad’ın edebi lirizmi.

Bir başka büyük üstat, bir başka Türk sanatçısı, Büyük Münir Nurettin ‘de adeta bu harikulade eseri, üzerine bir gergef gibi işlediği notalarıyla taçlandırmıştır. Yıllardan beridir zevkle dinler, haz alır, meşk ederiz. Tanrı, bu iki büyük insana da gani gani rahmet etsin.

İşte dün gece, milyonlarca insan, milyonlarca insanımız; tek yürek halinde Endülüs’te raksetmekteydi. Bu sefer ki sanatçılar ne kalemlerini, ne de notalarını konuşturdular ama. Sahada on-yirmi inanmış adam, başlarında bir dünya markası spor insanı, onları yöneten son derece başarılı bir kurumsal yönetim ve başkan, Endülüs İspanya’sında zafer marşları söyleyen binlerce taraftar ve aynı ritimde çarpan, özellikle Anadolu’da olmak üzere tüm yeryüzüne yayılmış milyonlarca deli yürek.

Üstü üste iki defadır UEFA kupası gibi dünyanın en zor kupalarından birini alma başarısını göstermiş, dev İspanya liginin dev takımı, camiası, teknik direktörleri, basını; Fenerbahçe’mizi çok küçümsediler baştan beri. Ve ummadıkları taş, başlarını yardı.

İstanbul’daki maça geldiğinde dahi burnu beş karış havalardaki teknik direktörleri Jimenes, basın toplantısı yapmaya dahi tenezzül etmemişti. Fenerbahçe’yi, Türk takımlarını, Türkiye ligini ciddiye almıyordu. Onlar üst üste son iki UEFA kupasının sahibiydiler. Ve Avrupa’nın yükselen yıldızıydılar.

Haydi geçmiş olsun Jimenes. Oh ne ala, Sevilla. Oh ne ala....

Şen ola Fenerbahçe, şen ola...

@Geçen sene bugün "Paşam, N'olursun Nü Resim Yap": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=29102

@Geçen sene bugün "Prenses Maxima'nın Sepeti": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=29116