Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '10

 
Kategori
Siyaset
 

OHAL "Pardon da yani hangi derde deva oldu?"

OHAL "Pardon da yani hangi derde deva oldu?"
 

Memleketimizin adeta medarı iftarı olan milliyetçi ve de aynı zamanda muhafazakâr ama bilcümle kirli iş ilişkilerinin baş müdavimleri buyurdular terör belasının pan zehirinin OHAL olduğunu. Ne yapalım ki bu fermana dair boynumuz kıldan incedir. Uygulamaya soktururlar mı soktururlar. Seçim sathı mealine girdiğimiz şu vakitlerde, ortalıkta urganın yağlısınıda göreceğimiz kesindir. Zira servis öncesi hafif hafif ısıtılmaya başlandı bile. Ve milliyetçilik hadisesinde eline su dahi dökemeyeceğimiz hilâl bıyıklı büyük Türk beylerine Eınsteın’

ın o ünlü sözünü sayfamın tam da burasına kara kalemle çakmak isterim.ın verilerine göre 4 binin üzerinde korucu öldürmeden gaspa, köy yakmadan tecavüze kadar yüzlerce suça karıştı.”

“Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır.”

İşte tam da bu noktada hafif bir tebessümle gülmek gerektiğini düşünüyorum.

OHAL uygulaması denen Kanun Hükmünde Kararname’nin gücü ile uygulamaya sokulmuş olan idüğünü bir türlü kavrayamadığımız böyle bir kararnamenin uygulanmasındaki sonuçların bilançosu bellidir. Sanırım OHAL uygulamasına konu olan kentleri ve OHAL uygulamasının yapıldığı yılları hatırlıyorsunuzdur. Bitmek bilmeyen katliamları, faili meçhul cinayetleri ve bir ülkenin tarihine kara bir leke olarak kazınmış olan dramatik yılları buram buram hayalinizden geçiriyorsunuzdur. Yok eğer hatırlamıyorsanız, yok eğer hayalinize dahi konu olmuyorsa OHAL’li yıllarımız, çok da tuhaf karşılamıyorum bu durumu. Zira hiç kimsenin hatırlamak isteyebileceği bir dönem değildi o yıllar. Ve OHAL denen uygulama, memlekete ve bölgeye huzur ve güven getirmişçesine, yeniden siyasetin merkezine sürülmesi, kandan ve intikamdan beslenenlerin yağlı ballı ekmeği olduğuna dair kesinliğin resmi olmuştur.

Neden tekrar OHAL?

Öyle ya biz, bu memleket, bölge halkı ne bulmuştu şu OHAL denen uygulamadan?

Koca bir rezilliğin ta kendisiydi OHAL uygulaması. Kapsamı içerisine aldığı illerde yaşamı adeta zindana çevirmiş olan bir uygulamaydı. Ve o yıllarda bu memleketin tarihine bir kara leke olarak düştü, dile kolay onyedibinebeşyüz faili meçhul cinayet. Kör kuyuları, boşaltılan köyleri, zorla göç ettirilen üç milyona yakın insanı biz hep OHAL döneminde gördük. Uygulamanın başı olan valiler, donatıldığı yetkilerle adeta birer baron misaliydiler. Astıkları astık, kestikleri kestikti. Almış oldukları kararlar ve uygulamalar sonrasında muhteremlerden hesap dahi sorulamıyordu. Ve 1987 yılında uygulamaya sokulan OHAL, tamı tamına 46 kez uzatılmak sureti ile ancak 2002 yılında kaldırılıyor. Yani koca bir 15 yıl bölge adeta devletin şevkatli kollarından zar ağlıyordu.

1997 yılı itibari ile meclis araştırma komisyonu 3.428 tane yerleşim biriminin boşaltıldığını rapor ediyor ve bu yerleşim birimlerinde 378.335 kişinin yerinden yurdundan olduğunu kamuoyuna açıklama zorunluluğuna düşüyordu. Lakin İnsan Hakları Örgütleri daha farklı bir takım verileri kamuoyunun önüne sunuyor. OHAL uygulamasının yapıldığı yıllarda, OHAL’e tabi tutulan illerde 4 bin yerleşim birimi boşaltılmış ve yaklaşık 3 milyon insan yerinden yurdundan edilmiş. Bölgede faaliyet gösteren dernekler ve vakıflar bir bir kapatılmış.

Radikal Gazetesinden Yıldırım Türker şu verileri sayfasına taşımış.

“OHAL uygulanan illerde toplam 1.275 suç duyurusunda bulunulmuş. Bu suç duyurularının 1.177 tanesi soruşturmaya tabi tutulmuş. 1.017 kamu görevlisi hakkında 296 tane dava açılmış ve 60 tane dava mahkumiyetle sonuçlanmış, 56 tanesine verilen mahkumiyet kararı ertelenmiş. OHAL süresince 55.371 kişi gözaltına alınmış. Gözaltına alınanlardan 42.795 kişi yargılanmış ve bu sanıklardan 4.799 kişisi hüküm giymiş. Terör suçlusu olarak DGM’lerde 1.131 tane çocuk yargılanmış ve 201 tane çocuk hüküm giymiş. Haydi başka kaynağa inanmam diyenler için verelim, Genelkurmay’ın verilerine göre 4 binin üzerinde korucu öldürmeden gaspa, köy yakmadan tecavüze kadar yüzlerce suça karıştı.”

İşte size OHAL uygulamasının en basit, en kaba özeti. Detaylarına girdiğimizde onarılması güç yaraların açıldığı ortadayken, halen OHAL’in gelmesini isteyen zihniyetin beklentisinin ne olduğunu pek tabiki sormak gerekiyor. Kendimizi kandırmaya ne gerek var? Bu kesimlerin ekmeğinde kanın önemli bir yeri vardır. Kan akacak ve OHAL’i meydâne sürenler yine zil takıp oynayacaklar. Ne kadar kan, o kadar varlık, var olma çabası. Hemde zahmetsiz tarafından.

Pardonda yani neyi bitirmiştiniz OHAL uygulaması ile? Sonuçları alın işte yukarıda. Hangi derdinize derman olmuştu OHAL uygulaması? Göz yaşları dindide biz mi göremedik dinen göz yaşlarını? Gençler ölümlere gebe kalmadan bir yaşam sürdürdüde biz mi anlayamadık bu erdem kokulu halleri? Kızlar teli duvağı bol gelin mi odlularda, bizim haberimiz olmadı? Hani artık diyorumki bırakın şu mazlum insanları kandırmayı. Bu memleketin mazlum insanlarını bi rahat bırakın. Artık bu insanları yeniden ve yeniden ağlatacak senaryoları sürmeyin orta yerlere. Çok iğrenç kaçmaktadır zira ortaya sürülen o iğreti senaryolar. Ve şayetki hala akıl ve izandan yoksun bir şekilde var olan sorununun çözüm yöntemini güvenlik ve asayişte arıyorsanız vay halimize. Bu ülkenin her milletten, her dinden olan insanının hali haraptır şayet siz iktidar olursanız.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..